1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Eğitimde kayıp kuşak tehdidi

20 Kasım 2015

Türkiye’de okula gidemeyen yüz binlerce Suriyeli çocuk var. Üstelik, okul çağına gelen çocukların sayısı hızla artıyor. Dünya Çocuk Hakları Günü'nde, eğitimciler bu çocukların geleceğinden kaygılı.

Fotoğraf: DW/K. Akyol

Uluslararası örgütlerden, sivil toplum örgütlerine, akademisyenlerden, öğretmen ve ebeveynlere, Türkiye’deki Suriyeli çocukların eğitimleriyle ilgilenen herkesin ortak kaygısı, kayıp kuşak riski. Çünkü, okul çağındaki yüz binlerce Suriyeli çocuktan yarıdan fazlası eğitim hakkından yararlanamıyor.

Merkezi New York’ta bulunan İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) 8 Kasım’da yayınladığı rapora göre, Türkiye’de 700 binden fazla okul çağında Suriyeli sığınmacı çocuk var. Bunlardan 400 binden fazlası okulsuz.

Üstelik, yeterli önlem alınmazsa bu sorun çığ gibi büyümeye gebe. Birleşmiş Milletler (BM) Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) rakamlarına göre, Türkiye’de kayıtlı 2 milyon 70 binden fazla Suriyeli sığınmacının yarıdan fazlası, 1 milyon 120 bini çocuk.

Abdülkadir Göçer, Suriye Eğitim Derneği’nin yönetim kurulu üyesi. Yanındaki öğretmen Nesrin Kawarah, “Okuluma Dönüyorum” projesini yönetiyorFotoğraf: DW/K. Akyol

Başbakan Ahmet Davutoğlu, BM’de geçen eylül ayında yaptığı konuşmada, Türkiye’de doğan Suriyeli bebek sayınının 70 bine yakın olduğunu söylemişti. Kimi uzmanlara göre, bebekler büyük oranda kayıt altına alınmadığı için bu rakamı iki, hatta üçle çarpmak gerekiyor.

Dolayısıyla, okul çağına gelen çocuk sayısı her yıl hızla artıyor. Bu da, sokaklarda kağıt mendil sattırılan, dilendirilen, ucuz iş gücü olarak kullanılan çocukların, radikal örgütlerin, terörist grupların ya da suç organizasyonlarının kurbanı olma risklerinin daha da artması demek.

HRW raporunu hazırlayan insan hakları savunucularından Stephanie Kim Gee’nin email aracılığıyla DW Türkçe'nin sorularına verdiği yanıttaki ifadesiyle, “Bu çocuklar, çıkmasında hiçbir şekilde rol almadıkları savaşın son kurbanları.” 20 Kasım, tüm dünyada “Çocuk Hakları Günü” olarak anılıyor. Gee, savaş mağduru bu çocukların haklarına karşı duyarlı olunması gerektiğini söylüyor.

Türkiye'nin görevi

Uluslararası hukuka göre, Türkiye, her ülke için geçerli olduğu gibi, kendi koruması altında olan Suriyeli çocuklara eğitim hakkı sağlamak zorunda. Ancak, bu haktan yararlananan çocuk sayısı, Suriye sınırındaki 25 sığınmacı kampında yaşayanlar dışında çok az. Resmi verilere göre, kamplarda yaşayan Suriyeli sığınmacı sayısı 260 binin biraz üzerinde. 1 milyon 800 binden fazlası ise kentlerde, kasabalarda yaşıyor.

2013 yılında 130’a yakın Suriyeli akademisyen, gazeteci ve iş-insanı tarafından İstanbul’da kurulan Suriye Eğitim Derneği’nin yönetim kurulu üyesi Abdülkadir Göçer’in verdiği bilgiye göre, yüz binlerce Suriyeli sığınmacının yaşadığı İstanbul’da yalnızca 18 bin 500 çocuk “Geçici Eğitim Merkezi” diye anılan 54 okula gidiyor. Bu okullara, “Suriye okulları” da deniyor. Eğitim Bakanlığı’nın atadığı bir yöneticinin gözetiminde, kendi yönetici ve öğretmenleriyle Arapça eğitim yapıyorlar.

Türkiye genelinde bu okullardan 240’tan fazla var. 220 binden fazla öğrenci, 7 bin 500’e yakın öğretmenin desteğiyle eğitim alıyor. Suriye Eğitim Derneği, sokaklardaki Suriyeli çocuk sayısının artmasını engellemek için “Okuluma Döneceğim” sloganıyla bir proje yürütüyor.

Projenin başında, 32 yaşındaki İngilizce öğretmeni Nesrin Kawarah var. Kawarah’ın verdiği bilgiye göre, İstanbul Valiliği ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da desteklediği proje, okula gidemeyen çocukların tespit edilip, bir yıla varan okula hazırlık eğitimi sürecinin ardından eğitime kazandırılmasını hedefliyor. Geçen yıl başlayan proje sayesinde, 2 bin öğrenci sokaklardan kurtarılmış. Bu yılki hedefleri, 10 bin öğrenciye ulaşmak. Halihazırda, 14 camide bu çocuklara hizmet veriyorlar.

Fadılzade Camii'nde eğitim-öğretim

Fatih’teki 500 yıllık Fadılzade Camii, bunlardan biri. 4. sınıf öğretmeni Reema Wahby, 7-15 yaşındaki 75 çocuğa Arapça, Türkçe, İngilizce, matematik ve Kuran dersi verdiklerini söylüyor. Ders arasında cami avlusunda rastladığımız öğrenciler, genelde neşeli görünüyor. Öğretmenler, çocukları sıraya sokmakta zorlanıyor.

Fatih’teki 500 yıllık Fadılzade Camii’nin küçük avlusu ders aralarında öğrencilere oyun alanı oluyorFotoğraf: DW/K. Akyol

İstanbul’un en uzak noktalarından birinde yer alan Başakşehir ilçesinin Güvercintepe mahallesindeki Suriye okulu ise normal eğitimin yapıldığı bir okul. 500’e yakın öğrencinin büyük çoğunluğu Kürt. Ancak eğitim dili Arapça. Çünkü, eğitim Suriye’deki müfredata göre yapılıyor. Adının açıklanmasını istemeyen rehberlik öğretmeni, çocukların psikolojisini şöyle anlatıyor:

“Okula yeni başladıklarında, verdikleri örnekler, çizdikleri resimler hep savaş ve şiddetle ilgili. Silahlar, yıkılan binalar, okullar. Ailelerinden ölenler var. Yıllarca okula gitmemiş olanlar var. Ancak, kısa sürede, birkaç ayda ruh hallerinde önemli değişimlere tanıklık edebiliyoruz. Silah, yıkım resimleri yerlerini çiçeklere, güzel evlere, kalplere bırakıyor. Çocuk olduklarını tekrar hatırlıyorlar. Şarkılar söylüyor, oyunlar oynuyorlar birlikte.”

Haftada 5 saat Türkçe

Türkiye'deki Suriye okullarının müfredatında, haftada 5 saat Türkçe dersi de var. Ve Suriyeli çocuklar, devlet okullarında okuma hakkına sahip.

Ancak, İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi Proje Koordinatörü Melda Akbaş’a göre, Türkçe’yi yeteri kadar bilmemeleri ve dil konusunda desteklenmemeleri, çocukların devlet okullarına gidebilmeleri ve bu okullarda dersleri takip edebilmelerinin önündeki en önemli engellerden biri.

Bu nedenle, devlet okullarında başarılı olamıyorlar. Dersleri takip edebilmeleri bir yana, arkadaşlarıyla oyun oynamakta bile zorlanıyorlar ve kısa sürede bu okulları terk ediyorlar.

Başakşehir ilçesinin Güvercintepe mahallesindeki Suriye okulundaki öğrencilerin büyük çoğunluğu KürtFotoğraf: DW/K. Akyol

Buna karşın, Suriye Eğitim Derneği’nden Abdülkadir Göçer’in verdiği bilgiye göre, Eğitim Bakanlığı, Suriyeli çocukların kademeli olarak devlet okullarına geçişine hazırlanıyor.

Geçen yıl Kayseri’de başlayan uygulamanın yaygınlaştırılması hedefleniyor. Bu uygulamaya göre, ilkokul birinci sınıfa başlayacak Suriyeli çocuklar, Suriye okullarına kayıt yaptıramayacak ve doğrudan devlet okullarında öğrenime başlayacak. Göçer, “Belki kısmen asimile olmalarına neden olacak. Ancak, bizim için okula ulaşmaları her şeyden önce geliyor” diyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Kürşat Akyol / İstanbul

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik