1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ekonomide 'cari açık' sorunu yeniden başlıyor

30 Ocak 2020

Son aylarda artmaya başlayan ithalat ile birlikte, ‘cari açık’ sorunu yeniden baş göstermeye hazırlanıyor. Türkiye’nin dışa bağımlılık karnesini 7 soruda derledik.

Fotoğraf: DW/U. Danisman

Türkiye ekonomisi, 2018’in son çeyreğinden 2019’un üçüncü çeyreğine kadar yaşadığı küçülmeden yavaş yavaş büyümeye doğru geçiyor. 2019’un üçüncü çeyreğindeki yüzde 0,9’luk büyüme sonrasında, son çeyrekte büyümenin baz etkisi ile yüzde 5 düzeylerinde gerçekleşmesi bekleniyor. Böylelikle 2019’un tamamı için büyümenin sıfıra yakın çıkacağı tahmin ediliyor. 2020’de ise hükümet yüzde 5’lik büyüme hedefi koymuş durumda. Hükümetin büyüme hedefi iddialı bulunsa da, Türkiye’nin bu yıl yüzde 2-3 dolaylarında büyümesi bile ekonominin yapısal sorunlarından biri olan cari açığı, yani satılan mal ve hizmetler ile alınan mal ve hizmetler arasındaki farkı yeniden gündeme taşıyacak. Türkiye’de cari açığın nedeni olan yüksek ithalat faturasını 7 soruda derledik:

Türkiye doğalgaz ihtiyacının yüzde 99,7'sini ithal ediyor

02:39

This browser does not support the video element.

Türkiye geçen yıl ne kadar ithalat yaptı?

Ticaret Bakanlığı’nın 10 Ocak 2020 tarihli raporuna göre, 2019 yılında Türkiye’nin ithalatı bir önceki yıla göre yüzde 9,1 azalışla toplam 202,7 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2020 yılında büyüme patikasına girmesi öngörülen Türkiye ekonomisinde, ithalatın da hızlı bir artış sürecine gireceği beklentisi hakim. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin (BETAM) hazırladığı “Büyümede Toparlanma” başlıklı rapora göre, Türkiye’nin son 3 aylık üretim hacminde yüzde 19,8 artış bekleniyor. Bu durum, üretim konusunda özellikle hammadde ve ara malı ithalatına bağımlı olan Türkiye’de ithalatın da artması anlamına geliyor. İthalatın son çeyrekte yüzde 15,3 gibi yüksek bir oranda artacağı tahmininde bulunan BETAM raporunda, “Dördüncü çeyrekte ithalattaki toparlanmayla birlikte, net dış ticaretin pozitif katkısının artık hem çeyreklik hem de yıllık bazda sona erdiğini görüyoruz” deniliyor.

Dış ticaret açığı 2019’da nasıl gerçekleşti?

Ticaret Bakanlığı verilerine göre, Aralık 2019 itibarıyla ihracat ile ithalat arasındaki farkı gösteren dış ticaret açığı yüzde 57,6 arttı ve 4,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Yılın tamamına bakıldığında ise, ekonomik faaliyetlerdeki durgunluk nedeni ile dış ticaret açığı bir önceki yıla göre yüzde 43,5 azaldı ve 31,1 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2019’un tamamında düşüş gösteren ithalatın son aylarda artmaya başlaması ile birlikte, Eylül 2019'da 5,4 milyar dolar fazla veren cari işlemler dengesi yeniden açık vermeye başlayacak.

Türkiye’nin ithalatında hangi ürünler ve ülkeler öne çıkıyor?

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’nin ithalatında mineral yakıtlar ve yağlar ile mekanik cihazlar ve aletler öne çıkıyor. Bunları demir-çelik, plastik ürünler, kıymetli taşlar ve otomotiv ürünleri takip ediyor. Bu alanlardaki ara malları, 2019 yılında gerçekleşen 202,7 milyar dolarlık ithalatın yaklaşık 150 milyar dolarını oluşturdu.

Türkiye’nin en fazla ithalat yaptığı ülkelerin başında Rusya geliyor. Rusya 2019 yılında 22,5 milyar dolar ile Türkiye’nin ithalatından yüzde 11 pay aldı. Rusya’nın ardından Türkiye’nin ithalattaki ikinci adresi ise Çin. Çin’den yapılan ithalat da toplam ithalatın yüzde 9,1’ini oluşturuyor. Çin’den yapılan ithalatta başta telefon olmak üzere elektronik aletler, sentetik iplik ve makineler öne çıkıyor. Rusya ve Çin, toplamda Türkiye’nin ithalatının yüzde 20’sini oluştururken, onları Almanya, ABD ve İtalya takip ediyor. Bölgesel olarak bakıldığında ise, 28 Avrupa Birliği ülkesi, Türkiye ithalatının yüzde 34,2’sini karşılayarak lider konumda bulunuyor.

Türkiye, enerjide ne kadar dışa bağımlı?

Petrol, doğalgaz ve kömür gibi mineral yakıtlar konusunda fakir olan Türkiye, ithalatının yüzde 20-25'lik kısmını enerji faturasına ayırıyor. Türkiye yıllık doğalgaz ihracatının yüzde 99,7’sini, petrol ihtiyacının yüzde 95’ini ve kömür ihtiyacının yaklaşık yüzde 50’sini ithal ediyor. Bu nedenle enerjide çok yüksek oranda dışa bağımlılığı olan Türkiye’nin büyürken yüksek miktarda dış ticaret açığı ve cari açık vermesi kaçınılmaz.

Gürkan KumbaroğluFotoğraf: DW/A. E. Duran

DW Türkçe’ye konuşan Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, Türkiye’de tüketilen her birim enerjinin dörtte üçünün yurtdışından geldiğine dikkat çekerek, “Kendi sürdürülebilir enerji kaynaklarımızı değerlendirecek politikaların geliştirilmesi gerekiyor” diyor.

Enerjide Türkiye’nin en bağımlı olduğu ülkeler hangileri?

Türkiye’nin enerjide en çok bağımlı ülkeler doğalgazda Rusya, kömürde Kolombiya ve petrolde Irak olarak sıralanıyor. Bu ülkeler içerisinde özellikle Rusya öne çıkıyor. Rusya’ya bağımlılık doğalgazda yüzde 48 gibi yüksek bir düzeyde. Ayrıca petrol ve kömür ithalatında da Rusya ilk sıralarda yer alıyor. Rusya’nın Türkiye’de kuracağı Akkuyu Nükleer Santrali ile birlikte, bu alanda da Rusya’ya bağımlılık yüzde 100 olacak. DW Türkçe’ye konuşan Petrol Mühendisleri Odası Enerji Politikaları Çalışma Grubu Başkanı Necdet Pamir, Rusya’ya olan bağımlılığın Türkiye açısından çok riskli olduğunu belirterek, “Enerjide bu aşırılıkta bir bağımlılık Türkiye’nin dış politikasını da etkiliyor. Suriye’de yaşananlar ve ABD ile S-400 krizi bunun en güzel örneği” diyor. Ham petrolde ise 2 yıl öncesine kadar ithalatın yüzde 45’ini İran’dan satın alan Türkiye, ABD ambargosu sonrasında İran’dan petrol alımını tamamen sonlandırdı.

Enerji dışında Türkiye’nin ithalat faturasını kabartan sektör hangisi?

Kutlu KaravelioğluFotoğraf: privat

Makine sektörü yaklaşık 25 milyar dolarlık ithalat ile, Türkiye’nin dışa bağımlılığında önemli bir yer kaplıyor. Sektör 2019’da 19 milyar dolarlık ihracat yaparak, dış ticaret açığını 5-6 milyar dolar seviyelerine kadar düşürdü. Ancak 10 yılda makine ithalatı nedeni ile oluşan dış açığın toplamı 152 milyar dolara ulaşmış durumda. DW Türkçe’ye konuşan Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, özellikle ofis makineleri, içten yanmalı motorlar ve elektrik motorları ithalatının yüksek olduğunu söylüyor. Bunun yanında yerli makine üretimindeki ithal ürün oranının da yüzde 10 ile yüzde 80 arasında değiştiğini dile getiren Karavelioğlu, “Makinede yerli malı kullanımı için üreticilerimizin bilinçlendirilmesi gerekiyor. Öte yandan özellikle batı ülkelerinden alınan makinelerde 10 yıla varan vade seçenekleri olduğu için, sanayici o makinenin yerlisi de olsa, ithalata yönelmeyi tercih ediyor” diye konuşuyor.

Türkiye hayvansal ve tarımsal ürün ithalatı ne durumda?

Son dönemde gerek hayvansal ürünler gerekse tarımsal ürünlerin ithalatı konusunda önemli tartışmalar yaşanıyor. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası verilerine göre, geçen yıl hayvansal ürünlerde 465 milyon dolarlık ithalata karşılık, ihracat 273 milyon dolarda kaldı. Türkiye 2019 yılının ilk altı ayı dahil olmak üzere son dört buçuk yılda yaklaşık 4 milyar dolar karşılığında 3,3 milyon sığır ithal etti. Bu dönemde ithal edilen sığırların yüzde 90’ı Brezilya ve Uruguay’dan, geriye kalanı ise Macaristan ve Çekya’dan alındı. Son 5 yılda ithal edilen koyun sayısı ise 800 bine dayandı.

Tarımsal ürün ithalatında ise, işlenmiş değil, hammaddeler ön planda. TÜİK’in 2017/2018 Bitkisel Ürün Denge Tablolarına göre, Türkiye’de üretilmeyen palm yağı ve kakaoda iç tüketimin tamamı ithalat ile karşılanıyor. İthalat oranı soyada yüzde 95,2, muzda yüzde 33,3, mısırda ise yüzde 26 seviyesinde. Türkiye dönem dönem buğday ithal etse de, buğdaydaki yeterlilik oranı yüzde 111,7, yani Türkiye kendi buğday üretimi ile tüketimini karşılayacak seviyede bulunuyor. DW Türkçe’ye konuşan Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Genel Sekreteri İlknur Menlik, Türkiye’nin hayvan varlığını ucuz ve kaliteli şekilde besleyemediğini belirterek, şu değerlendirmede bulunuyor: “İthalat nedeni ile insanımızı da kaliteli ve ucuz gıdalarla besleyemiyoruz. Tarımda ölçeği yükseltmek ve kaliteli yerli üretim için proje oluşturmak gerekiyor. Bugün iklim değişikliğini konuşuyoruz. 2030 yılında, bugün ürettiğimiz pek çok ürünü üretemeyecek hale gelebiliriz.”

Aram Ekin Duran 

© Deutsche Welle Türkçe

 

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik