1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

"Ekonomik istikrar siyasi istikrara bağlı"

17 Nisan 2017

Tarihi oylama sona erdi ancak merak edilen pek çok soru yanıt bekliyor. Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Başkanı Prof. Dr. Refet Gürkaynak, Türkiye'nin ekonomik sorunlarının referandum ile çözülmediğine dikkat çekti.

Türkei Börse Istanbul
Fotoğraf: picture-alliance/AP Photo/O. Orsal

DW Türkçe: Piyasalar referandum sonucuna olumlu tepki verdi. Cuma günü 3.70 seviyelerinden kapanış yapan Dolar/TL paritesi 3.63 seviyesinden açıldı. Seçim sonuçlarının ekonomiye yansıması konusundaki düşünceleriniz neler?

Prof. Dr. Refet Gürkaynak: Referandumun kendisi olumsuz bir şey. Yani referandumun yarattığı belirsizlik olumsuz ve belirsizliğin herhangi bir yöne doğru çözümlenmesi olumlu bir durum. "Evet" çıktığı zaman başımıza ne geldiğini biraz daha iyi anlıyoruz, "Hayır" çıkmış olsaydı  'şimdi ne olacak?' diye yine belirsizliğin devamı olacaktı. Dolayısıyla bu belirsizliğin çözümünün, seçimin ertesi günü piyasaları biraz yukarı itmesi zaten beklendikti. Ve dolayısıyla hiç kimse şaşırmadı buna. Bunun Türkiye'nin ekonomisi için anlamı iki türlü. Türkiye ekonomisinin oldum olası, özellikle son beş altı yıldır var olan ciddi sorunları var. Bunlar Türkiye'nin sorunlarından kaynaklanan sorunlar. Zaten az olan beşeri sermayemizi sopayla kovalıyoruz şu an. Memleket o kadar güvensiz, o kadar adalet sistemi olmayan bir yer ki yatırım yapmak kimsenin içinden gelmiyor. Bunları iktisadi sorun diye görmek istiyorsanız elbette ki iktisadi sorun fakat düz ekonomi kaynaklı sorunlar değiller. Türkiye'nin genel sorunlarının ekonomiye yansımaları bunlar. Referandum sonucu ile bunlar çözülmedi.

DW Türkçe: "Evet" sonucunun ekonomide bir istikrar sağlayacağı tezi ne kadar doğru?

Prof. Dr. Refet Gürkaynak: Ekonomik anlamda istikrar diye bir şey yok. Türkiye gibi küçük açık ekonomide ülkenin istikrarıyla ekonominin istikrarı aynı şey zaten. Yani siyasi olarak istikrarsız olup iktisadi olarak istikrarlı olması söz konusu değil. Siyasi istikrarı -biz doksanlı yılların tecrübesiyle- mütemadiyen koalisyon olmayışıyla, tek parti iktidarı vs. ile özdeşleştiriyorduk. Bunun yanlış olduğunu çok açıkça görüyoruz. Uzun zamandır tek parti iktidarı altındayız, uzun zamandır çok istikrarsız bir ülkeyiz. Onun için de bu tek partinin daha da dar bir kuvvete doğru evrilmesi, Türkiye'nin daha istikrarlı bir hale getirmesini ben beklemiyorum. Dolayısıyla ekonomide bir istikrar yaratmasını da beklemiyorum.

DW Türkçe: Siz bir açıklamanızda 'Türkiye ekonomisi aspirinle yönetiliyor' şeklinde bir ifade kullanmıştınız. Bu görüşünüz geçerli mi hala?

Prof. Dr. Refet Gürkaynak Fotoğraf: privat

Prof. Dr. Refet Gürkaynak: Yönetilmiyor şu anda aslında. Türkiye'de bir iktisat politikası mevcut değil. Sadece ‘seçimden önce ortalık berbat olmasın’ iktisat politikası uygulanıyor. Şimdi eğer aklı başında bir iş yapalım, hakikaten bir şey yapalım denirse isabet olur. Ama yine yapılacak şeyler orayı teşvik edelim, bir tane kanun çıkartalım falan değil insanların bir şekilde bu ülkede yaşamak istemeleri lazım ki, yatırım yapmak da istesinler. Bunu nasıl yapacaksınız, oradan başlamak gerekiyor. Kalifiye insanınızı fellik fellik kaçırıyor hatta kovuyorsanız eğer bu ülke ekonomisinin bu şekilde düzelemeyeceği çok aşikâr.

DW Türkçe: Son işsizlik rakamları da açıklandı. Buna göre işsizlik artış trendini korudu. Aralık ayında yüzde 12,7 olarak açıklanan işsizlik rakamları bu yılın Ocak ayında yüzde 13'e çıktı. Bu konudaki görüşleriniz nedir?

Prof. Dr. Refet Gürkaynak: Türkiye'de işler iyi gitmiyor, Türkiye ekonomisi de buna muadil olarak iyi gitmiyor. İyi gitmediğini de birçok göstergeden görebiliyoruz. İşsizlik de bunlardan bir tanesi. Yatırım olmayan bir ülkede istihdam yaratılmasını zaten beklemiyoruz.

DW Türkçe: Avrupalı bazı uzmanlar Türkiye'nin referandum sonuçlarıyla birlikte bir ekonomik krize sürüklenebileceği ihtimalini dile getiriyor. Sizin bu konudaki görüşünüz ne yönde?

Prof. Dr. Refet Gürkaynak: Kriz ayrı bir şey. Uzun bir iktisadi durgunluk yaşama ihtimalimiz mevcut ve çok olası. Türkiye çok borçlu bir ekonomi. Biz devlet borcu yok diye borcumuz yokmuş gibi davranmak istiyoruz ama özel sektörümüz şu anda çok borçlu. Yeterince itilirse eğer, yeterince Türkiye'de 'siyasi olarak bu iş böyle gitmeyecek' haline getirilirse kriz çıkar mı, çıkar. Bunun örneği olan başka birçok ülke var. Sadece devlet borcundan çıkmıyor. Kriz her türlü borçtan çıkabiliyor. Biz de çok borçluyuz ama kısa vadede ilk beklediğim şey bizim 90'lı yıllarda gördüğümüz tür bir kriz değil. Ben bu 'kriz' dilinin fazla sansasyonel olduğunu düşünüyorum.

DW Türkçe: Sizce Türkiye'nin ekonomi politikaları açısından en büyük sorunu ne ve en öncelikli olarak çözüm bulması gereken konu ne?

Prof. Dr. Refet Gürkaynak: Türkiye'nin insanları için yaşanabilir bir ülke olması. Eğer illa böyle bir tek şey söylemek gerekirse güvenilir bir adalet sisteminin olması diyebilirim. Tamam 'iktidar beni beğenmiyor ya da başka şeyler söz konusu olabilir vs.' ama en nihayetinde herhangi bir iktidara karşı 'burada bir hukuk var benim de güveneceğim bir adalet sistemi var, insanlar dönüp, 'ama Ankara'da hâkimler var' diyebiliyorsa eğer bir takım işler yapılabiliyor. Şu an bu o kadar açık bir şekilde denemiyor ki, bir sürü işi yapmaya teşebbüs bile etmiyoruz. Çünkü burada bir sorun çıkarsa bu sorunun çözülemeyeceğini düşünüyoruz.

DW Türkçe: Referandum öncesinde AB-Türkiye ilişkileri oldukça gelirdi. Makro ekonomik açıdan bakıldığında Türkiye-AB ilişkilerindeki kötüleşmenin kısa ve uzun vadede faturası nasıl olur?

Prof. Dr. Refet Gürkaynak: Burada iki nokta var. Birincisi AB bizim en büyük ihracat pazarımız ve bu önemli bizim için, bu bariz olanı. Biraz daha az bariz olanı,  AB'ye üye olma hevesiyle yaptığımız bir takım reformlar, çok faydalı reformlar. Bir takım regülasyonlar çok iyi ve yapmamız gereken regülasyonlar. Birçok şey zaten Türkiye'de yapılması gerektiği bilinen, aklı başında bürokratların yapmak istediği fakat siyasi iradenin bir tarafa, bir araya getirilemediği için yapılamayan şeyler. Ama AB üyeliği yolunda bunlar yapılması gerekiyor diye yapılabiliyor. Bunlar olumlu şeyler. Bu çıpanın kalkması eğer hakikatken ciddi bir sorun olacak ve Türkiye'nin ihraç pazarlarına ulaşması engellenecekse o kısa vadeli büyük bir sorun. Uzun vadeli önemli bir sorun AB hevesinin Türkiye'ye vermiş olduğu bir takım reform yapma isteklerinin akamete uğraması.

DW Türkçe: Türkiye'nin ekonomik geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Prof. Dr. Refet Gürkaynak: Zor görüyorum. Hayır çıksaydı eğer o zaman bu hafta çok hareketli bir hafta olacaktı ama nihayetinde çok uzamadan bu ülke sakinleşmek zorunda kalacaktı. Şimdi tersi, bu hafta ne olduğu belli fakat Türkiye'nin kaldıramayacağı bir otoriterliğe doğru gidiyor gözüküyoruz. Onun iktisadi sonuçları da iyi sonuçlar değiller. Dolayısıyla buradaki zorlanmayı önümüzdeki çeyreklerde göreceğiz.

© Deutsche Welle Türkçe

Söyleşi: Meltem Karagöz

Prof. Dr. Refet Gürkaynak Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Başkanı. İktisat alanında pek çok ulusal ve uluslararası ödüle sahip olan Gürkaynak, geçtiğimiz yılarda ABD Merkez Bankası’nda çalıştı. Avrupa Merkez Bankası ve Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nda danışmanlık yaptı.