1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Erdoğan: 28 Şubat'ı yaşadım, 28 Şubat'ın farkındayım

28 Şubat 2021

Bugün tarihe "postmodern darbe" olarak geçen 28 Şubat'ın 24'üncü yıl dönümü. Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere pek çok siyasetçi 28 Şubat'a tepkilerini dile getirdi.

Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan ve Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı KaradayıFotoğraf: picture-alliance/dpa/F. Arikan

Bugün 28 Şubat 1997’de gerçekleşen ve tarihe “postmodern darbe” olarak geçen 28 Şubat 1997 tarihli Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısının 24'üncü yıl dönümü. Pek çok siyasi, 28 Şubat'ın yıl dönümü dolayısıyla paylaşımlarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Darbe bir insanlık suçudur. 28 Şubat'ı yaşadım, 28 Şubat'ın farkındayım” dedi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “28 Şubat demokrasimize yapılmış açık bir darbeydi. Milletin iradesine karşı yapılan tüm darbeler yenilgiye mahkumdur. Yaşasın Demokrasi!” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Hepiniz oradaydınız. Şimdi inkâr ediyor, hatta üste çıkmaya çalışıyorsunuz. Yıllarca laiklik kavramını istismar edip vatandaşımızın inanç özgürlüğünü kısıtladınız. Hamdolsun millet iradesi bu zulme 'dur' dedi. Fakat siz bir özür bile dilemediniz. Milletimizden özür dileyin” ifadeleriyle CHP'yi hedef aldı.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Biz, hiçbir zaman mafyayla, çetelerle, 28 Şubatçılarla aynı gemiye binmedik, binmeyiz. Bizim rotamızı hakikat çiziyor” paylaşımında bulundu.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, “28 Şubat karanlığını inançla, azimle dağıttık! Bu millet kendisini kalıplara sokmaya çalışanlara, iradesine darbe yapmaya çalışanlara hiçbir zaman izin vermedi, vermez! Ülkemizin, milletimizin mayasında demokrasi var ve ilelebet var olacak” ifadelerine yer verdi.

Ne olmuştu?

Şeriat tartışmalarının yaşandığı REFAH-YOL (Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi koalisyonu) hükümeti döneminde, 28 Şubat 1997'de düzenlenen ve dokuz saat süren Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında, laikliğin Türkiye'de demokrasi ve hukukun teminatı olduğu vurgulanmış ve alınan kararlarda tarikatlara bağlı okulların denetlenmesi ve Milli Eğitim Bakanlığına devredilmesi, sekiz yıllık kesintisiz eğitime geçilmesi, Kuran kurslarının denetiminin sağlanması ve tarikatların kapatılması istenmişti.

Ayrıca irtica nedeniyle ordudan atılanları savunan ve orduyu din düşmanı gibi gösteren basının da kontrol altına alınması talep ediliyordu. MGK kararlarında kıyafet kanununa uyulması, kurban derilerinin derneklere verilmemesi ve Atatürk aleyhindeki eylemlerin cezalandırılması gerektiğinin de altı çiziliyordu.

O dönemde başbakanlık koltuğunda Necmettin Erbakan oturuyordu. Tansu Çiller de dışişleri bakanlığı koltuğundaydı. Erbakan'ın başbakanlıktan istifa etmesine yol açan 28 Şubat sürecinin Türkiye'de toplumsal, siyasal ve yargı alanında uzun vadeli sonuçları oldu.

DW/ AI, BÖ

©Deutsche Welle Türkçe

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik