1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 3103 NATO-Generalsekretär Streit

Bernd Riegert (Deutsche Welle / Avrupa)31 Mart 2009

DW’den Bernd Riegert’e göre Türkiye Başbakanı Erdoğan’ın Danimarka Başbakanı Rasmussen’e karşı çıkması yanlış. Riegert, Erdoğan’ın İslam ülkelerinin çağrılarını değil, NATO değerlerini dikkate alması gerektiğini söylüyor

Türkiye Başbakanı Erdoğan, Danimarka Başbakanı Rasmussen'in NATO Genel Sekreterliği adaylığına karşı çıkıyor.Fotoğraf: AP

Recep Tayyip Erdoğan’ın Danimarka hükümet başkanının NATO Genel Sekreterliği’ne çekince koyması ne yazık ki bazı hususları gün ışığına çıkartıyor. Türkiye Başbakanı, Anders Fogh Rasmussen’i bundan üç yıl önce İslam’ı eleştiren karikatürlerin Danimarka gazetelerinde yayınlanmasını önlemediği ya da kınamadığı için ret ediyorsa, o zaman Türk hükümetinin basın hürriyetine ne kadar değer verdiğini sormak gerekir. Danimarka Başbakanı o günlerde İslam dünyasından gelen muazzam baskı karşısında, her NATO ülkesi başbakanı ne yapması gerekiyorsa onu yaptı. Basın ve liberal ifade hürriyetlerini savundu.

NATO sadece bir savunma ittifakı değil, aynı zamanda bir değerler ortaklığıdır. Türkiye Başbakanı hafta sonunda savunduğu tezle kendisini bu değerler ortaklığının dışında tutmaktadır. Seçim kampanyası sırasında söylenmiş de olsa Erdoğan’ın sözleri, kapsamlı fikir hürriyetinin yerleşmesini Türkiye’nin ciddiye aldığı hususunda birtakım şüphelere yol açmaktadır. Fikir hürriyeti, Avrupa Birliği üyeliğinin vazgeçilmez şartıdır.


Türkiye Başbakanı, Danimarkalı adayı yeterli liyakat sahibi olmadığı, zayıf karakterli olduğu iddiasıyla ya da başka gerekçelerle eleştirebilir. Ama karikatür anlaşmazlığı eleştiri gerekçesi olamaz. 2006 yılında, Yakın Doğu’daki Danimarka büyükelçilikleri kışkırtılmış kitlelerin saldırısına uğradığında, Avrupa Birliği Danimarka ile dayanışma ortaya koyarak doğru bir şekilde hareket etmiştir. Karikatürler birçok Avrupa gazetesinde yayınlandı. Karikatür beğenilmedi diye basın hürriyeti tehlikeye atılamaz. Karikatürleri yayınlayan gazete Danimarka’da mahkemeye verilebilirdi. Ama Danimarka devletinden harekete geçmesinin ve hatta özür dilemesinin istenmesi tamamen saçmadır.

Başbakan Erdoğan’ın mantığına göre, AB ve NATO üyesi hiçbir ülkenin üst düzey temsilcisinin ittifakın genel sekreterliğine getirilmemesi gerekir. Çünkü tüm bu ülkeler Danimarka’ya destek açıkladı. İslam devletlerinin Erdoğan’dan Rasmussen’i veto etmesini istedikleri yönündeki argümana da anlam vermek mümkün değil. NATO’nun diplomatik şefinin kim olacağına NATO’dan başkası karar veremez. NATO, Arap Birliği Teşkilatı’na genel sekreter önerse herhalde kıyamet kopardı.


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, NATO genel sekreterliği üzerinden Danimarka hükümetini, PKK terörünün sözcülüğünü yapmakla suçladığı Roj TV’yi kapatmaya zorlamak istiyor da olabilir. Ama bu şık bir yaklaşım olmaz. Çünkü Danimarka makamları uzun zamandır Roj TV’nin faaliyetlerini yakından izliyor. Danimarka hükümeti, PKK ile bağlantılı olduğu ortaya çıktığı takdirde bu televizyonu kapatacağı taahhüdünde bulunmuştu. Çünkü PKK diğer AB ülkelerinde olduğu gibi Danimarka’da da terörist örgüt sayılıyor.


NATO’nun önder gücü ABD ve önde gelen Avrupalı müttefikleri Anders Fogh Rasmussen’i Genel Sekreterliğe istediklerini duyurdukları için Türkiye bu seçimi tek başına önleyemeyecektir. Aksine NATO şimdi Rasmussen’de karar kılıp, hariçten, yani Türkiye’nin dost ve komşusu İslam ülkelerinden iç işlerine karışılmasına izin vermeyeceğini göstermelidir.