1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Erdoğan-Putin görüşmesinin gündeminde neler olacak?

12 Haziran 2024

Putin, Erdoğan ile Astana'da bir araya geleceklerini duyurdu. İki liderin Ukrayna ve Gazze savaşlarından, doğal gaz ve ticarete kadar pek çok konuyu ele alması bekleniyor.

Erdoğan ile Putin son olarak Eylül 2023'te Soçi'de bir araya gelmişti
Erdoğan ile Putin son olarak Eylül 2023'te Soçi'de bir araya gelmiştiFotoğraf: Sergei Guneev/Sputnik/REUTERS

Rusya, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Temmuz ayı başında Astana'da bir araya gelebileceğini açıkladı. Uzun süredir bir araya gelmeyen iki liderin gündeminde pek çok başlık bulunuyor.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Çin ziyaretinin ardından BRICS + toplantısı için gittiği Rusya'da Putin tarafından da kabul edildi.

Moskova'da gerçekleşen görüşmede basına bir açıklama yapan Putin, Erdoğan ile 3-4 Temmuz'da Astana'da bir araya geleceklerini duyurdu. Erdoğan'ın Astana'yı ziyareti ile ilgili Cumhurbaşkanlığı'ndan ise henüz bir açıklama yapılmadı. Ancak edinilen bilgilere göre Erdoğan'ın Temmuz ayı programında Astana da yer alıyor.

Türkiye'nin diyalog ortağı olduğu Şangay İşbirliği Örgütü'nün (ŞİÖ) devlet ve hükümet başkanları Temmuz başında dönem başkanı Kazakistan'da bir araya gelecek.

Şanghay Beşlisi olarak da bilinen Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesine Erdoğan ilk kez 15-16 Eylül 2022 yılında katılmıştı. Erdoğan Özbekistan'ın Semerkant kentindeki zirveden dönüşünde yaptığı açıklamada zaman zaman gündeme gelen ŞİÖ üyeliğiyle ilgili soruya "Üye olmak-olmamak hepsi ayrı ama bizim bu ülkelerle olan münasebetlerimiz, bu atılan adımla çok daha farklı bir konuma taşınmış olacaktır" demişti.

Erdoğan ile Putin yüz yüze en son 4 Eylül 2023'te Soçi'de görüşmüştü.

İki liderin gündeminde neler var?

Uzun zamandır bir araya gelmeyen iki liderin olası görüşmesinin gündeminde Ukrayna ve Gazze'de devam eden savaşlardan ticari ilişkilere kadar geniş bir yelpazede konular bulunuyor.

Putin, Erdoğan ile bir araya gelerek tüm konuları konuşma fırsatı bulacaklarını belirtirken Suriye'ye de değinerek, "Astana formatının sürdürülmesi, terörle mücadele edilmesi, bizim için en önemli olan bu yönde durumun normale dönüşmesinin sağlanması için üzerimize düşenin yapılmasının doğru olduğunu düşünüyorum. Genel olarak durum olumlu yönde gelişiyor" ifadelerine yer verdi.

Bu çerçevede Erdoğan ile Putin'in Ukrayna ve Gazze'de devam eden çatışmaların yanı sıra Suriye dosyasını da ele alması bekleniyor.

İki ülke arasındaki görüşmelerde ayrıca Akkuyu Nükleer Güç Santrali ile ilgili gelişmeler, ikinci nükleer santral inşası, Türkiye'de kurulması planlanan doğal gaz merkezi gibi konular da masada olacak.

Putin Haziran ayı başında St. Petersburg Uluslararası Ekonomik Forumu'nda düzenlediği toplantıda Türkiye'nin Ukrayna ile ilişkilerinden duyduğu rahatsızlığı şu sözlerle aktarmıştı:

"Dikkatinizi çekmek istediğim bir konu var. Türkiye, Ukrayna ile bazı alanlarda iş birliği yaparken, Ukrayna, Türkiye'ye gaz taşıyan boru hatlarını vurmaya çalışıyor. Bu bir şaka veya herhangi bir şekilde abartma değil. Rus ordusunun elektronik harp sistemleri tarafından iki insansız hava aracı düşürüldü ve Karadeniz sahilindeki gaz pompalama istasyonunun yanına düştü. Lütfen dostumuz Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bu konu hakkındaki gerçeklerle ilgili bilgi verin. Karadeniz altındaki sevkiyat sistemini koruyan gemilere yönelik de sürekli insansız deniz araçlarıyla saldırı yapılıyor."

İki ülke ticari ilişkilerinde son durum ne?

İki liderin konuşacakları bir başka önemli konunun ticari ilişkiler olacağı düşünülüyor.

Putin açıklamasında iki ülke ticaret hacminde geçen yılki yükselişe rağmen bu yıl düşüş yaşandığına işaret ederek, bunun ihraç ve ithal edilen malların fiyat düzeltmesinden ötürü gerçekleştiğini ve bu durumu telafi etmeyi umduklarını söylemişti. Fidan ise "ticaret konusunda atılması gereken adımlar bulunduğunu" aktardı.

Rusya uzmanı Aydın SezerFotoğraf: Privat

Dış Politika ve Dış Ticaret uzmanı Aydın Sezer, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek göreve geldikten sonra uyguladığı ekonomi politikasında Batı desteği aradığını hatırlatarak, ABD ve İngiltere başta olmak üzere Batı ülkelerinin ise Şimşek'in karşısına Türkiye-Rusya ilişkilerini ve ambargolara uyulmamasını çıkarttığını aktarıyor.

Erdoğan'ın 7 Ekim'den sonra İsrail'e ve Başbakan Benyamin Netanyahu'ya yönelik tutumunun da Batılı finans kuruluşlarında yankı bulduğunu söyleyen Sezer, Batı kuruluşlarından finans bulma ile ilgili iki taraflı bir sıkıntı yaşandığını söylüyor.

Sezer, Ankara'nın Rusya'ya uygulanan ambargolara katılmama ile ilgili sergilediği bir tavır bulunduğunu da anımsatarak, ancak el altından bazı kamu bankaları üzerinden firmaların yaptırımlara uymasının sağlanmaya çalışıldığını ve bunun da hem ticaret hacmini düşürdüğünü hem de Rusya tarafında sıkıntı yarattığını belirtiyor.

ABD, Aralık ayında Rusya ile ticaret yapan firmalara aracılık eden finans kuruluşlarını da ambargo kapsamına alacağını açıklamıştı.

Sezer, "Bizim oraya yönelik ihracatımızın bir bölümü zaten diğer ülkelerden gelen malların transitine yönelikti. Hem o hem de Türkiye ürünü olsa bile ambargo kapsamında olan ürünlerde ihracat yapamıyoruz. Dolayısıyla Putin bu durumu sıklıkla gündeme getiriyor" değerlendirmesini yapıyor.

Putin, St. Petersburg Uluslararası Ekonomik Forumu'nda düzenlediği toplantıda Türkiye'de hükümetin ekonomi bloğunun son zamanlarda Batılı finans kuruluşlarından hibe almaya ağırlık verdiğini söyleyerek, "Bu muhtemelen kötü bir şey değil ama eğer Rusya ile ticari ve ekonomik ilişkilerin kısıtlanmasıyla bağlantılı olursa, o zaman Türk ekonomisinin kazancından çok kaybı olur. Bana göre böyle bir tehdit var" şeklinde konuşmuştu.

İki liderin gündemine doğal gaz konusunun da gelmesi bekleniyorFotoğraf: picture-alliance/dpa/K. Okten

Bu arada Sezer Türkiye'nin Rusya'ya geçen yıl ödemediği ve ertelenen doğal gaz borçlarını halen ödemediğini de hatırlatarak, S-400 hava savunma sisteminin taksitlerinin ödemesinde de gecikme olduğunu ve hatta en son Rusya'nın ödememeden kaynaklı ek borcu 10 gün kadar önce bir kararname ile sildiğini kaydediyor.

Türkiye ve BRICS

Fidan ile Putin'in görüşmesinde son haftalarda önce Çin ardından Rusya ziyaretleri ile gündemin üst sıralarına taşınan BRICS konusu da ele alınırken, Putin ile Erdoğan'ın görüşmesinde de ele alınması muhtemel konular arasında yer alıyor.

Ankara'daki diplomasi kulislerinde NATO üyesi olan ve ticaretinin de çok büyük bölümünü AB ve ABD ile sürdüren, AB üyelik başvurusu bulunan Türkiye'nin BRICS'e üyeliğinin ihtimal dahilinde olmadığı ancak çok kutuplu bir dünyada diyalog kanallarının geliştirilmesine önem verildiği belirtiliyor.

Putin'in Fidan ile görüşmesinde yaptığı "Türkiye'nin BRICS'in çalışmalarına yönelik ilgisini memnuniyetle karşılıyoruz. Birlik ülkeleri ile birlikte olma isteğini mutlaka her şekilde destekleyeceğiz" açıklaması dikkat çekmişti.

Fidan ise BRICS + toplantısında yaptığı konuşmada Türkiye'nin birliğe ve bölgeye bakışını şu sözlerle açıklamıştı:

"Uluslararası düzenin çifte standartlarla yönetilmesine izin veremeyiz. Uluslararası ilişkilerde daha fazla iş birliği ve diplomasiyi, daha az çatışmayı desteklememiz gerekiyor.  Türkiye, BM Güvenlik Konseyi ve BM'nin yanı sıra diğer çok taraflı örgütlerde de reformlar yapılması için çaba sarf etmekte. Bu bağlamda BRICS ile iş birliğimize değer veriyoruz. BRICS içindeki çeşitliliğin kalkınma ve istikrarı artırmak için önemli bir araç olduğuna inanıyoruz."

Erdoğan ile Putin görüşme trafiği

Bu arada Putin'in beklenen Türkiye ziyaretinin olup olmayacağı ise bilinmiyor.

Putin'in Şubat ayında planlanan ziyareti ertelenmiş ve iki liderin Türkiye'de 31 Mart'ta yapılacak yerel seçimler, Rusya'da ise 17 Mart'taki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından Nisan sonu Mayıs başı gibi bir araya gelebileceği konuşulmuştu.

Ancak Putin'in görüşme için Astana'yı işaret etmesi ziyaretin yakın zamanda gerçekleşmeyeceği yorumlarına neden oldu.

Putin'in Türkiye'ye yaptığı son resmi ziyaret 3 Nisan 2018'de, son günübirlik ziyaret ise 8 Ocak 2020'de gerçekleşti.

 

DW Türkçe'ye sansürsüz nasıl erişebilirim? 

Gülsen Solaker Dış politika ve iç siyasi gelişmeler ağırlıklı olarak 1997’den beri çalışan gazeteci.