Erdoğan’a "stokçu" uyarısı: Çözmez ve yetmez
10 Aralık 2021Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, siyasi muhalefetin ve ekonomistlerin tüm uyarılarına karşın düşük faiz ve yüksek kura dayalı yeni ekonomi politikasında ısrar ederken, piyasada oluşan fiyat dalgalanmalarından yeni ekonomi politikasını değil de stokçuları sorumlu tutuyor.
Erdoğan’ın son olarak stokçular ve stokçulukla mücadele edileceğini kabine toplantısından sonra "Türkiye tarihinin en kritik ekonomik mücadelelerinden biri verilirken stokçuların gözünün yaşına bakılmayacak" sözleriyle dile getirmesinin ardından AKP’de bu konuda başlamış olan yasal çalışmalar hızlandı. 6585 sayılı Perakende Yasası’nda tek maddelik değişiklikle, stokçulara cezaların iki katına çıkarılmasını isteyen parti yönetimi ilgili yasa teklifini meclis gündemine taşıdı.
Teklifte "piyasada darlık yaratıcı, piyasa dengesini ve serbest rekabeti bozucu faaliyetler ile tüketicinin mallara ulaşmasını engelleyici faaliyetlerde bulunan üretici, tedarikçi ve perakende işletmelere" mevcut durumda verilen 50 bin ile 500 bin lira arasındaki cezaların caydırıcı oranda artırılacağı belirtiliyor. AKP’liler, bu oran için "mevcudun iki katı olacak" derken yeni ekonomik modelde piyasa denetimlerinin daha da artırılacağına vurgu yapıyor. Teklifin mecliste yeni yıldan önce görüşülüp, kabul edilmesi bekleniyor.
Peki stokçu kime deniyor? Bugün Türk ekonomisinde yaşanan fiyat dalgalanmalarının nedeni Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iddia ettiği gibi gerçekten stokçuluk mu? Ekonomist Oğuz Demir, hükümetin stokçunun kim olduğunu bile tanımlayamadığına dikkat çekiyor, hükümetin her şeyden önce karaborsa ile bugünkü durumu karıştırdığını vurguluyor.
"Asıl mesele maliyetlerin artması"
"Stok zaten her şirketin, her işletmenin, her esnafın belirli bir miktarda tutması gereken bir şeydir. Buradaki asıl mesele; stok yapıyor ve piyasaya mal vermiyor, dolayısıyla piyasada mal bulunamıyor ve fiyatlar bir anda fırlıyor, karaborsa oluşuyor mu? Şu ana kadar bildiğimiz kadarıyla ben bir karaborsa duymadım" diyen Demir, stokçuluğun piyasada mal bulunamaması durumunda sıkıntılı olacağını anlatıyor. Ama Türkiye’de şu an böyle bir durum olmadığını dile getiren Demir; hükümetin yarattığı çelişkili durumu şöyle özetliyor:
"Siz bugün işletmelere gittiğinizde 'Hayır, karaborsada satarım malımı. 50 lira piyasa fiyatı ama sana 100 liraya veririm' demiyor ki. Açıktan açığa markete sattığı fiyatı artırıyor. Diyor ki; 'Ben fiyatlama yapamıyorum. Benim maliyetlerim artıyor' diyor. Sonuçta, ekonomideki sorun şimdi stokçulardan neden kaynaklansın? Asıl mesele maliyetlerin artması. TÜİK'in verilerine göre bile üreticinin maliyeti yüzde 55 artmış durumda. Şimdi benim maliyetim artıyor. Yarın ne kadar maliyetle karşı karşıya kalacağımı bilmiyorum. Elimdeki malı sattığımda ne kadar fiyat vermem gerektiğini hesaplayamıyorum. Bu iş sadece tüketici açısından değil, üretici açısından da zorlu. Kurda sürekli dalgalanmanın olduğu dönemde siz dönüp olayı stokçulukla çözemezsiniz."
Ekonomist Demir, stok tutan ve kara borsa yapan kim varsa bunun zaten cezasının kesileceğini de söylüyor ve yeni bir düzenlemenin ekonomideki mevcut maliyet sorununa çözüm olmayacağını dile getiriyor. Demir, "Halihâzırdaki mevcut düzenlemelerle biz o karaborsacılıkla mücadele edebiliriz. Ama siz bir hedef göstermeye dönüştürüyorsanız stokçuluk diyerek o zaman size şunu sorarlar. O zaman piyasa normal, her şey normal, kurlar sakin, faizler sakin, enflasyon sakin de ben onun üzerine mi stokçuluk yapıyorum" eleştirisi getiriyor.
Demir; stokçunun kim olduğu, piyasada zabıta ya da denetimleri yapacak her görevlinin stokçuları neye göre tespit edeceğine dönük tanımlama ve kriterlerin eksik olduğuna da dikkat çekiyor ve bu konuda yaşanacak bir sıkıntıyı da şu örnekle anlatıyor:
"Kim stokçu? Yani mesela bir esnaf, bir bakkal, kenarda deposunda 50 teneke yağ tutuyor Bir taraftan da gelen müşteriye satın almak istediği yağı satıyor. Saklamıyor o 50 taneyi. Sattıkça yerine koyuyor. Ama yarın bir gün daha pahalıya almamak için almış. Şimdi bu adam stokçu mu, değil mi? Bu sorunun cevabını kim verecek? Zabıta ya da denetimleri kim yapacaksa neye göre stokçu tanımı yapacak."
Oğuz Demir, piyasadaki fiyat hareketliliğinin temel nedeninin Türk lirasının sürekli değer kaybetmesine neden olan düşük kur-yüksek faiz politikası olduğuna dikkat çekiyor ve hükümete "Ortaya konulan çözüm; çözüm değildir. Yetersizdir. Yeni ekonomi politikasındaki yanlışa odaklanılmalıdır" çağrısı yapıyor.
"Stokçularla uğraşarak sorun çözülmez"
Peki hükümet; stokçulukla mücadele etse tüketiciyi gerçekten memnun edebilir mi? Tüketici Hakları Derneği (THD) Genel Başkanı Turhan Çakar; stokçuluğun bugünün meselesi olmadığı ve stokçularla mücadele ederek de tüketicinin korunmasının bütünüyle sağlanamayacağını söylüyor.
Çakar, "Stokçulara cezayı kestin, ürün maliyetleri ne olacak? Enerji, benzin, gübre fiyatları arttıkça maliyetler yükseliyor. Zamlar duruyor mu, durmuyor. Tüketiciyi gerçekten korumak istiyorsa hükümet, üretim ve dağıtım politikalarını, zamları gözden geçirsin. Tüketici bu ülkede ürünleri doğru düzgün fiyatlardan alamıyor. Sadece stokçularla uğraşarak sorun çözülmez. Sorunun kaynağına inilsin" diyor.
Piyasaların düzenli olarak denetilmediğini, üretim ve dağıtımda yaşanan sorunların gözardı edildiğini anlatan Çakar, tüketicinin uygun fiyatlara erişiminin sağlanması için stokçulukla mücadelenin yanında ek önlemlerin de alınmasını istiyor. Çakar, "Yasal düzenleme yapılsın. Cezalar caydırıcı olacak mı bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey var o da halkın ekonomiye, yönetime güveninin sağlanması gerekiyor. Güven sağlanmazsa hiçbir önlem piyasayı da, halkı da rahatlatmayacak" çıkışında bulunuyor.
Hilal Köylü / Ankara
©Deutsche Welle Türkçe