1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Erken seçimler Türkiye kökenliler için ne öneme sahip?

11 Şubat 2025

Almanya 23 Şubat'ta erken seçimlere gidiyor. AfD'nin ikinci partiliğe yükselmesi ve değişen seçim sistemiyle taşlar epeyce yerinden oynayacak. Seçimler Türkiye kökenlilerin temsiliyeti açısından da bir dönüm noktası.

23 Subat'ta yapılacak erken seçimlerde zaferin CDU ve CSU'dan oluşan Hristiyan Birlik'in olması bekleniyor. İkinci güç ise anketlere göre aşırı sağcı AfD olacak. Fotoğrafta Köln sokaklarındaki seçim afişleri görülüyor.
23 Subat'ta yapılacak erken seçimlerde zaferin CDU ve CSU'dan oluşan Hristiyan Birlik'in olması bekleniyor. İkinci güç ise anketlere göre aşırı sağcı AfD olacak. Fotoğrafta Köln sokaklarındaki seçim afişleri görülüyor. Fotoğraf: Christoph Hardt/Panama Pictures/picture alliance

Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti'den (FDP) oluşan üçlü koalisyonun dağılması üzerine Almanya'da 23 Şubat'ta erken genel seçimlere gidiliyor. Seçimlere 29 parti ve oluşum katılırken kayıtlı seçmen sayısı da bir önceki döneme göre azalma kaydederek 59 milyon 200 bin oldu.

Göç ve göçmen kökenlilere yönelik konularda araştırma yapan Mediendienst Integration portalına göre Almanya’daki seçmenlerden 7 milyon 100 bini bir göç geçmişine sahip. Türkiye kökenli seçmen sayısı da 982 bin olarak belirtiliyor. "Göç kökenli" kavramı, kendisi veya ailesi ülkeye sonradan gelmiş kişiler için kullanılıyor ve gelinen yer konusunda coğrafi ipucu vermesi bakımından "Türkiye kökenli" veya "Eski Sovyet cumhuriyetleri kökenli" şeklinde kullanılıyor.

Türkiye kökenlilerin favorisi Sosyal Demokratlar

Almanya'da insanların etnik, dini ve kültürel aidiyetini sormak ayrımcılık olarak algılanabileceğinden bu bilgiler sadece bireylerin gönüllülük temelli beyanıyla kayda geçiyor. Buna göre Türkiye kökenlilerin sayısı 3 milyon tahmin ediliyor.

Araştırmalara göre Türkiye kökenli Alman vatandaşı seçmenlerin en çok desteklediği parti Sosyal Demokrat Parti (SPD). Fotoğrafta SPD'li Başbakan Scholz parti renklerini içeren büyük bir sokak afişinde gözüküyor. Hemen solunda da rakibi ve anketlerdeki favori Hristiyan Birlik blokunun başbakan adayı Friedrich Merz. Fotoğraf: Odermann/IMAGO

Türkiye kökenlilerin parti tercihlerine ilişkin veriler de akademik araştırmalara dayanıyor. Angela Merkel döneminin sona erdiği Eylül 2021'de yapılan federal meclis seçimlerinde Türkiye kökenlilerin yüzde 39'u SPD'yi seçerken, onu yüzde 17 ile CDU, yüzde 15 ile Yeşiller, yüzde 13 ile Sol Parti izledi. FDP, Türkiye kökenli seçmenden yüzde 5 destek alırken, aşırı sağcı ve ırkçı, İslam karşıtı Almanya İçin Alternatif (AfD) partisi de Türkiye kökenlilerden yüzde 2 civarında oy aldı.

Kıdemli çok sayıda Türkiye kökenli politikacı aday değil

2021 seçimlerinde Hristiyan Birlik blokunu oluşturan Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ile Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) rekor derecede oy kaybederken, yıllardır Türkiye kökenlilerin favorisi olan SPD tahminlerin üzerinde oy alarak birinci güç oldu. Böylece SPD'den dokuz Türkiye kökenli vekil federal meclise girdi. Türkiye kökenli seçmen ve politikacıların ilgi gösterdiği bir diğer parti olan Sol Parti üç, Yeşiller beş, CDU da bir vekil çıkarınca 18 Türkiye kökenli 2021'de Almanya Federal Meclisi'ne girmiş oldu.

Sosyal Demokratlar ile Yeşiller'in FDP ile koalisyon kurmasıyla SPD ile Yeşiller'de yıllardır siyaset yapan kıdemli politikacılar da üst düzey görevlere geldi. 

1994 yılında meclise ilk kez giren Yeşiller partili Gıda ve Tarım Bakanı Cem Özdemir, Baden-Württemberg'de eyalet başbakanlığı için yarışmak istediğinden federal meclise yeniden aday değil.Fotoğraf: Monika Skolimowska/dpa/picture alliance

1994 yılında meclise giren Yeşiller partili Cem Özdemir Gıda ve Tarım Bakanı olurken, üç ay önce hükümetin dağılmasıyla Eğitim ve Araştırma Bakanlığı görevini de ilaveten devraldı. Özdemir, doğduğu yer olan Baden-Württemberg'de eyalet başbakanlığı için yarışmak istediğinden federal meclise yeniden aday değil.

Yeşilleri mecliste 26 yıl temsil eden ve halen Aile Bakanlığı'nda müsteşar olarak görev yapan Ekin Deligöz de bayrağı genç nesillere devretmek amacıyla yeniden aday değil.

Partinin sol kanadından Canan Bayram ise reel kanadın gücü ele geçirdiği Yeşiller'e sırtını döndü. Kendisi bir daha aday olmayacağı gibi seçim çevresinden aday gösterilenlere de destek vermeyeceğini duyurdu. Böylece Yeşiller Türkiye kökenli üç tecrübeli vekilini kaybetti.

Son seçimlerde SPD'den meclise giren Cansel Kızıltepe ise Berlin Çalışma ve Sosyal İşler Bakanlığı görevine geçtiğinden federal meclise veda etti. Üst düzey görevlilerden sadece İçişleri Bakanlığı Müsteşarı SPD'li milletvekili Mahmut Özdemir ile yine SPD'den Federal Meclis Başkan Vekili Aydan Özoğuz yeniden yarışıyor.

Hristiyan Demokrat Birlik CDU üyesi Serap Güler, 2021 yılında federal meclise girmeden önce Türkiye kökenlilerin de yoğun olduğu Kuzey Ren-Vestfalya'da müsteşar olarak görev yaptı. Bu seçimler sonrası da adı üst düzey görev için geçiyor. Fotoğraf: Tuncay Yildirim/DW

23 Şubat 2025 seçimlerinde taşlar yerinden oynuyor

Önümüzdeki erken seçimler Almanya'da taşları epeyce yerinden oynatacak. Zira seçim sisteminin değiştirilmesi nedeniyle vekil sayısı düşecek ki bu da meclis aritmetiğini değiştirecek. İlaveten kamuoyu yoklamalarına göre aşırı sağcı AfD oylarını ikiye katlarken, önceki seçimin galibi ve Başbakan Olaf Scholz'un partisi SPD'nin rekor oy kaybetmesi bekleniyor.

SPD'nin yüzde 10-12 oranında oy kaybı Türkiye kökenlilerin temsiliyetine de yansıyacak, zira en çok vekil ve aday SPD'de. Listelerinde Türkiye kökenli 21 isim yer alıyor.

SPD'yi 7'şer aday ile Sol Parti ve ana muhalefet blokunu oluşturan ve seçimlerden birinci güç olarak çıkması beklenen CDU ve CSU takip ediyor. Onları 6 aday ile Yeşiller, 5 aday ile Hür Demokratlar ve 4 adayla da Sol Parti'den ayrılarak kurulan Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) izliyor. Hür Seçmenler'in Türkiye kökenli aday sayısı ise 3.

SPD listelerinde yer alan adaylar Hakan Demir, Sinem Taşan-Funke, Aydan Özoğuz, Metin Hakverdi, Umut Kurt, Yıldız Härtel, Dr. Ferdi Akaltın, Gülistan Yüksel, Nezahat Baradari, Elvan Korkmaz Emre, Renan Demirkan, Serdar Yüksel, Mahmut Özdemir, Özge Kadah, Canan Canlı, Macit Karaahmetoğlu, Derya Türk-Nachbaur, Nezaket Yıldırım, Handan Özgüven, Sahime Dirican ve Tuna Fırat.

2001 yılından beri aktif siyasette yer alan Sosyal Demokrat Partili Aydan Özoğuz Federal Meclis Başkan Vekili. Fotoğraf: Bernd von Jutrczenka/dpa/picture alliance

Yüzde beş seçim barajı sınırında gözüken ancak üç doğrudan vekil çıkarmak suretiyle barajdan muhaf olup meclise girmeyi hedefleyen Sol Parti ise Ferhat Koçak, Cansu Özdemir, Cansın Köktürk, Ateş Gürpınar, Cem İnce, Gökay Akbulut ve Funda Römer'i aday gösterdi.

Yeşiller'den Filiz Polat, Ayşe Asar, Alpay Artun, Dr. Samet Yılmaz, Hacer Aydemir ve Aslı Küçük vekilliğe adayken, sol popülist BSW'den Sevim Dağdelen, Eyüp Yıldız, Yasimin Zorlu ve Diyar Agu görülüyor. BSW de anketlerde seçim barajı bandı olan yüzde 5'lerde.

Anketlerde açık ara farkla önde olan Hristiyan Birlik blokundan CDU'da ise Serap Güler, Tijen Ataoğlu, Derya Altunok, Sertaç Bilgin, Ali Ertan Toprak ve Yeşiller'den ayrılarak CDU'ya geçen Melis Sekmen aday. Hristiyan Birlik blokunun sadece Bavyera eyaletinde örgütlü kardeş partisi Hristiyan Sosyal Birlik'in (CSU) üst sıralarında ise kıdemli yerel politikacı Dr. Hülya Düber dikkat çekiyor.

Üçlü koalisyonun dağılmasına neden olan FDP ise Ömer Erdoğan, Mahmut Türker, Cem Torun, Ferhat Asi ve Akif Yıldız'ı aday gösterdi, ancak anketlere göre FDP yüzde 5'lik seçim barajını aşamayarak meclis dışında kalabilir.

İslam ve göç karşıtı aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif (AfD) partisinin eyalet listelerinde Türkçe isim dikkat çekmezken, parti Bavyera'da iki Türkiye kökenliyi doğrudan aday gösteriyor: Kerim Erdem ve Leyla Bilge, seçim çevrelerinden en çok birincil oyu alabilirse meclise girmeyi başarabilecek.

Türkiye kökenli vekiller ne kazandırdı?

1994'te ilk olarak SPD'den Leyla Onur ile Yeşiller'den Cem Özdemir federal meclise girdi. 2021 seçimlerindeyse Türkiye kökenli vekil sayısı 18 oldu.

Almanya Bilim ve Siyaset Vakfı uzmanlarından Dr. Yaşar Aydın'a göre Türkiye kökenli vekiller siyasete yön vermede etkili rol oynayabiliyor. "Mesela Almanya doğumlu olup da ailesi Türkiye kökenli gençlerin 'opsiyon modeli' diye bilinen ve 23 yaşına geldiğinde Türkiye veya Alman vatandaşlığı arasında tercihe zorlandığı modelin kalkması ve Türk vatandaşlarına çifte vatandaşlık yolunun açılması Türkiye kökenli vekillerin yoğun çabasıyla oldu" diyor. Bu vekillerin meclis komisyonlarında göçmenler lehine politikalar için çalıştıklarını da aktaran Aydın, "Ancak küçük bir gruptan bahsediyoruz. Buna rağmen ellerinden geleni yaptıklarını düşünüyorum. Tabi her konuda etkili olamadıklarını da belirtmek gerek" diyor.

Almanya'da aşırı sağın güçlenmesi ve merkez sağ partilerin ırkçı AfD'yle aynı talepleri dile getirmesi kitlesel protesto gösterilerine yol açtı. Fotoğrafta Berlin'de yapılan ve yüzbinlerce kişinin katıldığı gösterideki insan kalabalığı gözüküyor. Fotoğraf: Sebastian Gollnow/dpa/picture alliance

Kamuoyu yoklamalarını da yakından izleyen Aydın'a göre de 23 Şubat seçimlerinde göç kökenli seçmenin favorisi olan Sosyal Demokratların oyu öngörüler doğrultusunda rekor biçimde düşer ve aşırı sağcı AfD de oylarını katlarsa bu gelişme Türkiye kökenlilerin temsiliyetini olumsuz etkileyecek. Ona göre ana muhalefetteki Hristiyan Birlik bloku partileri CDU ve CSU da göç ve göçmen karşıtı politikayla aşırı sağcılara kapı aralamayı sürdürürse çok kültürlülük zayıflayacak ve Türkiye kökenli vekillerin manevra alanı büyük ölçüde daralacak.

Kamuoyu araştırma enstitülerine göre son dönemde yapılan bütün seçimlerde gençlerden işçi kesimine AfD toplumun geniş kesimlerinden oy alıyor. Bu nedenle kendini "kitle partisi" olarak tanımlayan AfD'nin şimdi olmasa bile en geç 2029 seçimlerinde iktidara gelmesi veya ortak olması kuvvetle muhtemel olarak niteleniyor.

Peki 25 milyonu göç geçmişine sahip 84 milyon kişinin yaşadığı Almanya'da diğer Avrupa ülkelerindeki gibi aşırı sağcı iktidar ne kadar olası? Uzman Yaşar Aydın'a göre bunda önümüzdeki 4 yıllık gidişat belirleyici olacak. 2029 seçimlerine giderken de önceki hükümet dönemindeki hatalar yapılırsa aşırı sağcı AfD'nin iktidara gelmesini engellemek imkansız olacak.

Öte yandan ana muhalefet blokunu oluşturan ve seçimlerin galibi olması beklenen CDU ve CSU da göçü ve göçmenleri sadece güvenlik üzerinden işlemeyi sürdürür ve onları Almanya için bir tehdit olarak yansıtmaya devam ederse kendini değil, varoluşu göç karşıtlığına dayanan AfD'ni daha da güçlendirecek. "Güvenlik meselesi her zaman sağ ve sağcı partilere yarıyor. Ana muhalefetin başbakan adayı Friedrich Merz de bu hataya düştü. Sırf iktidardaki Sosyal Demokrat-Yeşiller hükümetini zayıflatmak için göç karşıtı çizgiye yöneldi ama bu AfD'ye yaradı" diyor.

Aydına'a göre göç meselesi aynı zamanda bir toplumsal adalet meselesi. Son yıllarda refah ve gelir dağılımında ciddi değişimler yaşanırken küreselleşmenin kaybedenleri, elit bir kesimin güçlendiğini ve kendilerine tepeden baktığını düşünmeye başladı. Sosyal demokrat ve solcu kesim, kendini küresel değişimde kaybeden tarafta hisseden kitlelerin duygusal dünyasını, endişelerini iyi analiz edemedi ve onları sahiplenmede zayıf kaldı. Aydın'a göre aşırı sağın geliştirdiği popülist söylemlere karşı önümüzdeki dönem "olumlu anlamda bir sol popülizme" ihtiyaç olabilir. Buna SPD, Yeşiller ve benzeri partiler yönelebilir. Sol Parti'den ayrılarak geçen sene başında kurulan, Türkiye kökenlilerin de sempatiyle baktığı sol popülist BSW ise "olumlu sol popülizm" yapacak yetenekte değil.

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik