1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Berlusconi ist Geschichte - was jetzt geschehen muss

15 Kasım 2011

Borç krizi Euro Bölgesi'nde hükümetleri sallıyor. İtalya ve Yunanistan yeni başlangıçlarla güven kazanmaya çalışıyor. Uzmanlar piyasaların tepkilerini ve gündemdeki korku senaryolarını DW'ye değerlendirdi.

Fotoğraf: dapd

İtalya nihayetinde devlet tahvilleri için yüzde 7 oranında risk primi ödemek zorunda kalmıştı. Oysa Yunanistan, Portekiz ve İrlanda, bu yüksek faiz oranı yüzünden AB’nin kurtarma şemsiyesine sığınmak zorunda kalmıştı. Çok sayıda ekonomi uzmanı, hazırlanan bu kurtarma şemsiyesinde Euro Bölgesi’nin üçüncü büyük ekonomisi İtalya için yeteri kadar yer olmadığı görüşünde. Uzmanlar, İtalya’nın iflasa sürüklenmesi durumunda para birliğinin de dağılacağına dikkat çekiyor.

Uzmanlara göre, Atina ve Roma’daki iktidar değişiklikleri ise bu korku senaryolarını sadece kısa süreliğine ortadan kaldırır, ancak sorunu temelden çözmez. Oxford Üniversitesi'nden İktisat Profesörü Clemens Fuest, Euro Bölgesi’ni bu tehlikeli durumdan kurtarmak için ilk olarak ne yapılması gerektiğini şöyle özetliyor:

“Kanımca öncelikle Yunanistan'da ve Portekiz’de de kararlı bir biçimde borçlarının silinmesi gerekiyor. Şimdiye kadar üzerinde tartışılan oran yeterli değildi. Bundan daha etkin sonuç alınması gerekiyor. Belki yüzde 70'i ya da daha fazlası silinmeli..."

Roma ve Atina'nın şansı

Profesör Fuest, borçların azaltılması ve daha fazla reformla İtalya ve Yunanistan'daki yeni başlangıçların başarıya ulaşma şansı olduğunu söylüyor ve ekliyor:

“İtalya’da hazırlanan mali planlamaya göz atılacak olursa, 2013'den itibaren dengeli bir bütçenin ortaya çıkacağı görülüyor. Bu, Almanya’nınkinden bile iyi bir durum. Ancak sorun, finans piyasalarının bu verilere inanmaması.”

Clemens Fuest, ayrıca Euro Bölgesi'nde ülkelerin bütçelerini denetleyecek bir mercii oluşturulmasını öneriyor. Fuest, bunun kısa sürede atılabilecek bir adım olduğunu ve yatırımcılara daha fazla güven vereceğini söylüyor. Ancak Fuest'e göre, devlet harcamaları azaltılmazsa uygulanacak önlemlerden hiçbir sonuç alınmaz.

Çok sayıda Alman iktisatçı da Avrupa Merkez Bankası’nın devlet tahvillerini sınırsız sayıda satın alabilmesi konusunda çağrıda bulunuyor. Ancak finans uzmanı Alfons Weichenrieder, bunun çözüm olmayacağı, böyle bir adımın İtalya’ya “bugüne kadar yaptığın gibi devam et” mesajı verilmesi anlamına geleceğini söylüyor.

Reform baskısı

Avrupa Merkez Bankası şimdiye kadar yaklaşık 190 milyar euro değerinde devlet tahvili satın aldı; bunlar arasında özellikle Yunanistan ve İtalya'nın tahvilleri bulunuyor. Böylelikle faizleri makul bir düzeyde tutma hedefleniyor. İktisat profesörü Clemens Fuest, eğer Avrupa Merkez Bankası, İtalyan hisse senetleri için faiz haddini beş ila altı oranında artırmazsa, finans piyasalarının rahatlayacağını, ama bu durumda İtalya ya da mali sıkıntı içindeki diğer ülkelere reform baskısının azalacağını kaydediyor:

“Avrupa Merkez Bankası şimdi böyle bir ikilem ile karşı karşıya. Almanya gibi mali yardım yapan diğer üye ülkeler de ister istemez ikilemde kalıyor. Bu ikilem ancak hassas bir yöntemle çözümlenebilir. Yani, gerektiği kadar yardım yapılacak, ama genel garantiler verilmeyecek.”


© Deutsche Welle Türkçe

Zhang, Danhong / Çeviri: Çelik Akpınar

Editör: Hülya Köylü

Avrupa Merkez Bankası
Clemens FuestFotoğraf: DW
Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik

Bu konuda daha fazla içerik

Daha fazla içerik göster