Falkland Savaşı 30 yaşında
2 Nisan 20123 Nisan 1982 günü dönemin İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher şu sözlerle Falkland Savaşı’nı ilan etmişti:
“Arjantin ile ilişkilerimizde birkaç gündür yükselen tansiyonun ardından, bu ülkenin silahlı kuvvetleri Falkland Adaları’na dün saldırmış ve adalarda bir askerî kontrol oluşturmuştur. Hükümet, hazırlıklar tamamlanır tamamlanmaz büyük bir görev gücü göndermeye karar vermiştir.”
Bu sözlerin ardından Arjantin'in bir gün önce işgal ettiği adaları geri almak için 27 bin İngiliz asker ile 100’den fazla gemi yola koyulacaktı. Demir Lady’nin verdiği karar İngiliz kamuoyunun büyük çoğunluğu tarafından da desteklenecek, Thatcher bu sayede bir sonraki seçimleri kazanacak ve serbest pazar politikalarını sürdürmesine zemin hazırlayan bir zafer elde edecekti.
Karşılıklı hamleler
Savaşı İngilizler kazandı kazanmasına ama Falkland Adaları üzerindeki anlaşmazlık 30 yıldır sona ermedi. Kısa süre önce Arjantin hükümeti bir girişimde bulunarak dört Güney Amerika ülkesinin limanlarını Falkland Adaları bandıralı gemilere kapatmalarını sağladı. İngiltere de bunun üzerine sembolik bir hamlede bulundu. Hava kuvvetlerinde helikopter pilotu olarak da görev yapan, kraliyet ailesi üyesi Prens William altı hafta süreliğine adalara konuşlandı. Arjantin bunun bir provokasyon olduğunu açıkladı.
En son Londra’nın “HMS Dauntless” destroyerini ve basında çıkan haberlere göre bir nükleer deniz altısını Güney Atlantik sularına gönderdiği belirtiliyor. Buna karşılık Arjantin Cumhurbaşkanı Christina Kirchner, Birleşmiş Milletler’de “uluslararası güvenlik açısından büyük bir risk teşkil ettiği" gerekçesiyle bu adımı protesto etmeye hazırlanıyor.
'Coğrafi yakınlık yetmez'
Londra merkezli Henry Jackson Derneği’nden araştırma görevlisi George Grant, Arjantin’in coğrafi yakınlık sebebiyle adalar üzerinde hak iddia etmesinin temelsiz olduğunu belirtiyor: “Kanada hükümeti yarın bize dönse ve coğrafi yakınlığı nedeniyle Alaska üzerinde hak iddia ettiğini söylese biz bunu haklı olarak ciddiye almayız. Eğer cumhurbaşkanı Kirchner okuyacak olursa, Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın birinci maddesinin ikinci bendinde de açıkça yazar. Halkların altında yaşamak istedikleri hükümet biçimini tayin etme haklarının kati biçimde üstün olduğu belirtilir.”
Arjantin ise adalarda yaşayanların kendi kaderini tayin hakkı olmadığını zira bunların Arjantin nüfusunun yerine İngilizler tarafından sonradan bölgeye getirildiğini ileri sürüyor. İngiltere Başbakanı David Cameron ise ihtilafın çözülmesi için her türlü görüşmeye açık olduklarını ancak adaların bağımsızlığının müzakereye açık bir konu olmadığında ısrarcı.
İngiliz siyasetinde Antartika'nın önemi
Londra Üniversitesi Royal Holloway-College Öğretim Görevlisi Klaus Dodds ise adaları İngiltere açısından ilginç kılan özelliğin petrol çıkma ihtimali olduğunu belirterek şunları söylüyor: “Üzerinde yeterince durulmayan konulardan biri adaların Antartika’ya yakın olması. Zira İngiltere’nin Falkland Adaları'nda yaptıklarının İngiliz Antartik Bölgesi açısından önemi var. Yakın gelecekte Antartika’da petrol, doğal gaz, uranyum, çinko ve diğer hammaddelerin çıkartılacağını sanmıyorum. Ama tüm madencilik faaliyetlerini yasaklayan ve çevrenin korunmasını öngören Antartika Antlaşması'nın ilelebet kalması da mümkün değil.”
Klaus Dodds antlaşmanın 2048 yılında gözden geçirilebileceğini vurguluyor. O tarihe kadar Falkland Adaları üzerindeki anlaşmazlığın nasıl sonuçlanacağını ise zaman gösterecek.
© Deutsche Welle Türkçe
Nina Maria Potts/ Çeviren: Ercan Coşkun
Editör: Ahmet Günaltay