1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

26.02.2019 - Alman basınından özetler

26 Şubat 2019

Brexit sürecindeki sorunlar ve AB-Arap Birliği zirvesinin sonuçları Alman basınından seçtiğimiz yorumların konularını oluşturuyor.

Theresa May beim arabischen EU-Gipfel in Ägypten
Fotoğraf: picture-alliance/F. Seco

26.02.2019 - Alman basınından özetler

This browser does not support the audio element.

Frankfurter Allgemeine Zeitung arapsaçına dönen Britanya’nın Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılma sürecine ayırdığı yorumda şu görüşlere yer veriyor:

“Birlik Konseyi Başkanı Donald Tusk doğru teşhisi koydu. Herhangi bir Brexit anlaşmasını Britanya Avam Kamarası’nda onaylatmak şimdilik mümkün değil. Sonunda şu ikisinden biri olacak: Ya Birleşik Krallık AB’den anlaşmasız ve kaotik bir ortamda ayrılacak, ya da Brexit ertelenecek. Britanya’nın ortakları muhtemelen ertelemeye karşı çıkmayacaklardır. Ama genel manzara değişmeyecektir. AB taleplerini açıkça ortaya koydu. Britanya ise ne istediğini bilmiyor. Brexit tartışmasını devam ettirebilmek için Britanya’nın belki de yeni bir hükümete ve yeni bir parlamentoya ihtiyacı olacak.”

Rhein-Neckar-Zeitung gazetesi Britanya Başbakanı Theresa May’in dik başlılığını eleştirdiği yorumunu şöyle sürdürüyor:

“Başbakan May bildiğini okumaya devam ediyor. AB’den ayrılma planından vazgeçmiyor. Brexit ertelenirse Britanyalılar mayıs ayı sonundaki Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılmak zorunda kalacaklar ve AB’den çıkış için kendilerine yaza kadar süre tanınacak. Brexit’te ısrar edenlerin sevmedikleri seçim kampanyasına nasıl katılacaklarını ve May’in görevde kalmasına nasıl katlanacaklarını kestirebilmek için hayal gücünün sınırlarını zorlamak gerekir. Gerçek bu kadar anlamsız olmasaydı Konsey Başkanı Tusk’a hak verilebilirdi.”

Die Welt gazetesinin AB-Arap Birliği zirvesini konu alan yorumunda şu satırları okuyoruz:

“Arap ülkelerini saran krizler zinciri kendi haline bırakılamayacak kadar kırılgan, tehlikeli ve hesap edilemez bir durumda. İran, Rusya, Amerika ve Türkiye pay istiyor. En yakındaki bölge olmalarına rağmen, sadece Avrupa Birliği ülkeleri kaderlerine Akdeniz’in karşı yakasında karar verildiğini idrak etmekte geç kaldılar. Avrupalılar açıkça dile getirmeseler de bölgenin güçlü liderlerinden Mareşal Devlet Başkanı Sisi’nin 2011 ve 2015’teki olayların tekerrürüne kolay izin vermeyeceğine güveniyorlar. Sisi Avrupalı konuklarını uğurlarken şöyle bir tembihte bulundu: Biz nasıl sizin değerlerinize saygı duyuyorsak, siz de bizim ahlaki değerlerimize saygılı olun!”

Frankfurter Rundschau gazetesinin Şarm El-Şeyh zirvesine ayırdığı yorumda Avrupa ve Arap ülkelerinin siyasi ve sosyal sistemlerinin çelişmesine rağmen yakınlaşmanın kaçınılmaz olduğu belirtiliyor:

“Zirvenin başarısızlığa uğradığını söylemek illaki şart değil. Komşu bölgelerin önemini karşılıklı tensip etmenin zamanı çoktan gelmişti. Artan bağımlılık Suriye’de savaşın patlak vermesi ve savaşın mülteci krizine yol açmasıyla daha belirgin hale geldi. Oysa Avrupa ile Arap dünyası arasında muazzam fark var. Kadın ve insan hakları ile basın ve din özgürlüğünün uygulanışı birbirine tamamen zıt düşüyor. Dolayısıyla önce ilk karşılıklı adımların atılması gerekmekteydi. Bu adımlar kısa olabilir ama alternatifi hiç adım atmamak olurdu. Avrupa toplumlarındaki artan gerginlik nedeniyle adımların esirgenmesi son derece kötü sonuçlar doğururdu.”

DW, dpa, afp/AG,AÜ

© Deutsche Welle Türkçe

 

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik