28.02.2019 - Alman basınından özetler
28 Şubat 2019Frankfurter Allgemeine Zeitung Pakistan ile Hindistan arasındaki tehlikeli gelişmeyi konu alan yorumunda dünya devletlerine prestij mücadelesini yatıştırma görevinin düştüğünü yazıyor:
"Yeni Delhi sadece terörist gruplarla mücadele ettiğini ve Hindistan Keşmir'indeki saldırıları önlemeye çalıştığını ileri sürüyor. Böylece Pakistan yönetiminin bu haklı mücadeleyi desteklemeye niyetli ya da muktedir olmadığını ima ediyor. Bu iki iddiaya da prestijinin ve egemenliğinin üzerinde titreyen Pakistan hükümeti tahammül edemez. Prestije olan aşırı düşkünlük bu bölgenin politikacıları için onaylanabilir bir tutum değildir. (…) Hintli ve Pakistanlı politikacıların kamuoyuna yansıyan açıklamalarını ciddiye almak gerekirse, kimsenin endişeye kapılmasına gerek olmadığı görülür. Ama söylenenler ile yapılanlar arasında muazzam fark var. Diğer devletlere, sürekli didişen komşu ülkeleri ısrarla itidale davet etmek düşüyor.”
Süddeutsche Zeitung'un yorumunda yeni bir savaşa yol açma tehlikesi bulunan Keşmir anlaşmazlığına dünya devletlerinin seyirci kalamayacakları belirtiliyor:
"Öncelikli hedef gerginliğin daha da tırmanmasını önlemek olmalıdır. Aslında iki taraf da ne gerginliği azdırmak, ne de zayıf görünmek istiyor. Twitter üzerinden sürdürülen diplomatik propaganda ve Hindistan'ın Pakistan yönünde akan suyu azaltmaya niyetlenmesi harareti artırmaktan başka sonuç vermiyor. Dünya devletleri daha önce de olduğu gibi anlaşmazlığı önleyici potansiyellerini harekete geçirmeliler. ABD gibi Pakistan ile sıkı ticari bağları olan ve bu ülke üzerinde nüfuz tesis eden Çin'e de sorumluluk düşüyor. Başbakan Han, ordusunun ve gizli servislerinin terörist örgütlere on yıllardır verdiği desteği sona erdirebildiği ölçüde inandırıcı olabilir. Almanya Başbakanı da Hindistan Başbakanı Modi ile arasındaki iyi ilişkilerden yatıştırıcı olmada yararlanmalıdır.”
Neue Osnabrücker Zeitung gazetesi ABD Başkanı Donald Trump ile Kuzey Kore lideri Kim Jong Un arasındaki Hanoi zirvesini şöyle yorumluyor:
"Trump, Kore yarımadasını barışa kavuşturmada ilerleme kaydeden lider olarak tarihe geçmek istiyor. ABD Başkanının günün birinde Nobel Barış Ödülü'nü kazanmayı hayal ettiğini söylesek abartmış olmayız. Bu onun doğasının bir parçasıdır. Trump ‘büyük düşünmeyi' ve imkânsızı mümkün kılmayı sever. Kuzey Kore politikasında henüz fazla yol aldığı söylenemez. Ama Hanoi'deki ikinci zirve onun selefinden daha başarılı olduğunu gösterir. Trump nükleer silahlanma sarmalını kırdı. Şimdiye kadar Pyongyang yönetimiyle bu kadar diyalog kurulamamıştı.”
Mainz'da yayımlanan Allgemeine Zeitung gazetesi yorumunda kısa süre öncesine kadar karşılıklı tehditler savuran iki liderin diyalog kurabilmiş olmalarını başarı olarak nitelendiriyor:
"Farz edelim Trump'ın yerinde Obama olsun. Öyle olsaydı ikinci zirveye kuşkuyla bakar mıydık? O zaman da Kuzey Kore'nin nükleer silahlardan arındırılmasını talep eder ve onun altında varılacak anlaşmalara da ABD Başkanının başarısızlığı ve zirve şovu der miydik? Yoksa Kuzey Kore'nin birbiri ardına yaptığı füze denemeleriyle yıllardır tırmanan gerginliği diyaloğa dönüştürme becerisini gösterdiği için Obama'yı över miydik? Diyaloğun gerçek yumuşamaya zemin yarattığını söyler miydik? Sevsek de sevmesek de Trump bir kez daha Kuzey Kore ile aralarındaki anlaşmazlığı yatıştırmayı başardı. (…) Hanoi zirvesinin iki megaloman arasındaki buluşma olduğu tabii ki inkâr edilemez. Ama karşılıklı tehditlere rağmen savaşmayıp birbirleriyle konuşmakta olmaları bütün dünya için harika bir gelişmedir.”
DW, dpa, afp/AG, AÜ
© Deutsche Welle Türkçe