Wann ist Schluss mit Null-Zinspolitik? - "Exit-Strategie" der USA
13 Aralık 2009Dubai, Yunanistan, İspanya….Son 80 yılın en ağır finans krizinden son derece kötü etkilenen ve gırtlağına kadar borca batan ülkeler artıyor. İmdat kapısından kendini dışarıya atma zamanı geldi. Krizin anavatanı ABD’nde de maliye bakanlığı ve merkez bankasının kurtarma operasyonlarına artık son verip borçları azaltmaya başlaması gerekiyor. Başkan Barack Obama kısa süre önce strateji değiştirme zamanının geldiğini söylemişti.
Ek borçlanma şart
Başkan Amerikalılara ölçüsüz para harcayıp daha fazla borçlanmamalarını tembih ediyor ama aynı şey Washington yönetimi için de geçerli. Ancak nazik filizler vermeye başlayan ekonomik toparlanmayı tehlikeye atmamak için Washington yönetiminin aniden para frenine basmaması ve bir süre daha aşırı borçla idare etmesi gerekecek.
Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) krizi savuşturma stratejisinde sıfır faiz uygulaması önemli rol oynuyordu. Pennsylvania’daki Wharton Business School öğretim üyelerinden Ken Thomas merkez bankasının para politikasını kestirilebilir bir zaman içinde değiştirmesinin mümkün olmadığını söylüyor. “Faizler zamanından önce artarsa resesyon hem uzar hem daha da kötüleşir” diyen Thomas sözlerini “Ekonomik canlanmaya imkan kalmaz. Merkez Bankası Başkanı Bernanke’nin göreve devam etmesini onaylayan Başkan Obama ana faiz haddinin zamanından önce yükseltilmesini hoş karşılamaz. Sadece canlanmayı önleyeceğinden değil ama aynı zamanda işsizliğin daha da artmasına yol açacağından” diye sürdürüyor.
Merkez Bankası Başkanı Ben Bernanke de son konuşmalarından birinde faizlerin kısa vadede arttırılacağına ihtimal vermediğini ve sadece sıfır altı faiz politikası uygulanmasının söz konusu olamayacağını söylüyordu.
Konjontür düzelirse, uygulama değişecek
Merkez bankası başkanı para politikasının ancak konjonktürel düzelmenin istikrar kazanması şartıyla değiştirilebileceğini her fırsatta dile getiriyor. Enflasyonun düşük olması faiz ayarlamasına gerek olmadığını gösteriyor. Yani Amerikan Merkez Bankası’nın faiz politikasını değiştirmesi beklenmemeli. Kasım ayı işsizlik rakamlarının beklenenden iyi çıkması da merkez bankası faizlerinin 2010 sonbaharından önce arttırılmayacağını iddia edenlerin haklı çıkacağını gösteriyor.
Ancak faiz politikası, merkez bankasının resesyonla mücadelede kullandığı silahlardan sadece biri. Merkez bankası 1,5 trilyon Dolar’lık tahvil ve ipotek senedi satın alarak ticari bankalara bedava kredi açmış oluyor. Ama emisyondaki şişmenin yol açabileceği olumsuz endişeler nedeniyle merkez bankası Aralık başından beri bu uygulamayı sona erdirme imkânlarını araştırıyor.
ABD’in işsizlik oranı son 26 yılın en yüksek seviyesinde. Bankalar reel ekonomiye kredi açmaktan çekinirken, yarınına güvenemeyen şirketler de personel almamayı tercih ediyor. Amerikan şirketlerinin kâr artışı daha fazla ürün satmalarından değil de sıkı tasarruf tedbirlerinden kaynaklanıyor. Amerikalı tüketici de, gayrı menkul ve hisse senedi fiyatlarının düşmesiyle uğradığı zarar yüzünden daha ihtiyatlı para harcıyor. Ekonomi uzmanları konjonktürel şartların önümüzdeki yıl büyük çıkış stratejisine start verilmesini kolaylaştıracak ölçüde düzeleceğinden şüpheliler.
© Deutsche Welle Türkçe
Jens Korte/ Çeviri: Ahmet Günaltay
Editör: Meltem Karagöz