Fransa’nın başkenti Paris’te, Filistin için son on yılın en büyük kreditörler konferansı düzenlendi. Konferansa, yaklaşık 70 ülke ve aralarında BM, Dünya Bankası ve Arap Konseyi’nin de bulunduğu 20 uluslararası kuruluştan temsilciler katıldı. Katılımcıların Filistin’e 3 yıl içinde 7,4 milyar dolar vermeyi taahhüt ettiği açıklandı.

Filistin yönetiminin konferanstan beklentisinin 5 ila 6 milyar dolar olduğunu kaydeden Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner, bu rakamın üzerine çıkılmasından memnuniyet duyduklarını belirtti. ABD 550 milyon dolar, Fransa 300 milyon dolar ve AB 440 milyon Euro yardımda bulunma sözü verirken, Türkiye Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Türkiye'nin de 150 milyon dolar yardımda bulunacağını açıkladı.

Açılışı Sarkozy yaptı

Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, yaptığı açılış konuşmasında, tarihi fırsatın elden kaçırılmaması gerektiğini vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: "Barış süreci yeniden dinamizm kazanıyor. Bu sürecin başarısızlığa uğramaması lazım. Uluslararası toplum olarak, bu süreci tüm gücümüzle desteklemeliyiz. Annapolis konferansında, yaklaşık bir yıllık bir müzakere sürecine start verildi. Paris konferansı da bu süreç için gerekli olan tamamlayıcı bir ekti. Barış bu sürecin başarısına bağlı ve bu barış sağlandığı takdirde, bu tüm dünyaya yararlı olacaktır.”

Abbas: Felakete ramak kaldı

Filistin Özerk Yönetim Konseyi Başkanı Mahmud Abbas ise evsahibine teşekkür ettikten sonra, uluslararası toplumun elini cebine götürmesi ve yardım etmesi gerektiğini söyledi ve aksi takdirde Filistin özerk yönetim bölgelerinde dev bir felakete ramak kalındığını kaydetti.

İsrail’in tüm sömürgeleştirme eylemlerine bir son vermesinin zorunlu olduğuna ve, keyfi yerleşim birimleri ile askeri bariyerlerin tarihe karışmasının ve güvenlik duvarının inşaatının durdurulmasının önemine dikkat çeken Abbas, 2008’in barış yılı olması gerektiğini söyleyerek alkışlar arasında konuşmasını noktaladı.

İsrail Dışişleri Bakanı Zipi Livni de Paris’deki konferansta Filistinliler’in bağımsız devlet isteklerine destek verdiğini söyledi. Bakan İsrail’in yeni adım atması için ise Filistin topraklarındaki güvenlik durumunun ve ekonominin daha iyiye gitmesi gerektiğini vurguladı.

Almanya'dan 200 milyon Euro

Filistin tarafı, üç yıllık kalkınma planını hayata geçirebilmek için yaklaşık 4 milyar Euro’luk yardım gerektiğini bildirdi. Almanya, 2010 yılına kadar 200 milyon Euro katkıda bulunmayı planlıyor.

Bağımsız bir Filistin devletin gündeme gelmesinden sevinç duyduğunu söyleyen Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, yine de uyarıda bulunuyordu. Steinmeier, "Son 20-30 yılda başarılamayanların başarılabilmesi için iki şart var. Öncelikle son aylarda güveni sağlamak için alınan önlemlerin, atılan adımların yeniden imha edilmemesi gerek. Yani Filistin’in verdiği güvenlik taahhütlerine elinden geldiğince sadık kalması ve yeni yerleşim birimi inşaatına son verilmesi konusunda İsrail’in sözünü tutması birer zorunluluk. İkinci olarak ise, bizim Filistin’de yaşayan insanlara, çabaların barışa değer olduğunu göstermemiz gerek. Bölgede Filistin’in ekonomik açıdan kendi ayakları üzerinde durabilmesi için önemli bir potansiyel var. İsrail’in, Filistin’de üretilen malların, Filistin dışına çıkabilmesine izin vermesi gerek. Ve kanımca uluslararası toplum, bu önemli süreçte, sadece seyirci konumunda kalamaz” şeklinde konuştu.

Steinmeier, Sarkozy’nin Filistin için uluslararası bir barış gücü oluşturulması yönündeki önerisinin hayata geçirilip geçirilmeyeceğinin ise barış müzakerelerinin gidişatına bağlı olduğunu söyledi.

Somut projelere ağırlık verilecek

Almanya Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanı Heidemarie Wieczorek-Zeul ise, Berlin’in Filistin’e yapacağı yardımı biraz daha somut bir şekilde dile getirdi: "Gelecekte somut projelere, okul inşasına, istihdam programlarına mali kaynak sağlayacağız, ayrıca su şebekesinin yeniden imarına destek vereceğiz.”

Bakan, yardımın Gazze Şeridi’ndeki insanlara da ulaşması gerektiğini söyledi. Bölge, şu anda radikal İslamcı Hamas’ın kontrolü altında. Hamas sözcüsü Paris’teki konferansı, savaş ilanı olarak değerlendirmişti. ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ise aksine, konferansın son umut olduğunu belirtti.