Fransa'nın Türkiye gündemi
2 Temmuz 2008Sarkozy’nin partisine mensup bazı milletvekilleri, Türkiye’nin gelecekteki AB üyeliğinin Fransa’da zorunlu olarak halk oylamasına sunulması için bastırıyor. Bu tartışmalar Fransa’daki Türkiye karşıtlığını yeniden gündeme taşımış durumda. Fransız Meclisi Türkiye Dostluk Grubu Başkanı Michel Diefenbacher, bu sorunun büyük ölçüde Fransızlar’ın kendisinden kaynaklandığı görüşünde.
Diefenbacher şu görüşleri yerine getiriyor: “Fransa'da ne zaman, nüfusu ve ekonomisiyle büyük bir ülkenin AB üyeliği gündeme gelse, Fransız toplumu ilk etapta buna olumsuz yaklaşır. 1960'lı yılların sonlarında İngiltere'nin üyeliği için böyle oldu. Bir bakıma Polonya'nın üyeliği için de aynı şey söz konusu. Dolayısıyla Türkiye konusunda da tepkiyle karşı karşıyayız.”
Fransızlar Türkiye’yi tanımıyor
Nicolas Sarkozy'nin Türkiye özel temsilcisi, milletvekili Pierre Lellouche ise Fransız toplumunda Türkiye konusunda derin bir cehalet olduğunu söylüyor. Lellouche, “Fransızlar Türkiye'ye tatile gidiyorlar, otele giriyorlar, belki biraz İstanbul'da Kapalıçarşı’yı geziyorlar, ama Türkiye'yi tanımıyorlar. Türkiye Avrupa'da ve Fransa'da bir imaj çalışması yapmadı. Bu aynen bir seçim kampanyasına benzer. Seçmenlerinize kur yapmanız lazım” diyor.
Bu görüşü paylaşanlardan biri de ana muhalefetteki Sosyalist Parti'nin ağır toplarından, eski Kültür Bakanı Jack Lang. Türkiye konusunda cehaletin büyük payı olduğunu dile getiren Lang, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bazen de budalalığın. Coğrafya, tarih ve kültürü yeterince tanımama var. Türkiye hakkında konuşanların çoğunlugu bu ülkeyi tanımıyor. Bu ülkenin önemli bir ekonomiye ve olağanüstü bir gençliğe sahip büyük bir kültür ülkesi oldugunu bilmiyor. Fransa’da sayıları 600 bin, 700 bin, 800 bin mi tam olarak bilmiyorum, önemli bir Ermeni topluluğu bulunduğunu da belirtmek gerekiyor.”
İlişkiler gergin
Fransızlar’ın Türkiye'yi yeterince tanımamalarının ötesinde, iki ülke arasındaki ilişkiler son zamanlarda olağanüstü gerginleşmiş durumda. Pierre Lellouche, bu gerginliğin Fransa’ya zarar verdiğini gizlemiyor: “Son aylarda önemli terslikler yaşandı. Bunların en önemlisi “Gaz de France”in Nabucco projesinden dışlanması. Büyük kontratlar ilerlemiyor. NATO’da müttefik olmamıza ve Sarkozy’nin NATO ile yakınlasma çabalarına rağmen iki ülke arasında askeri işbirliğinde zorluklar yaşanıyor. Halbuki Afganistan’da beraber çalışıyoruz, ama ikili düzeyde işler iyi gitmiyor”
Lellouche, son 1-2 yıldır Fransız askeri uçaklarının özel izin olmaksızın Türk hava sahasını kullanamadıklarını, Fransız savaş gemilerinin de Türk limanlarına yanaşamadıklarını hatırlatiyor. Fakat bunlara rağmen, ülkesinin Avrupa Birliği dönem baskanlığı konusunda zeytin dalı uzatan Pierre Lellouche, “Fransa’nın AB dönem başkanlığı Türkiye karşıtı olmayacak. Fransa cumhurbaşkanı Avrupa’yı ilerleten istikrarlı ve uyumlu bir dönem başkanlığı istiyor. Kimse Fransız dönem başkanlığı sırasında Türkiye konusunda bir anlaşmazlik istemiyor“ diyor. Lellouche, iki ülke arasındaki ilişkilerin düzelmesi için her iki tarafın karşılıklı jestlerde bulunması gerektiğini de savunuyor.
Kıbrıs ve laiklik
Fransız Senatosu Dışişleri ve Savunma Komisyonu Başkanı Josselin de Rohan ise Fransızlar’ın Türkiye konusundaki kararlarında iki konunun ağır basacağını söylemekte. Rohan, “Birincisi laiklik tartışması. Atatürk'ten bu yana Türk devletinin laik olduğunu ve nüfusun önemli bir bölümünün bu ilkeye bağlı olduğunu biliyoruz. Ancak İslami partinin iktidara gelmesinden bu yana laiklik konusundaki gelişmeler, hatta laikliğe çelmeler, kafalarda soru işaretleri yaratıyor. İkincisi ise Kıbrıs sorunu. Kıbrıs, AB üyesi bir devlet. Türk ordusunun Kıbrıs'ta bulunması bir sorun“ diyor.