Gazeteci Özlem Gürses'e 1 yıl 3 ay hapis cezası
24 Nisan 2025
Gazeteci Özlem Gürses hakkında, YouTube kanalındaki programda Suriye'deki gelişmeleri değerlendirirken söylediği sözler gerekçesiyle "devletin askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılamak" iddiasıyla açılan davanın karar duruşması İstanbul 30'uncu Asliye Ceza Mahkemesi'nde yapıldı.
Mahkeme, Gürses'i 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırdı. Hükmün açıklanması geri bırakıldı. Mahkeme, Gürses'in yurt dışına çıkış yasağını kaldırdı.
Duruşma sonrası ANKA Haber Ajansı'na konuşan Gürses, kararı şu şekilde değerlendirdi:
"Şaşırmadım çünkü, son dönemde çeşitli hukuk dışı kararın haberini yapmak durumunda kaldım. Öte yandan da çok şaşırdım ve hayal kırıklığına uğradım. Çünkü insan her seferinde belki bu sefer daha hakkaniyetli bir karar çıkar umuduyla bakıyor. Bunlar sadece kamuoyunun adalete olan inancını yaralayacak süreçler. İnanıyorum ki yarın öbür gün bu kararları veren savcılar ve hâkimler dönüp baktıklarında onlar da üzüntü duyacaklardır. Genç hukukçu ve genç gazetecilerin kanatlarını kırıyoruz aslında böyle yaparak."
Gürses'in avukatı Hüseyin Ersöz ise ANKA'ya yaptığı değerlendirmede, süreci istinafa taşıyacaklarını söyledi. Ersöz "Benim haksız olarak nitelendirebileceğim ve çok da hukuka uygun bulmadığım bu karara itiraz edeceğiz. Yasal süreci sonuna kadar götüreceğiz. Umuyorum ki bu mahkeme tarafından verilmiş olan hatalı karar istinaf mahkemesi tarafından düzeltilir" dedi.
"Güzelim memleketin gazetecilik ve yargı tarihine kaydedildi"
Gürses, mütalaa öncesi verdiği sözlü savunmada, "Son dört aydır ekranda bir haritayı anlatırken söylediğim iki cümlenin birlikte montajlanmasından oluşan bir kâbusu yaşıyorum. Bu kurguyla dört aydır yurt dışı çıkış yasağım var, iki uluslararası konferansta konuşmacıydım, katılamadım. Ellerime kelepçeler takıldı, itibar suikastı için cep telefonu ile kaydedilen bu görüntüler servis edildi, kararlar daha biz görmeden basına sızdırıldı. 52 gün ayağımda bir elektronik kelepçe ile asla kabul etmediğim, söylemediğim, ima dahi etmediğim bir kelime için evimde hapsedildim" dedi.
"Şüphesiz ki tüm bu süreçler biz istesek de istemesek de güzelim memleketin gazetecilik ve yargı tarihine kaydedildi. Ne ben unutabilirim, ne de tarih" diye ekleyen Gürses, "Umuruyorum ki ve ülkesini içten seven bir Türk kadını olarak inanıyorum ki mahkemenizin vereceği karar da bu kapsamda hukuk tarihinde bir iz bırakacaktır. Kendimi Türk Adaletine teslim ediyorum" ifadelerini kullandı.
Hem yazılı hem de sözlü savunmalara karşın duruşmada esas hakkında mütalaanın iddianameyle aynı nitelikte olması Gürses ve avukatları tarafından tepkiyle karşılandı. Gürses'in avukatlarından Enes Hikmet Ermaner mütalaaya şu şekilde itiraz etti:
"Hem müvekkil hem bizim savunmalarımız dinlenilmeden kopyala yapıştır yapılmak suretiyle duruşma öncesi hazırlanmış bir esas hakkında mütalaa sunulmuştur. Bunun ne hukuken ne de vicdanen kabul edilmesi mümkün değildir. Sayın mahkeme huzurunda yargılanmakta olan kişi değerli bir gazetecidir. Buna rağmen duruşma savcısı tarafından müvekkilimizin savunmasının değersiz görülmesini kabul etmiyoruz. Müvekkilimizin suçu işleme kastı yoktur. Esas hakkındaki mütalaada da bu kast gösterilemedi. Bu mütalaa doğrultusunda cezalandırılma gerçekleşmesi hukuken mümkün değildir."
Özlem Gürses ne demişti?
Gürses kendi YouTube kanalında 19 Aralık 2024'te yaptığı yayında "Gördüğünüz üzere IŞİD yapısı, yani TSK-SMO, yani Türk askeri ve Suriye Milli Ordusu diyeyim, Kürtlerin kontrol ettiği bazı bölgelerde küçük küçük kazanımlar elde etmiş durumda" demişti.
Bu yayının ardından Ankara'da gözaltına alınarak İstanbul'a getirilen ve hakkında soruşturma başlatılan Gürses'in elektronik kelepçeyle ev hapsinde tutulmasına karar verilmişti.
Hakkında verilen ev hapsi cezası 52 gün sonra kaldırılan gazeteciyle ilgili iddianamede Gürses'in "devletin askeri teşkilatını alenen aşağılama" suçundan altı aydan iki yıla kadar hapisle cezalandırılması istenmişti. İddianamede, Gürses'in kullandığı ifadelerle devletin askeri teşkilatına terör örgütü benzetmesi yaptığı, TSK'yı, işkence ve katliamlarda bulunan terör örgütleriyle birlikte hareket eden ve işgalci bir kurum olarak göstermek suretiyle alenen aşağıladığı belirtilmişti.
DW,ANKA/CÖ,EC