Gazeteci Hakan Tosun'un ölümünde yanıt bekleyen sorular
16 Ekim 2025
Gazeteci Hakan Tosun'un öldürülmesine ilişkin pek çok soru yanıt beklerken soruşturmanın seyri ve gazetecilerin güvenliğine yönelik tartışmalar büyüyor.
Çevre haberciliği yapan video aktivist ve belgeselci Hakan Tosun, 10 Ekim'i 11 Ekim'e bağlayan gece İstanbul Esenyurt'ta evine giderken saldırıya uğradı. Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre başına ağır darbeler alan Tosun, "kimliksiz" olarak hastaneye kaldırıldı, ailesi kendisine 27 saat sonra ulaşabildi. Pazartesi günü hastanede beyin ölümü gerçekleşen Tosun yaşamını yitirdi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin (TGC) açıklamasına göre Nurtepe Cemevi'nde yapılan cenaze töreni sonrasında Ayazağa Mezarlığı'na defnedilecek.
Olayla ilgili iki kişi tutuklandı. Basına dağıtılan kamera görüntüleri saldırının anını kısmen gösterse de öncesi ve sonrasına ışık tutmuyor. Soruşturmanın etkinliğine ilişkin soru işaretleri de burada başlıyor. Ailenin ve meslek örgütlerinin ortak talebi, soruşturmanın "etkin ve şeffaf" yürütülmesi yönünde.
Olayın kronolojisi
Tosun, 10 Ekim'i 11 Ekim'e bağlayan gece Esenyurt Mehmet Akip Mahallesi'nde sokakta darp edilmiş halde bulundu ve hastaneye kaldırıldı. Üzerinde kimlik olmadığı için kaydı "isimsiz" açıldı; aile bu süreçte uzun süre bilgi alamadığını aktardı. Doktorlar çoklu beyin travması ve kanama bulguları paylaştı. 13 Ekim'de Tosun'un hayatını kaybettiği açıklandı.
Görüntüler ne söylüyor?
Güvenlik kamerası kayıtlarında motosikletle gelen iki kişinin kaldırımda oturan Tosun'a saldırdığı ve yere düştükten sonra da tekmelediği görülüyor. Bazı haberlerde, gözaltına alınan iki şüphelinin kelepçeli görüntüleri de yer aldı. Ancak yayımlanan görüntüler olayın öncesi ve sonrası hakkında bütünlüklü bir akış sunmuyor.
Olayı takip eden Halk TV muhabiri Umut Taştan, olay yerini en iyi gören işyeri kamerasının görüntülerinin, olaydan kısa süre sonra saldırgan yakınlarınca alındığını ortaya çıkardı. Bu bilgi daha sonra mahalle sakinlerince de ANKA'ya teyit edildi. Gazeteci Serdar Akinan, sosyal medya paylaşımlarında "olayı en net gören kameraya ait kayıtların aile tarafından 'editlenerek' medyaya sızdırıldığı ve bunun emniyet kanalıyla gerçekleştiği" yönünde iddialar dile getirdi. Halk TV muhabiri Umut Taştan'ın tehdit edildiği, ayrıca Taştan'a bilgi veren esnafın gözaltına alındığı bilgisi kamuoyuna yansıdı.
Soruşturma ve tutuklamalar
Emniyet kaynaklarına göre olay gece yarısı gerçekleşti; saldırı sonrasında 18 yaşındaki A.M. ve 24 yaşındaki A.Ş. kısa sürede yakalanıp 12 Ekim'de tutuklandı.
Dosyada delil toplama sürerken soruşturmanın kapsamına ve bilgilendirme süreçlerine yönelik şeffaflık eleştirileri yükseliyor. Tosun'un kız kardeşi Öznur Tosun, hastane önünde ve basına verdiği demeçlerde "27 saat boyunca neden haber verilmedi? Neden parmak izi/ yüz tanıma gibi prosedürler işletilmedi" sorularını yöneltti. Aile, enseden alınan darbe bilgisi üzerinden kasten saldırı şüphesini vurguladı.
Ailenin avukatı Hakan Bozyurt, yine basına yaptığı açıklamalarda iki tutuklamaya rağmen "görüntüler, deliller ve tanıklar açısından eksikler" bulunduğunu, özellikle Tosun'un metrobüsten itibaren tüm güzergaha ait kritik kayıtların dosyada olmadığını belirterek kamuoyundan delil paylaşımı çağrısı yaptı.
Öznur Tosun, basına yansıyan görüntülerin "bilgileri dışında açığa çıktığını," ailenin ilk 27 saatte bilgilendirilmediğini, hastaneye nakil ve bekletilme sürecine ilişkin ciddi soru işaretlerinin bulunduğunu, "iki failin arkasında kimlerin olduğunun" ortaya çıkarılmasını istediklerini söyledi.
Gazeteci Serdar Akinan, failin yakınlarının "Ağrılı korucu bir aile" olduğunu, emniyetle yakın ilişkileri bulunduğunu ve ailenin Esenyurt'ta "söz sahibi, güçlü" konumda olduğunu öne sürdü. Akinan'ın aktardığına göre, Tosun'un gazeteci olduğunun anlaşılmasının ardından polis ile aile büyüklerinin bir ocakbaşında buluştuğu; "olay büyüdü, gençleri alalım" denilerek iki şüphelinin telefonla ifadeye çağrıldığı ve tutuklama sürecinin bu görüşme sonrası geliştiği iddia edildi.
Öte yandan ANKA'ya konuşan Hataylı avukat Ecevit Alkan, Tosun'la deprem sonrası tanıştıklarını, Tosun'un Dikmece'de ağaç kesimlerine karşı bir ay çadırda kaldığını, son olarak Kurtderesi'ndeki mandalina ağaçları için yapılan mitingde de yer aldığını anlattı. Alkan, "İstanbul gibi bir metropolde kamera kaydının olmaması imkansız, bu olayın çözülmemesi bir kasıt olur" değerlendirmesini yaptı.
Siyaset, sivil toplum ve basın örgütlerinden tepkiler
Hakan Tosun'un ölümü, siyasetçilerden basın örgütlerine ve çevre hareketine uzanan geniş bir kesimde ortak bir "etkin ve şeffaf soruşturma" çağrısına yol açtı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, "Gazeteci Hakan Tosun'un ölümüne neden olan vahşi saldırı tüm yönleriyle aydınlatılmalı, adalet eksiksiz sağlanmalı" dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen de Hakan Tosun'a yönelik saldırının derhal aydınlatılması gerektiğini belirterek, "Bu cinayet aydınlatılana kadar hiçbir gazeteci güvende olmayacak" ifadesini kullandı.
DEM Parti yazılı taziye mesajında olayı "şüpheli ölüm" olarak niteleyip etkin soruşturma istedi. DEM Parti paylaşımında "Bu şüpheli ölümün tüm yönleriyle aydınlatılması, basın özgürlüğü ve yaşam hakkına saygının bir gereğidir" dedi.
DİSK Basın-İş başta olmak üzere çok sayıda basın örgütü de faillerin ve varsa azmettiricilerin ortaya çıkarılmasını talep etti. IPI (Uluslararası Basın Enstitüsü), üzüntüsünü ve kınamasını paylaşarak şeffaf soruşturma çağrısında bulundu.
Çevre hareketinden Polen Ekoloji Kolektifi, Kuzey Ormanları Savunması ve Samandağ Ekoloji Platformu gibi oluşumlar da dayanışma mesajlarıyla birlikte etkin, saydam bir yargı süreci talep etti.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, olayı TBMM'ye taşıyarak İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Bakan, " 'Hakan Tosun'a ne oldu?' sorusuna yanıt verilmeli; ailesine, avukatlarına, sevenlerine ve kamuoyuna bir açıklama yapılmalı" dedi.
TGC Yönetim Kurulu, "Hakan Tosun cinayetinin tüm ayrıntıları titizlikle soruşturularak maddi gerçek gün yüzüne çıkarılmalıdır. Aksi halde bu cezasızlık, benzer saldırıların önünü açacaktır" açıklamasını yaptı; olayı araştıran Halk TV muhabiri Umut Taştan'a yönelik tehditlere ilişkin de adli sürecin başlatılmasını istedi.
Cevap bekleyen sorular
Aile, avukatlar ve meslek örgütlerince dile getirilen başlıca sorular arasında, olay yeri ile Tosun'un metrobüsten itibaren izlediği güzergaha ait MOBESE ve işyeri kayıtlarının eksiksiz biçimde dosyada bulunup bulunmadığı, yayımlanan görüntülerin öncesi-sonrasına ilişkin akışın tamamlanıp tamamlanmadığı ve mahalle sakinlerince aktarılan "olayı en iyi gören kameranın kayıtlarının saldırgan yakınlarınca alındığı" iddiasının akıbeti yer alıyor.
Hastane sürecine ilişkin olarak ise "kimliksiz kabul" uygulamasının nasıl işlediği, ailenin ilk 27 saat neden bilgilendirilmediği, parmak izi/yüz tanıma gibi prosedürlerin uygulanıp uygulanmadığı ve nakil/tedavi hattında belirtilen 2,5 saatlik beklemenin tıbbi-idari gerekçeleri hakkında açıklama talep ediliyor.
Adli boyutta, olayın basit bir adli vaka mı yoksa planlı/organize bir eylem mi olduğuna dair değerlendirme, tutuklanan 18 ve 24 yaşındaki şüphelilerin olası bağlantıları ile azmettirici ihtimallerinin araştırma kapsamı ve olayı takip eden gazetecilere yönelik tehdit iddialarıyla ilgili yürütülen işlemler kamuoyunca izleniyor.
Bu sorulara verilecek resmi ve belgelere dayalı yanıtlar, soruşturmanın seyrine dair belirsizliklerin giderilmesinde belirleyici olacak. Ancak konuya ilişkin olarak bugüne kadar İçişleri Bakanlığı, İstanbul Valiliği ya da Emniyet'ten herhangi bir resmi açıklama veya yanıt gelmedi.
Hakan Tosun kimdir?
Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre Tosun, 1975 İstanbul doğumluydu, 1990'larda medya sektöründe çalışmaya başladı. Son yıllarda çeşitli çevre direnişlerini yerinde takip eden Tosun, ekoloji ve kent mücadelelerini belgeleyen bağımsız bir video aktivist ve belgeselci olarak tanındı. Meslektaşları onu, "kamerasını sokağın sesi için kullanan" bir isim olarak tarif ediyor.
DW/PÜ, JD