Autobauer aus Schwellenländern starten durch
12 Ocak 2012 Ekonomik durgunluk ve resesyon tehlikesi karşısında bütün dünyanın bel bağladığı BRIC ülkeleri, yani Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin dünya üretimindeki paylarına paralel olarak dünya otomobil piyasasındaki paylarını da süratle büyütüyor. 2008 yılında fabrika çıkışı otomobil satışlarında bu ülkelerin piyasa payı %24 dolayındaydı. 2025 yılına kadar bu oranın %40’a çıkması bekleniyor. Otomotivcilik endüstrisinin önde gelen 200 temsilcisi arasında yapılan anket, genç sanayi ülkelerinin bu alanda da dev adımlarla ilerlediğini gösteriyor.
‘Otomobilin geleceği’ araştırması
Mali revizyon şirketi KPMG’nin hazırladığı ‘otomobilin geleceği’ konulu araştırmaya göre 2025 yılında genç sanayi ülkelerinde yaşayanların sahip olmak istedikleri otomobiller sanayi ülkelerindekinden farklı olmayacak. Şirketin otomotivcilik uzmanı Mathieu Meyer “sanayileşmiş” ve “sanayileşmekte olan” kavramları arasındaki farkın giderek kapandığına işaret ediyor:
“Kalkınmış ülkeler ve kalkınma halindeki ülkeler şeklindeki ayrım yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Bu bloklar arasında kesin sınır çizmek gelecekte pek kolay olmayacak.”
Meyer bu gelişmenin klasik otomobil üreticileri açısından önemli bir fırsat yaratacağını, otomobil ihraç etmenin kolaylaşacağını, küresel talebin benzer model ve donanımlara kaydığını belirtiyor. Araştırmada görüşüne başvurulan uzmanlar aynı zamanda genç sanayi ülkelerinin de ürünlerini kalkınmış ülkelerde daha kolay pazarlayacağını ve ihracatı arttıracağını kaydediyorlar.
Yöneticilerin tahmini şöyle: Önümüzdeki yıllarda en fazla büyüyecek olan on otomobil imalatçısından, yedisi Asya markası olacak, Çin bu kategoride tek başına dört marka ile temsil edilecek. Meyer, “2025 yılına kadar Çin malı otomobillerin kalkınma halindeki ülkelerin piyasasından daha fazla pay alacağını söyleyebiliriz” diyor.
Çin markalarının başarısı
Mali revizyon şirketi KPMG’nin otomotivcilik uzmanı, Çin markalarının Avrupa’daki satış sayısının, örneğin Kore gibi ülkelerin düzeyine gelmesinin ise yıllar alacağını sözlerine ekliyor. Mathieu Meyer aynı zamanda, Çin’in komşu ülkelerdeki satışlarını hızla arttırdığına ve otomobilin önemli ihracat kalemleri arasında girmeye başladığına da dikkat çekiyor.
Çinli otomobil imalatçılarının başarısının sadece Asya ile sınırlı kalmadığı da göze çarpıyor.
“Afrika ve Güney Amerika’da Çin markaları artık garipsenmiyor. Çin şirketlerinin ihracatlarını bu ülkeler üzerinden arttıracaklarını ve zamanla Avrupa ve Amerika piyasaları için de cazip sayılabilecek inovasyon hamleleriyle dünyaya yayılacaklarını tahmin ediyorum.”
Araştırmanın bir diğer sonucu da, otomotivcilik branşının ‘geleceğin otomobilinin' müşterinin isteklerine cevap verebilmesi için hangi özellikleri taşıması gerektiğini kestirmekte zorlandığı. Revizyon şirketinin anketi daha önceki araştırmalarla kıyaslandığında ortaya bazı çarpıcı farklar çıkıyor. Eskiden tutumluluk, yani yakıt sarfiyatının düşük olması, yöneticiler tarafından ‘en güçlü satış argümanı' olarak adlandırılıyordu. Son yıllarda bu özelliğe, güvenlilik, çevre dostluğu, tasarım ve konfor gibi yenileri eklendi.
“Bu bakımdan, otomobil alım kriterlerinin giderek karıştığı, ve ‘geleceğin otomobilini' tasarlayıp geliştirmenin zorlaştığı söylenebilir.”
Geleceğin otomobilinin elektrik motorlu olacağından kuşku yok. Şirketlerin orta vadede hangi hareket aksamını seçmesinin doğru olacağı ise kestirilemiyor. Her üç uzmandan ikisi, ‘2025 yılına kadar elektrik motorlu otomobillerin satış toplamı içindeki payı %15'i geçmez', diyor.
Alman mali revizyon şirketinin anketinden şu sonuç çıkarılabilir: ‘İçten yanmalı motora ömür biçmek için henüz çok erken.'
© Deutsche Welle Türkçe
Klaus Ulrich / Çeviri: Ahmet Günaltay
Editör: Başak Özay