1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

"Gezi" gözaltılarının arkasında ne var?

16 Kasım 2018

İstanbul’da akademisyen ve sivil toplum üyelerinin "Gezi olayları" bağlantılı olarak gözaltına alınması "sivil toplum ve akademiye gözdağı" tepkilerine yol açtı.

Türkei Taksim Platz Gezi Park Demonstranten Camp
Fotoğraf: picture-alliance/AP

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan bir soruşturma kapsamında sabah saatlerinde akademisyen ve sivil toplum çalışanlarına yönelik operasyon düzenlendi. İstanbul, Adana, Antalya ve Muğla’da düzenlenen eş zamanlı operasyonlarda İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Turgut Tarhanlı, Boğaziçi Üniversitesi Matematik Bölümü öğretim üyesi Prof. Betül Tanbay, Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanvekili Yiğit Ekmekçi, Anadolu Kültür Yönetim Kurulu üyesi Ali Hakan Altınay, Anadolu Kültür Genel Koordinatörü Asena Günal, Hafıza Merkezi Eş Direktörü Meltem Aslan ile Anadolu Kültür çalışanları Çiğdem Mater, Bora Sarı, Ayşegül Güzel, Hande Özhabeş, Yusuf Cıvır, Filiz Telek, Yiğit Aksakoğlu olmak üzere toplam 13 kişi gözaltına alındı.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından yayınlanan bilgi notunda, gözaltına alınan isimlerin sivil toplum alanında faaliyetleriyle tanınan ve bir seneden fazla süredir iddianamesiz şekilde tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala’nın “Gezi Parkı olaylarını Türkiye geneline yayıp ‘cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeyi amaçladığı” ve bu bağlamda Açık Toplum Vakfı ve Anadolu Kültür A.Ş.’yi kullanarak Gezi Parkı olaylarını finanse ve organize ettiğinin tespit edildiği belirtildi. 

Emniyet sorguları devam ediyor

Osman Kavala ile “hiyerarşik bir düzen içinde hareket ettiği” iddia edilen isimler, “Gezi Parkı olaylarını derinleştirmek ve yaygınlaştırmak için Anadolu Kültür AŞ’ye ait DEPO isimli yerde toplantılar düzenlemek”, “Sivil İtaatsizlik ve Şiddetsiz Eylem başlıkları altında Gezi Parkı olaylarının devamlılığını sağlamak için yurt dışından aktivizm eğiticileri, kolaylaştırıcılar ve profesyonel eylemciler getirtmek”, “Yeni medya oluşturma faaliyetleri içerisine girerek Gezi Parkı sürecinin devamı ve yaşanması muhtemel Gezi benzeri olayları kendi medyaları üzerinden gündem oluşturulmasını amaçlamak” ve “Gezi Parkı olaylarında gündeme gelen biber gazının Türkiye’ye ithalatının durdurularak yasaklanması için çalışmalar yapmak” ile suçlanıyor. Akşam saatlerinde Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, Asena Günal ve Bora Sarı, emniyet ifadeleri tamamlandıktan sonra yurtdışına çıkış yasağı ile serbest bırakıldı. Gözaltına alınan diğer kişilerin sorguları ise İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün Vatan Caddesi’nde bulunan yerleşkesinde devam ediyor.

Bir yılı aşkın süredir cezaevinde bulunan Osman Kavala hakkında hala iddianame hazırlanmadı.Fotoğraf: Imago/Zumapress

“Deli saçması bir durum

Gözaltına alınan Prof. Turgut Tarhanlı’nın çalışma arkadaşı olan İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Yaman Akdeniz, Tarhanlı’nın ailesine gerekli her türlü hukuki desteği vermeye hazır olduklarını söyledi. DW Türkçe’ye konuşan Akdeniz, “Turgut Tarhanlı’nın böyle bir soruşturmanın parçası olması deli saçması. İnanılmaz bir durum” dedi. Prof. Akdeniz, 2014 yılından olduğu söylenen soruşturma için Tarhanlı’nın ifade vermek için davet edilmesi halinde gideceğini vurgulayarak, “Aynısı gözaltına alınan diğer isimler için de geçerli. Neticede yeri yurdu belli olan insanlardan bahsediyoruz” diyerek gözaltı işlemini gereksiz bulduğunu ifade etti. “Amacın her zaman olduğu gibi sivil toplum ve akademiye gözdağı vermek olduğunu düşünüyorum. En kısa sürede serbest bırakılmalılar” dedi.

“Büyükada davası gibi

Gözaltına alınan Prof. Betül Tanbay’ın kız kardeşinin eşi eski siyasetçi Ufuk Uras, gözaltı işleminden sabah saatlerinde Tanbay’dan gelen telefonla haberdar olduklarını söyledi. DW Türkçe’ye konuşan Uras, Betül Tanbay hakkında dört gün gözaltı kararı bulunduğunu belirterek “Biz başta Barış için Akademisyenler davası nedeniyle olduğunu sandık ancak sonrasında işin boyutu anlaşıldı” dedi. Prof. Tanbay gibi Gezi Parkı eylemleri sırasında hükümetle diyalog kurmaya çalışan ve barışçıl eylemden yana olan isimlerin eylemlerin üzerinden dört sene geçtikten sonra gözaltına alınmasını “skandal” olarak nitelendiren Uras, “Belli ki balona dönüşen Osman Kavala hakkında başlatılan soruşturmanın içini doldurmak maksadıyla yeni bir teşkilat yaratmaya çalışıyorlar. Tarhanlı ve Tanbay’dan ne kadar uğraşırsanız uğraşın teşkilat çıkaramazsınız. Sivil faaliyet içinde olan insanlar bunlar” diye konuştu. Ufuk Uras, başlatılan soruşturmayı insan hakları savunucularının yargılandığı Büyükada davasına benzeterek, “Kabul edilebilir yanı yok” dedi. 

"Sivil toplumu yok etme çabası

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner, gözaltındaki kişiler hakkında basına yansıyan iddiaların son derece absürt olduğunu söyledi. “Olağanüstü Hâl bitmiş olsa da hükümet halen bağımsız sivil toplumu yok etme çabası içerisinde” diyen Gardner, sivil topluma yönelik baskıların kabul edilemez olduğunu dile getirdi. Ortaya atılan iddialarda gerçeklik payı olduğunu düşünmediğini ifade eden Af Örgütü Temsilcisi, söz konusu iddiaların suç unsuru içermediğini, ifade ve toplanma özgürlüğü içinde değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Andrew Gardner, sivil toplum faaliyetlerinin yasal olduğunu hatırlatarak “Bugün baskılar yalnızca gözaltına alınan kişilere değil, bağımsız sivil topluma yönelik” diye konuştu. 

Gözaltılara tepki yağıyor

İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi çalışanları, Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Turgut Tarhanlı’nın gözaltına alınmasının ardından bir açıklama yayınladı. Tarhanlı’nın çalışma arkadaşları tarafından kaleme alınan açıklamada, “Ceza muhakemesi çerçevesinde hakkında suç isnadı bulunan kişilerin öncelikle ifade vermek üzere davet edilmesi gerekmektedir. Hocamız hakkında verilen gözaltı ve arama kararının kişi özgürlüğü ve güvenliği ile adil yargılanma haklarına aykırı olduğu kanaatindeyiz” ifadeleri yer aldı. 

Diğer yandan, İnsan Hakları Derneği (İHD) de yazılı bir açıklamayla gözaltıları kınadı. Açıklamada, soruşturmaya konu olan kişilerin kriminalize edilmesi amacıyla evlerine baskın yapılarak gözaltına alındığı belirtilerek "Turgut Tarhanlı ve birlikte gözaltına alınan kişilere yapılan bu muamele Türkiye’de kanunların keyfi olarak uygulandığını ve siyasi iktidarın yargı yolu ile baskı uygulayarak, istediği herkese istediği gibi davranabileceğini göstermektedir” denildi. 

Burcu Karakaş / İstanbul

© Deutsche Welle Türkçe

 

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik