Londra ve Paris'ten sonra Avrupa'nın en fazla ziyaret edilen kenti olan Berlin’de fazla bilinmeyen birçok ‘köşe’ bulunuyor. Kentin her sokağını tanıyan ‘yaratıcı rehberler’, farklı bir tura çıkarıyor.
Reklam
Her yıl 10 milyon turistin akın ettiği Almanya’nın başkenti Berlin... Görülecek çok şey var: Brandenburg Kapısı, Federal Meclis (Reichstag), Potsdam Meydanı... Berlin, Londra ve Paris'ten sonra Avrupa'nın en fazla ziyaret edilen kenti.
Kent merkezinin doğusunda Lichtenberg semti yer alıyor. Christian Awe de burada yaşıyor ve çalışıyor. Terasında bize çalışma tarzını gösteriyor. Yaklaşık 15 kez üst üste boya püskürtüyor. Yan yatırarak ya da bilyeler yuvarlayarak boyaları karıştırıyor. Sonra boyaları yeniden kurumaya bırakıyor.
Sanatçıya, “Sprey boyalarla başladın. Sonra sanat öğrenimi gördün ve şimdi yine sprey boyalarla devam ediyorsun. Bu senin için ne anlama geliyor?” diye soruyoruz. Christian Awe'nin yanıtı, "Sprey boyama benim çıkış noktam. Tabii kendimi ressam, daha çok dışavurumcu, urban Expressionist olarak görüyorum. Ve benim için renk önemli. Renk benim yaşam enerjim" şeklinde oluyor.
Sanatçı Awe'nin gözünden Berlin
05:49
'Her şey daha profesyonel oldu'
Awe'nin atölyesini 2010 yılında da ziyaret etmiştik. Birlikte o zamanın görüntülerini izliyoruz. Yasadışı grafitilerle başlayan Christian Awe, sonrasında Berlin Sanat Yüksekokulu'nda, çağdaş Alman sanatçılardan Georg Baselitz'den ders aldı. O dönem resimleri, büyük galerilerde sergileniyordu.
Şu sıralar eserleri yüksek meblağlara alıcı buluyor. Sadece bu yıl 7 sergi açmış. Christian Awe, "Ne değişti? Sanırım her şey daha profesyonel oldu. Çalışanlar, galerilerle işbirliği, müzeler ve sanat dernekleri sayesinde oldu. Yani projeler daha büyük artık" diyor.
Awe, birkaç sokak ötedeki resmini gösteriyor. Geçen yıl 33 metre yükseklikte bir binayı boyamış. Yaşadığı semti güzelleştirmek için üç aylık bir çalışma...Daha boyayacağı binalar var...
Yeraltındaki Berlin!
Almanya’nın başkenti Berlin’de İkinci Dünya Savaşı sırasında çok sayıda sığınak inşa edildi. Bu saklı, unutulmuş ve gizemli yerler günümüzde turistlerin ilgisini çekiyor.
Fotoğraf: Berliner Unterwelten e.V./Stefan Gier
Başkentin bilinmeyen yüzü
Berlin merkezli “Yerin Altındaki Dünya” adlı dernek, Berlin’in saklı, unutulmuş, gizemli yerlerini araştırıyor ve tekrar ulaşılabilir olmalarını sağlıyor.
Fotoğraf: Berliner Unterwelten e.V./Dietmar Arnold
Keşif turu
Berlin’deki Humboldthain uçaksavar kulesi İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra tahrip olmuş ve 1,5 milyon metreküplük molozla dolmuştu. “Yerin Altındaki Dünya” derneği bu harabeyi temizleyerek yeniden gezilebilir hale getirdi. Şimdi burada rehberli turist gezileri çok revaçta.
Fotoğraf: Berliner Unterwelten e.V./Holger Happel
Modern zamanın arkeologları
“Yerin Altındaki Dünya” derneğinden bir ekip, Berlin’in Friedrichshain Halk Parkı’ndaki bir başka uçaksavar kulesinin yıkıntıları arasında keşif turu yapıyor. Dernek yıllardır kimsenin ayak basmadığı yerleri araştırıyor.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Yer altında ameliyat
İkinci Dünya Savaşı sırasında çok sayıda cerrahi sığınak inşa edildi. Birçoğu başka bir amaçla kullanıldı ya da yıkıldı. Ancak eski “Humboldt Hastenesi”ne dokunulmadı. 2010’da dernek vasıtasıyla kapsamlı bir restorasyon ve rekonstrüksiyondan geçirilen cerrahi sığınak koruma altına alındı.
Fotoğraf: Berliner Unterwelten e.V./Manfred Witt
Kreuzberg’in hayalet metrosu!
Kreuzberg’e iniş: Hiç inşa edilmemiş Treptow hattı için Moritzplatz’da bir aktarma istasyonu var. Buraya çok fazla uzak olmayan “hayalet durak” “Oranienplatz”da hiç bir zaman işletmeye açılmadı. 80’lere kadar trafo istasyonu olarak kullanıldı. Bugün bu kapalı metro tüneli rehberler tarafından gezdirilirken yanınızdan metrolar geçip gidiyor.
Fotoğraf: Berliner Unterwelten e.V./Steve Underwood
Soğuk savaş çılgınlığında gezi
Federal Hükümet ve Batı Berlin Senatosu Doğu-Batı ayrıyken barınaklar için milyonlarca marklık yatırım yapmıştı. Nükleer bir savaşta bir kaç bin Berlinli’yi kurtarmak için. Bu atom sığınakları kendi su şebekesine sahipti. Pankstraße'dekinde olduğu gibi bugün bunların birçoğu otopark, metro istasyonu ve depolama tesisi olarak kullanılıyor ve işlevini koruyor.
Fotoğraf: Berliner Unterwelten e.V./Holger Happel
Tarihten izler
Bu savaş dönemine ait resimli öğretim figürleriyle kaplı anne-çocuk sığınağı savaştan sonra Kreuzberg'de inşa edilmiş. 800 odalı penceresiz bu dev yapı 1945’ten 1960’lı yıllara kadar rağbet gören bir yurttu.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Kapı ardındaki dünya
Dışarıda, Gesundbrunnen metro istasyonunda günlük hayat gayet normal akarken, yeşil kapının ardındaki odalarda bir tarih saklı olduğunu çok az kişi bilir. Dernek burada bir müze kurdu.
Fotoğraf: Berliner Unterwelten e.V./Frieder Salm
Yer altı müzesi
Buradaki müzede yer altındaki hayata dair herşeyi bulmak mümkün. Sadece sığınaklar ya da metro trenleri değil, Berlin’in pnömatik tüp sistemi, muazzam bira üretim kilerleri ve kanalizasyon sistemleri. Ayrıcı müzede dönemin hükümet binalarına ait kalıntıların yanısıra İkinci Dünya Savaşı dönemine ait savaş hurdaları ve diğer buluntular da sergileniyor.
Fotoğraf: Berliner Unterwelten e.V./Reiner Janick
Kapalı ortam
Rehberler eşliğinde yapılan turlar ne kadar ilginç olsa da, turistler yeniden yer üstüne çıkıp Berlin’in o mavi gökyüzünü görmeye can atıyorlar.
Fotoğraf: Berliner Unterwelten e.V./Stefan Gier
10 fotoğraf1 | 10
Berlin doğumlu Christian Awe, bize başkentin çok fazla bilinmeyen yerlerini gösteriyor. Örneğin, mimar Mies van der Rohe'nin Evi. Hohenschönhausen semtindeki ev, mimarın 1933 yılında inşa ettiği son yapı ve günümüzde müzeye çevrilmiş. Awe, elinde olsa hemen buraya taşınacağını belirtiyor.
Başkentin kalbinde, Berlin Mitte’deyiz. ...Görülecek en önemli şeylerden biri, Alexanderplatz ‘daki tam 116 metre yüksekliğindeki Televizyon Kulesi.
1999 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne alınan Müzeler Adası. Berlin, son dönemde Avrupa'nın en büyük kültür metropollerinden biri haline geldi. Awe, kentin bu yaratıcı atmosferini çok seviyor.
‘Berlin yaratıcılığın kalesi'
Christian Awe'ye, "Daha önce sık sık gezdiğini söylemiştin. Yeniden Berlin'e dönmek sana ne katıyor?” diye soruyoruz. Sanatçı şöyle cevap veriyor: "Berlin benim memleketim. Kendimi burada huzurlu hissediyorum. Neredeyse her sokağı tanıyorum. Burası hâlâ çok şeyi kendiliğinizden bulabileceğiniz oldukça rahat bir kent. Berlin hâlâ yaratıcılığın kalesi."
BERLİN’İN SIRADIŞI OTELLERİ
Fotoğraf: picture alliance/ZB
Bildiğiniz otellerden değil
Propeller Island City Lodge oteli kesinlikle unutulmaz geceler sunuyor. Eğik zeminler ve havada asılı bir yatağın bulunduğu oda en sıradan olanı. Bu otelde isteyen bir tabutun içinde uyuyabilir, isteyen kendini bir aslan kafesine kilitletebilir. Ya da aynalarla kendini optik bir sihrin ortasında bulabilir.
Fotoğraf: picture alliance/ZB
Hapishanede uyanmak
Daha otantik bir ürperti için ‘Das Andere Haus VIII’ ilham veriyor. Rummelsburg’daki Eski Doğu Alman cezaevi bugün misafirlerini gönüllü olarak ağırlıyor. Tarihi binanın “sükunet odaları” olarak da adlandırılan hücreleri küçük ve basit olarak dizayn edilmiş.
Fotoğraf: picture alliance/dpa Themendienst
Doğu Almanya dönemi
Bu pansiyonda kaldığınızda müzede bir gece geçirmiş gibi hissedebilirsiniz. Bu panel binanın odaları Doğu Almanya döneminin duvar kağıdı ve mobilyalarıyla donatılmış. Duvarları eski komünist Sosyalist Birlik Partili siyasetçilerin fotoğrafları süslüyor.
Fotoğraf: picture alliance/ZB
Romantik kamping
Berlin’in Neukölln semtindeki Hüttenpalast otelinde bir karavanda uykuya dalabilirsiniz. Karavanlar eski elektrik süpürgesi fabrikasından bozma binanın üretim holünde duruyor.
Fotoğraf: Jan Brockhaus
Bir Berlin efsanesi
Ünlü Brandenburg Kapısı, 1907’den beri varlığını sürdüren lüks Adlon Oteli’nin sadece birkaç adım ötesinde. Berlin’in en ünlü oteli bugüne kadar gözde yıldızlara, siyasetçilere ve kraliyet ailesi üyelerine ev sahipliği yaptı.
Fotoğraf: Hotel Adlon
Lüks eşliğinde dünya turu
İster Kahire’deki oryantalizm, ister Çin İmparatorluğu’nun enerjisi, ister Afrika safarisi gibi vahşi bir ortam. Berlin’deki Ackselhaus Oteli, yöresel antika eşyalar da kullanarak her bölgeden farklı temalı odalar sunuyor. Lüks banyolar da göz kamaştırıyor.
Fotoğraf: ackselhaus
Çelik kasada spa keyfi
Hotel de Rome, farklı bir spa deneyimi sunuyor. Beş yıldızlı otelin spa merkezi eskiden Dresdner Bank’ın mücevherlerin muhafaza edildiği kasa bölümüymüş. Bugün ise çelik kapılar ya da dolapların özel kilitleri sadece birer dekor.
Christian Awe, 1978 yılında Doğu Almanya'da doğdu. O dönemin bazı kamu binaları yıkılmış, bazıları da bugün farklı amaçlar için kullanılıyor. Eski Danıştay binasında artık özel bir üniversite bulunuyor. Burada ders veren Awe, 1960'ların mimarisini çok etkileyici buluyor.
Bir sonraki durağımız, Kreuzberg semti. Her gerçek Berlinlinin yapacağı gibi en tanınmış körili sosisçiye, Curry 36'ya uğruyoruz. Zira körili sosisin anavatanı da yine Berlin...
Sonra kendimizi sulara bırakıyoruz. Treptower Parkı’ndan Spree Nehri'ne açılıyoruz. Burada, birçok barın sıralandığı sayısız kanal bulunuyor. Ya da havuzlu gemi... Spree Nehri'ne karışan bir havuz...
'Doğu ile batıyı ayıran sınır'
Oberbaum Köprüsü'nde mola veriyoruz. Eskiden, doğu ile batıyı ayıran sınır buradan geçiyordu. Christian Awe her zaman burada yüzmek istemiş... Ve şimdi tam da bunu yapıyor.
Yeniden karada, bu kez de Doğu Yakası Galerisi'nde, Berlin Duvarı'nın kalan en uzun parçanın önündeyiz. Durağımız, Yaam adlı bu kulüp. Awe, Almanya eski Streetball şampiyonlarından. Haftasonları sık sık buraya geliyor. Christian Awe, "Burada en farklı kültürler buluşuyor. Her isteyen gelebiliyor. Nehre bakabiliyorsunuz. Son derece sakin bir ortam. Yani tam da dünyanın olması gerektiği gibi" diyor.
Akşam Krezberg'deki kanallardan birine gidiyoruz. Awe, "Berge" adlı gruba ricada bulunmuş. Özel bir konser veriyorlar. "Renklerden bir deniz"… Tam da Christian Awe ve Berlin'deki gezintimiz için yapılmış özel bir şarkı...