Hamburg'da alternatif liman turu
3 Kasım 2009Hamburg... Almanya'nın Dünya'ya açılan kapısı... Hem de ne yardan ne serden geçmeden.. Bir yandan doğayla iç içe, vakur; diğer yandan kozmopolit, kocaman, cıvıl cıvıl...
Almanya'nın en büyük ikinci kenti olan Hamburg, aynı zamanda ülkenin en büyük liman kenti. Liman denildiğinde her ne kadar pek çok kişinin aklına deniz gelse de, Hamburg Limanı Elbe Nehri'nin kıyısına kurulu ve denizden 120 kilometre içeride bulunuyor.
Eğer Hamburg'a daha önce gitmediyseniz, limanda tekneler veya küçük gemilerle yapılan turistik turlara katılıp bu özel limanı görmeniz tavsiye edilir.
Son dönemde bu geleneksel Hamburg Limanı turlarına bir yenisi eklendi. Ancak bu biraz sıra dışı bir tur…
Üçüncü Dünya liman turu
Tur rehberi Bernhard Scholer teknenin gürültüsünü bastırmaya çalışarak elindeki mikrofonla, tura katılanları "Üçüncü Dünya liman turuna hoş geldiniz" sözleriyle selamlıyor.
1888 yılında kurulan ve deniz üzerinde devâsa ambarların birbiri ardında sıralandığı antrepo bölgesi "Speicherstadt"tan geçerken, tura katılanlar alışılmış turistik cümlelerden fazlasını duyuyor. Örneğin burada sadece kahve değil aynı zamanda halı ticaretinin de yapıldığını ve farklı ülkelerden gelen bu halıların önemli bir bölümünün çocuk işçiler tarafından dokunduğunu.
Muz deyip geçmeyin
Ardından teknenin kaptanı antrepo bölgesini geride bırakarak, tekneyi ana liman bölümüne yönlendiriyor. Burası aralarında Marco Polo Kulesi ve Unilever binasının da bulunduğu liman kentinin zenginlerini ağırlayan kısmı. Karşı kıyıdaysa demirlenmiş dev yüzer vinçler göze çarpıyor. Hamburg'un en önemli ithal meyvesi olan muz, buradan tüm Baltık ülkelerine ve Çek Cumhuriyeti'ne gönderiliyor.
Scholer sözlerine şöyle devam ediyor: "Dole, Belmonte, Chiquita, bunlar tüm muz ithalatını tekellerine almış markalar. Ve örneğin Nikaragua'dan gelen başka grupların ürünlerinin buraya ulaşmasını engelliyorlar."
Krizin çalaşanlara etkileri
Scholer, Avrupa'nın en modern konteyner yükleme ve transit merkezine sahip olan Hamburg Liman’nın da küresel krizden nasibini aldığına, ulaşan konteyner sayısında yüzde 30'luk bir düşüş yaşandığına ve çalışanların iş bulmakta çok zorlandıklarına dikkat çekiyor. Bir diğer problemse birçok Alman firmasının yüksek giderlerden kaçınmak için özellikle Bahama veya Panama bandrası kullanmaları. Böylece çalışanlar bu ülkelerin çalışma kanunlarına dâhil oluyor ve Alman bandralı gemilerde çalışanlardan daha düşük ücretlere talim etmek zorunda kalıyor.
Bu alternatif tura katılanlardan biri olan Peter, yaklaşık 90 dakika süren gezinin çok faydalı bilgiler içerdiğini vurguluyor: "Turda her şeyin yüzeysel olarak ele alınmasının yerine; liman işçilerinin çalışma koşullarından, az gelişmiş ülkelerin üretim şartlarına kadar farklı birçok probleme değinildiğini düşünüyorum."
© Deutsche Welle Türkçe
Verena Herb / Çeviri: Banu Ertek
Editör: Murat Çelikkafa