1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Hamsterların taşınmasının faturası 2,5 milyon euro

Martin Kübler
25 Ağustos 2024

Almanya'da, bir inşaat projesi yaban hayatını tehdit ettiğinde katı koruma yasaları devreye giriyor. Bir inşaat alanındaki hamsterların koruması için 2,5 milyon euro harcanacağı haberi tartışma yarattı.

Çalıların üzerinde durna bir hamster
Fotoğraf: picture alliance/dpa/Cell Press

Almanya'nın popüler gazetesi Bild, Thüringen eyaletindeki Erfurt kentinde hayata geçirilecek bir inşaat projesi bölgesinde bulunan hamsterların tahliyesi için yaklaşık 2,5 milyon euro harcanmasına dair bir haber yayımladı. Sert üslupla ve eleştirel bakış açısıyla yazılmış haber kısa süre içerisinde Almanya ve dünya basınında ilgi gördü.

Söz konusu haber, Erfurt'ta 2026'da başlaması planlanan bir okul genişletme projesinin inşaat bölgesinde yaşayan 39 hamster sebebiyle sekteye uğramasını konu alıyordu. Gazete hızlı bir hesapla harcanan paranın hamster başına yaklaşık 64 bin 102 euroya denk geldiğini belirtti.

Bild bu haberden bir gün önce de Saksonya-Anhalt eyaletini, hayvan izleme programlarına ayırdığı bütçeler yüzünden de "vergi gelirlerini hamster veya yarasalar için israf etmekle" suçladı.

Haber, Erfurt şehrinde yaşayan bazı sakinleri de kızdırdı. Bölgenin kamu radyo televizyon kurumu MDR'ye konuşan bir çevre sakini, "2,5 milyon euro! Bu parayı nereden buluyorlar? Hamsterları basitçe bir kutuya alıp başka yere götürmeliler" diye tepki gösterdi. 

Hamsterları taşımak neden bu kadar pahalı?

Alman çevre korumaderneği NABU'da arazi kullanımı ve kentsel gelişim danışmanı olarak görev yapan Stefan Petzold, "Erfurt örneğinde bu elbette inanılmaz bir para" diye konuşuyor. Öte yandan Almanya'nın nesli tehlike altındaki memelilerinden biri olan hamsterlar için uygun bir yuva bulmanın kolay bir iş olmadığının da altını çiziyor. 

Tarla hamsterları yalnızca alçak ve verimli tarım arazilerinde yaşıyorlar. Burada yumuşak, sürülmüş toprağa kolayca girip güvenilir besin kaynaklarına ulaşıyorlar. Son yıllarda kullanımı yaygınlaşan modern tarım teknikleri ve böcek ilaçları, Avrupa'daki hamsterların yaşam alanlarını ortadan kaldırarak hamster popülasyonunun yüzde 99'unu yok etti.

Petzold, "Hayvanlar şu anda yaşadıkları çevreye uyum sağlamış durumda ve her yerde yaşayamazlar" diye vurguluyor. Petzold'a göre, hamsterların hayatta kalması için uygun bir alan bulunması, satın alınması ve önceden hazırlanmış hamster delikleri açılması, buğday, bakla ve bezelye ekilerek onlara mümkün olan en iyi ortam hazırlanıp, hayatta kalmalarının sağlanması gerekiyor. Bu ortam hazır olduğunda hayvanlar kategorize edilecek, toplanacak, taşınacak ve daha sonra yeni yaşam alanlarına uyum sağladıklarından emin olmak için yıllarca düzenli olarak izlenecek.

Almanya Doğayı Koruma Kanunu'na göre inşaat şirketleri proje yaparken "doğaya ve peyzaja önlenebilir zararlar vermekten kaçınmak" ve kaçınılmaz zararlara karşı "dengeleme yapmak" veya "yerine koymakla" yükümlü.Fotoğraf: Jelena Djukic Pejic/DW

Sert koruma yasaları inşaat projelerini geciktiriyor mu?

Medyanın inşaat projesine olan tepkisini abartılı bulduğunu söyleyen Petzold, "Projeyi engelleyen hamsterlar değil, kötü planlama" diyor. Petzold, proje yöneticilerinin hamsterları projenin daha erken aşamasında fark etmiş olmaları halinde alternatif yaşam alanının kolaylıkla bulunabileceğini de  savunuyor: "İnşaat projeleri için doğa koruma maliyetleri genellikle düşüktür. Toplam inşaat maliyetinin yüzde 5'inden azdır" diye belirtiyor.

Berlin'de eski yüksek yargıç olan avukat Klaus-Martin Groth, Berliner Zeitung gazetesine Mayıs ayında verdiği bir röportajda, "Tür koruma, bu şehirde inşaatın önündeki en büyük engellerden biri" iddiasında bulundu. Groth'un temsil ettiği müvekillerinden birinin firması, Berlin'in Marzahn ilçesindeki Cleantech İş Parkı'na 60 milyon euro yatırım yapmak isteyen iki şirketten birinin sahibi. Ancak Berlin İdare Mahkemesi, bölgede olası gece kurbağası yaşam alanı bulunduğundan planlanan inşaatın aleyhinde karar verdi. Groth'a göre de bu, daha az konut, daha az okul, daha az istihdam demek. Ona göre insanlar Berlin'de yapılanı destekliyor olabilir, ancak gözden kaçırdıkları, söz konusu inşaat için başka bir yerde el değmemiş başka doğal alanlarının bu amaçla kullanılmak zorunda olduğu. 

Almanya'da kurtların sonu mu geliyor?

02:41

This browser does not support the video element.

Berlin'de yeni mevzuat

Haziran ayında Berlin Senatosu, özellikle konut alanında olmak üzere şehirdeki planlama, onay ve inşaat süreçlerini hızlandıracak bir yasa tasarısını kabul etti. Yeni mevzuat Avrupa Birliği (AB) ve federal yasanın izin verdiği ölçüde doğa ve türlerin korunmasına ilişkin düzenlemeleri basitleştirecek. Ancak çevreciler, önerilen değişikliklerin işleri gerçekten hızlandırıp hızlandırmayacağından ve yasal olup olmadığından emin değil.

NABU'da biyoçeşitlilik uzmanı olarak görev yapan Verena Riedl, sıklıkla "türlerin korunmasının inşaat projelerini yavaşlattığı" ve "Almanya'daki düzenlemelerin planlama süreçlerinin kapsamlı ve katı olduğu" yönünde eleştirileri sıkça duyduğunu belirtiyor. 

Almanya Doğayı Koruma Kanunu uyarınca, inşaat şirketleri bir proje yaparken "doğaya ve peyzaja önlenebilir zararlar vermekten kaçınmak" ve kaçınılmaz zararlara karşı "dengeleme yapmak" veya "yerine koymakla" yükümlü. Bu yasa, Avrupa'nın yaban hayatı ve bitki örtüsünü korumayı amaçlayan 1992 Avrupa Birliği'nin çevre mevzuatı ile uyumlu. Riedl, bu kuralların, AB genelinde nesli tehlike altında olan biyolojik çeşitliliğin korunması için benzer olduğunu ancak durumun Almanya'daki bazı paydaşlar tarafından yeterince anlaşılmadığını söylüyor.

Daha önce büyük bir mühendislik firmasının planlama departmanında çalışan Petzold ise inşaat gecikmelerinin her zaman çevre koruma önlemlerine bağlanamayacağını vurguluyor. Petzold'a göre, proje yöneticileri genellikle çevre korumacılarla sürecin ilerleyen aşamalarında iletişime geçiyor. Ayrıca, yaşanan sorunların projede yer alan farklı departmanlar arasında iş birliği ve iletişim eksikliğinden de kaynaklı olabileceğini söyledi.

"Genellikle insanlar büyük resme bakmıyor" diyen Petzold, Almanya'nın dijitalleşmedeki gecikmesi ve çevrimiçi araçların eksikliği nedeniyle inşaat planlamacılarının önceki projelere ait materyallere kolayca ulaşamadığını ve bu durumun süreci hızlandırmayı zorlaştırdığını da ekliyor.

Başka projelerde de aynı şey yaşandı mı?

İnşaat projesi için hamsterların başka yere taşınması Almanya'da ilk kez yaşanan bir olay değil. ABD'li çip üreticisi Intel, Saksonya-Anhalt eyaletinin Magdeburg şehri yakınlarında 30 milyar euro değerinde bir fabrika kurmayı planlarken 400 hektarlık bölgede onlarca hamster yaşadığı ortaya çıktı. Hamsterlar, vahşi doğaya entegre olabilecekleri başka bir alana taşındı.

Alman demir yolu işletmesi Deutsche Bahn da gelecekte yapılması planlanan demiryolu hattı ya da yenilenen tren istasyonu sahalarında yaşayan hayvanlar için sık sık yeni yaşam alanları buluyor. Şirket yıllar içerisinde Baden-Württemberg'de nadir kuşlar ve kertenkeleleri, Kuzey Ren-Vestfalya'da kurbağaları ve Berlin ile Brandenburg'daki istasyonlardan karınca yuvalarını başka bölgelere yeniden yerleştirdi. Bazı durumlarda büyük arazilerde zor bulunan canlıları tespit etmek için özel eğitimli köpekler de kullanılıyor.

Dresden'deki köprü inşaatı olası yarasa yuvaları yüzünden ertelendi.Fotoğraf: Arno Burgi dpa/lsn/dpa/picture alliance

Hayvanlar ile inşaat projeleri arasındaki en dikkat çekici çatışmalardan biri, Dresden'de Elbe Nehri üzerine yapılması planlanan köprü inşaatı sırasında yaşandı. Köprü için önerilen alanın, Almanya'da nesli tehlike altında olan küçük nalburunlu yarasa türüne ev sahipliği yaptığı düşünülüyordu. 2013 yılında köprü inşaatı devam etti. Ancak bu durum Elbe Vadisi'nin UNESCO Dünya Mirası statüsüne mal oldu. Yarasalara yönelik olarak ise 200.000 euro değerinde sarmaşık dikimi yapıldı ve bölgede hala kısmen geçerli olan 30 kilometre hız limiti uygulamaya konuldu.           

Hamsterlar ve diğer hayvanlar neden bu kadar önemli?

Riedl, türlerin korunmasının her zaman öncelikli olmaması gerektiği yönündeki eleştiriler karşısında, AB doğa mevzuatı uyarınca Almanya'nın nesli tükenme tehlikesi altında olan bu türlerin korunmasından sorumlu olduğunu hatırlatıyor ve biyoçeşitlilik kaybını görmezden gelmenin çok "kısa vadeli bir düşünme şekli" olduğunu söylüyor.

Almanya'da yerli hayvan türlerinin yaklaşık yüzde 35'i tehlike altında ve böcek popülasyonlarının biyokütlesi, son 30 yılda bazı doğa koruma alanlarında bile yüzde 75'in üzerinde azaldı. Bu sadece Almanya'da yaşanan bir sorun değil.

"Türleri, onlar hala var oldukları sürece korumak zorundayız, çünkü bir kez yok olduklarında onları geri getiremezsiniz" diyen Riedl, bir ekosistemin normal şekilde işlemesi için tür sayısının belirli bir seviyenin altına düşmemesi gerektiğini belirtiyor. Hangi türlerin ve ne kadarının sağlıklı bir ekosistemi sürdürmek için kritik olduğunun bilinmediğini de belirten Riedl, "Sivrisinekler bile, 'sadece' kuşlar için yiyecek olsa bile, bir işleve sahip" diye ekliyor.

Petzold, türleri korumanın bir lüks olarak görülmemesi gerektiğini, yaşamımızı sürdürebilmek için mutlak bir zorunluluk olarak görülmesi gerektiğini düşünüyor: "Elbette okullar ve kamu altyapısı önemli ancak doğa koruma da aynı ölçüde kamu yararına". Petzold'e göre, temiz hava solunabilmesi, dinlenme alanı olarak yeşil alanlara sahip olunabilmesi ve diğer türler için yaşam alanı sağlanması mühim, nitekim ona göre bu yolla "Kendini koruyamayan doğanın sesi" olunuyor.

 DW Türkçe'ye engelsiz nasıl ulaşabilirim?

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik