Hatay'da hijyen sıkıntısı: Enfeksiyonlar artıyor
14 Şubat 2023"Ta karşı tarafa seyyar tuvalet koymuşlar. Gece olduğunda yürüyemiyorsun. Tuvaletim geldiğinde çocukları bırakıp nasıl gideyim o kadar uzağa? Karanlıkta gidemiyoruz."
Yasemin Astan, Kahramanmaraş merkezli iki depremin ardından harabeye dönen Hatay Antakyalı. Beş çocuğu ve kocası Hasan Astan ile oturulamayacak durumda olan evlerinden son anda çıkabilmişler. Depremden ancak iki gün sonra kurulabilen çadırlardan birinde konaklıyorlar şimdi. Ancak çadırda kalan sayısız Hataylı gibi onlar da hijyen koşullarından şikayetçi. Astan ailesinin kaldığı çadırda 9'u çocuk 13 kişi var. Yasemin hanım çadırın içini gösterip "En küçüğünü şurada uyutmaya çalışıyorum” diyor. Bu çadır, 13 kişinin kalabileceği kadar büyük değil.
"Biz kendi imkanlarımızla belediyeleri temizlik için çağırdık"
Depremzedeler deprem gününden bu yana duş alabilmiş değil. "Ne duşu, tuvalet bile yok doğru dürüst” diyorlar. Çadır alanının etrafı çöplük dolu. Astan ailesinin kaldığı çadır alanında rastladığımız Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'ndan bir kişi belediyeleri temizlik desteği için kendisinin aradığını anlatıyor.
"Biz mesela Nevşehir ve Konya belediyelerini kendi imkanlarımızla arayıp temizlik için çağırdık. Bakanlıktayım ama bakanlığa aratmıyorum. Ben kendim numara buldum ve belediyeleri aradım. ‘En azından çöp konteyneri yollayın, insanların gezdiği yerde birikmesin çöpler' dedik. Hastalık riski var tabii ki.”
Bakanlık çalışanı, az ötemizde yani çadırların orta yerinde duran seyyar tuvaleti göstererek konuşmaya devam ediyor.
"Şu gördüğün tuvaletten çıkanlar hep alta akıyor. Bir tane tuvalet var. Belediyelerden 25 seyyar tuvalet istedik.”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı çalışanının işaret ettiği tuvaletten akanlar, çadır alanına yayılıyor.
Hatay geceleri ıssızlığa gömülüyor. Özellikle şehrin tamamen yıkılmış mahallerinde asker dışında kimse yok. Bir sivil toplum gönüllüsü, "Şehirden tahliye olanlar var. Şu an Hatay'da kalanlar ya cenaze bekleyenler ya da gidecek hiçbir yeri olmayanlar” diyor. Kentte arada canlı çıkanlar olsa da enkaz kaldırma çalışmaları son sürat sürüyor. Bu da etrafın toza dumana gömülmesine neden oluyor. Maske takılmasını gerektirecek kadar havaya toz duman kalksa da maske takanların sayısı oldukça az.
Sakarya Büyükşehir Belediyesi'nden gelen bir gönüllü, "Hijyen sıfır şu anda. Toparlanması çok zor buranın” derken devam eden enkaz kaldırma çalışmalarını izliyor.
"Suların temizliğinin hızla sağlanması lazım"
Türk Tabipleri Birliği (TTB), Defne ilçesinde kurdukları konteynerde depremzedelere sağlık hizmeti veriyor. Burada enkazdan çıktıktan sonra sağlık sorunu yaşayanlara müdahale ediliyor, pansuman yapılıyor ve gerektiğinde serum ile ilaç veriliyor.
İsmini vermek istemeyen bir doktor ile mevcut koşulları konuşuyoruz. "Ben altı gündür buradayım, duş alamadım. Islak mendillerle duş yapıyoruz” diyor.
TTB görevlisi, tuvaletlerin otomatik olarak Asi nehrine akıtıldığını, bu durumun da halk sağlığını tehdit edecek riskleri daha da arttırdığını ve acilen tedbir alınması gerektiğini söylüyor.
"Tuvalet noktaları var ama temizliği yok. Kullanılan tuvalet enfeksiyon kaynağı. Bu da bizim korktuğumuz şeyi yavaş yavaş ortaya çıkaracak. Enfeksiyon salgınları, dizanteri, ateşli ishal vakaları artacak. Suların hızla temizliğinin sağlanması lazım.”
"Mantar enfeksiyonları arttı çünkü kimse duş alamıyor"
Doktor, günde yaklaşık 250 hastaya baktıklarını, bu sayının 100'den fazlasının enfeksiyon hastalıkları ile ilgili olduğunu ve enfeksiyonların engellenmesi konusunda sağlık organizasyonunun artırılması gerektiğini ekliyor.
"Kadın hastalıkları çok artmaya başladı. Kadınlarda vajinal enfeksiyonlar, sürekli akıntılar, kaşıntı, mantar enfeksiyonları arttı çünkü hiç kimse duş alamıyor. Çocuklarda ishal vakaları var. Erişkin ve çocuklarda pişik vakaları var. Aynı kıyafetlerle terleyerek günlerce duran insanlar var. Cilt sorunları da çok arttı.”
Bazı grup ilaçlar yeterli olsa da bazı ilaçlar deprem bölgesinde hiç bulunamıyor. Çok sayıda kanser hastasının TTB revirine gelmesine rağmen burada çalışan doktorlar hastaların istedikleri ilaçları bulma şanslarının olmadığını dile getiriyor.
Hastane bahçesinde donarak ölenler
Deprem bölgesinde çalışan sağlık çalışanlarının sıklıkla dile getirdiği bir diğer konu, hipotermi. TTB görevlisi doktor, depremin ilk iki gününde aşırı soğuktan yani hipotermiden dolayı çok fazla can kaybı yaşandığını anlatıyor. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Hastanesi'nde çalışan ve deprem günü çocuk acil servisinde görev yapan bir intern doktorun depremin yaşandığı 6 Şubat'ta donarak ölen hastaları olmuş.
"Ayak kırılmış iki asker vardı. Ortopedi servisi az ilerideydi ama onları hastane binasına sokabilecek sedye ya da başka bir şey yoktu. Üşümesinler diye üzerlerine söktüğüm perdeyi serdim. Hastaneye girdim, yanlarına döndüm. Hipotermiden ex olmuşlardı. O gün başkaları da hastane bahçesinde donarak öldü.”
Hatay merkezde verilen sağlık hizmetlerinin aynı şekilde köylere götürüldüğünü söylemek mümkün değil. Kızılay ile koordineli çalışan bir grup, Hatay Kırıkhan'daki köylere gittiklerini anlatıyor ve ekliyor:
"Köylerde çok sıkıntılar var. Hasar yok ama gıdaya, ilaca ihtiyaç var. Özellikle çocukların ilaca ihtiyacı var. İlaç var ama dağıtım konusunda destek lazım. Organizasyon açısından çok ciddi problemler var. Sekiz günlük sürede daha fazla şey yapılabilirdi. Ciddi anlamda yorulduk ve yıprandık.”