1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Hatun Sürücü cinayetinde beraat kararı

30 Mayıs 2017

Berlin'de sokak ortasında öldürülen Hatun Sürücü'nün iki kardeşi Türkiye'deki davada beraat etti. Gözlemci olarak davayı izleyen avukat Leyla Süren, "Davada herkes konuştu, Sürücü adına konuşacak kimse yoktu" diyor.

Fotoğraf: picture-alliance/dpa/S. Stache

Hatun Sürücü, 12 yıl önce "aile namusunu temizlemek" adına tetiği çeken reşit olmayan kardeşi tarafından Berlin'de sokak ortasında vuruldu. Öldürüldüğünde 23 yaşındaydı, eşinden boşanmış 5 yaşında bir oğul annesiydi. 

Hatun Sürücü için Berlin'de başlayıp İstanbul'a kadar uzanan 12 senelik adalet arayışında İstanbul'daki mahkemeden bugün karar çıktı. Katilin cinayete azmettirmekle suçlanan kardeşleri Alpaslan ve Mutlu Sürücü, Almanya'da olduğu gibi Türkiye'de de delil yetersizliği nedeniyle beraat etti.

Davayı ilk duruşmadan bu yana gözlemci olarak izleyen Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun avukatlarından Leyla Süren, beraat kararını DW Türkçe'ye değerlendirdi. Davaya müdahil olma talepleri reddedilen Süren, "Duruşmalarda herkes konuştu, Hatun Sürücü adına konuşacak kimse yoktu" diyor.

DW Türkçe: Hatun Sürücü'nün Berlin'de başlayıp, İstanbul'da devam eden davasının Türkiye ayağını başından bu yana takip eden isimlerden birisiniz. Beraat kararını bir hukukçu olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Avukat Leyla SürenFotoğraf: DW

Süren: Dosyadaki deliller tamamen Almanya'dan gelen bir dosya fotokopisi. Almanya'da yargılama sırasında hangi ifadeler, beyanlar ve raporlar alındıysa Türkiye'deki mahkemede onların bir sureti var. Bu olayı bilen ve Alman mahkemelerinde ifadeleri alınan tanıkların hiçbiri Türkiye'de sorgulanmadı. Bu tanıkların Almanya'da dinlenip sorgulanması ya da Türkiye'ye getirilmesi için Türkiye, Almanya'ya yazılar yazdı. Maalesef bu yazılara da cevap gelmedi. Mahkeme de duruşmayı daha fazla uzatmak yerine Almanya dosyası üzerinden inceleme yaparak yeterli delil olmadığı gerekçesiyle bu kararı verdi. Bizim hukukçu olarak özellikle önemsediğimiz şey, suçtan önceki durumlarla, suçun oluştuğu anın gerçekten tartışılmasıdır. Maalesef bu olamadı Türkiye'de.

DW Türkçe: Dava için önemli olan Almanya'daki bu tanıklara ulaşmak için nasıl bir yol izlendi?

Süren: Özellikle Melek A. adlı o tanığın dinlenmesi için mahkeme iki kez yazdı. Biz de dinlenmesini çok istedik. Açıkçası o çok önemli tanık çünkü cinayeti işleyen Ayhan'ın suçtan öncesini ve sonrasını bilen biri. Ayhan'ın parkta atış talimi yaptığını bilen, katilin anlatımlarıyla örtüşen ifadeleri olan çok önemli bir tanıktı. Fakat onun adresine ulaşılamadı. Türk mahkemesinin yazışmalarına cevap gelmedi. Türkiye'deki dosyada dinlenemediler.  

DW Türkçe: Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak izlediğiniz bu davada herhangi bir engelle karşılaştınız mı?

Fotoğraf: picture alliance/dpa/L. Schulze

Süren: Gözlemci olarak izledik. Ancak biz ilk duruşmada müdahil talebinde bulunduk. Hatun Sürücü adına ve kadınlar adına İstanbul Sözleşmesi'nin bize sağladığı hakkı kullanıp müdahil talebi sunduk. Fakat mahkeme, Türk Ceza Yasası'na göre sadece suçtan zarar görenlerin katılabileceğinden söz ederek bizim müdahillik talebimizi reddetti. Eğer biz müdahil olabilseydik sonucu değiştirebilir miydik, bunu bilemeyiz. En azından sanıklara soru sorabilirdik. Tanıkların bulunması ve onlara soru sorulması konusunda talepte bulunabilirdik. Yani gözlemci olmak yerine mahkemede var olan taraflardan biri olabilirdik. Bu imkan tanınmadı bize. Sanıklar konuştu. Sanık avukatları konuştu. Mahkeme konuştu ama ölen Hatun Sürücü adına hiç kimse konuşmadı çünkü onu temsil eden kimse yoktu.

Peki mahkemeden çıkan bu beraat kararı nihai bir karar mıdır? Yoksa Hatun Sürücü için hukuk mücadelesi sürecek mi?

Süren: Cumhuriyet savcısı bu beraat kararını üst mahkemeye taşıyabilir. Biz platform olarak talebimiz reddedildiği için hukuken bizim taşıma imkanımız yok. Sadece talebimizin reddi kararını üst mahkemeye taşıyabiliriz. Bu konuda da bir karar vermedik.

Peki dava sürecinde Almanya'daki STK'larla işbirliği yaptınız mı?

Süren: Bizim ulaştığımız ve bize ulaşan arkadaşlarımız oldu. Daha ziyade Alman basını çok büyük bir ilgi gösterdi. Her duruşma öncesi ve sonrası Alman basını bu davayı çok yakından izledi. Ayrıca avukat olan arkadaşlarımız da bizimle irtibata geçti.

Hatun Sürücü ailesi tarafından namus adına, töre adına öldürülen yüzlerce kadından sadece biri. Kadın cinayetleri konusunda Türkiye’nin ve Türk adalet sisteminin bir karnesini çıkaracak olursak, nasıl bir değerlendirme yaparsınız?

Süren: Kadın mücadelesi Türkiye'de çok etkili bir mücadele yeni bir mücadele değil. Kadın hakları konusunda uzun yıllar süren davalar var. İstanbul Sözleşmesi imzalanmadan önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde Türkiye adına verilen cezalar var. Türkiye hep ceza alan bir ülke maalesef. (Avrupa Konseyi'nin kadına yönelik şiddete karşı sözleşmesi olan) İstanbul Sözleşmesi yeterince uygulanmıyor. Yeterince sığınma evleri yok. Koruma kararları yeterince etkin şekilde uygulanmıyor. Aile Bakanlığı, 20 kadının koruma altında öldürüldüğünü açıkladı. Bu nedenle kadına yönelik şiddet konusunda Türkiye'de etkin bir mücadele olduğunu söyleyemiyoruz. Nitekim alınan yollar da var. Kadına yönelik şiddet davalarında artık büyük oranda "iyi hal" uygulanmıyor. Bu kadın hareketinin bir başarısı. Öte yandan bugün İzmir'de bir kadının cenazesine ailesi sahip çıkmadığı için kadın aktivistler tarafından cenazesi alındı ve cenaze merasimi yapıldı. 18 yaşında genç bir kadın evlenmek istemediği için kaçtığı İstanbul'da bulunup öldürüldü. Bu nedenle hala bu cinayetler devam ediyor ve yapılması gereken çok iş var.

Türkiye'de kadın cinayetlerinin önlenmesi için neler yapılabilir?

Süren: İktidarın dilini değiştirmesi lazım. Kadın cinayetlerine ve kadına yönelik şiddet konusuna ciddiyetle eğilmesi gerekiyor. Önceki bakanlıklar döneminde kadın hareketiyle daha etkin bir diyalog vardı ama son yıllarda bu da yok artık. Bu nedenle yasaların, meclisteki dilin, sokaktaki dilin değişmesi gerekiyor. Toplumun içinde bulunduğu gergin ortamın, çatışma ortamının uzlaşı ortamına dönmesi gerekiyor. Toplumda ne kadar çatışma varsa kadına yönelik şiddet de o kadar artıyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Özge Artunç