1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
Hukuk ve AdaletTürkiye

Haydarpaşa'da AYM kararına rağmen tahliye başladı

9 Ağustos 2025

Haydarpaşa Garı'nda Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararına rağmen "özel proje alanı" statüsüyle tahliye süreci başlatıldı. İstanbul'un simge binasının geleceği 20 yıldır bir muamma.

İstanbul'un simge yapılarından Haydarpaşa Garı'nın genel görünümü. Önünde, iskelede demirlemiş iki şehir hatları vapuru görülüyor
Haydarpaşa Garı, İstanbul'un simge binalarından biri Fotoğraf: Ozan Kose/AFP/Getty Images

İstanbul'un simge yapılarından Haydarpaşa Garı, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararına rağmen "özel proje alanı" statüsüne dayanan tahliye süreciyle yeniden gündemde.

Hukukçular, şehir plancıları ve meslek odaları bu süreci "açıkça hukuksuz" olarak tanımlıyor. Demiryolu çalışanları ve kent savunucuları ise bunun yalnızca bir bina meselesi değil, kamusal alan, toplumsal hafıza ve ulaşım hakkı mücadelesi olduğunu düşünüyor.

Haydarpaşa'da tren seferleri tamamen 2013'te durmuştu.

DW Türkçe, hukuki belgeler ve alanın yıllardır savunuculuğunu yapan Haydarpaşa Dayanışması temsilcileri ile demiryolu emekçilerinin tanıklıkları üzerinden süreci inceledi.

Yıllardır süren planlar ve hukuki mücadele

1909'da kapılarını açan Haydarpaşa Garı, Anadolu'dan gelenler için İstanbul'a açılan ilk kapı, İstanbul'dan gidenler için ise memleket yolculuğunun başlangıcı oldu. Ancak 2005'ten bu yana, iktidarın gar ve liman sahasını rant projelerine açma girişimleriyle karşı karşıya. Bu süreçte kimi zaman gökdelen planları, kimi zaman liman projeleri gündeme geldi; Haydarpaşa Dayanışması ve meslek odalarının açtığı davalarla bu projelerin pek çoğu iptal edildi.

Haydarpaşa Tren Garı'nda 2018 tarihinde çekilmiş bir kareFotoğraf: Ozan Kose/AFP/Getty Images

21 Ekim 2019'da ise tarihi Haydarpaşa ve Sirkeci garlarına ait depo alanları, aylık 350 bin lira kira bedeliyle Hazerfen Danışmanlık Limited Şirketi'ne verildi. Şeffaf olmadığı ve kamu yararına aykırı olduğu gerekçesiyle büyük tepki çeken bu ihale, yargı sürecinin ardından iptal edildi. Ancak bu kez de Kültür ve Turizm Bakanlığı üzerinden yeni adımlar atıldı.

Haydarpaşa ve Sirkeci gar sahaları 1 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 97. maddesinin 1. fıkrasının "ğ" bendi uyarınca özel proje alanı ilan edildi. Karar CHP'li vekiller tarafından Anayasa Mahkemesi'ne (AYM)taşındı. AYM 26 Ekim 2023'te kararı iptal etti. İptal kararı 27 Şubat 2024'te Resmi Gazete'de yayınlandı.

Haydarpaşa protokolü ne diyor?

AYM kararı dokuz ay sonra yürürlüğe girecekti. Ancak bu süre içerisinde -iptal kararı yürürlüğe girmeden- henüz Ağustos 2024'te gar sahası üzerindeki muhtelif parsellerde bulunan binaların Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 29 yıllığına kiralanmasına yönelik protokol imzalandı. 

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile imzalanan bu protokolle İstanbul'daki Haydarpaşa Garı ve arazisi, 71,1 milyar TL karşılığında 29 yıllığına Kültür ve Turizm Bakanlığına devredildi. Aynı şekilde Sirkeci Gar bölgesi de 9,5 milyar TL'ye Kültür ve Turizm Bakanlığına kiralandı.

Protokolde, Kültür ve Turizm Bakanlığının Sirkeci ve Haydarpaşa alanlarını, belirlenen tüzel kişilikler ve ortaklıklara ait kira sözleşmesi karşılığında kiralayabileceği belirtiliyor.

AYM'nin iptal kararı ise Kasım 2024'te yürürlüğe girdi.

Ancak iptal kararına rağmen Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ve Ağustos 2024 tarihli protokol gerekçe gösterilerek 23 Temmuz 2025'te lojmanların 1 Nisan 2026'ya kadar boşaltılması yönünde karar çıktı.

"Bir bina değil, hafızanın mekanı"

Haydarpaşa Garı, yüzyılı aşkın süredir ayrılıkların, kavuşmaların, umut dolu başlangıçların ve hüzünlü vedaların mekanı olarak kolektif belleğe kazınmış bir simge. Savaş yıllarında cepheye giden birliklerin, Kore Savaşı'na uğurlanan askerlerin, göçmenlerin, işçilerin yolu buradan geçti.

Edebiyat ve sinema da bu hafızayı besledi. Orhan Kemal, Sait Faik, Cemal Süreya dizelerinde ve satırlarında Haydarpaşa'yı kavuşmaların ve ayrılıkların sembolü yaptı. Yeşilçam filmlerinde tren düdüğü eşliğinde hüzünlü vedaların ve umut dolu karşılaşmaların fonu oldu.

Yapıcı: Burası kentin belleği, işleviyle birlikte korunmalı

Mimar ve Haydarpaşa Dayanışması üyesi Mücella Yapıcı, DW Türkçe'ye, Kültür ve Turizm Bakanlığının projelerinin "kültür" söylemiyle pazarlansa da kamusal alanı ticarileştirme amacını taşıdığını belirtiyor. "Haydarpaşa, kamusal ulaşımın, toplumsal hafızanın ve kültürel mirasın kesişim noktasında bir simgedir" diyen Yapıcı ekliyor:

"Bu alanı özel proje alanı ilan ederek kamu yararına aykırı biçimde tahliye ettiler. Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararına rağmen bu adımı atmaları, yürütmenin yargı denetimini nasıl hiçe saydığının açık göstergesi. Buradaki mücadele yalnızca binayı koruma mücadelesi değil; kentin hafızasını, kamusal alanı ve ulaşım hakkını savunma mücadelesidir."

Mimar ve Haydarpaşa Dayanışması üyesi Mücella YapıcıFotoğraf: privat

Garın ulaşım hakkından, kültürel mirasından kopartılarak kültür ve gayrimenkul sermayesine kar sağlamak üzere tekrar pazarlanmaya başlandığını savunan Yapıcı, sürecin yalnızca hukuksuz değil, aynı zamanda Kültür ve Turizm Bakanlığı açısından "ciddi bir suç" olduğunu vurguluyor:

"Kültür Bakanlığı son derece ciddi suç işliyor. Kendi kurallarına karşı suç işliyor. Çünkü Anayasa Mahkemesi kararlarına göre burası özel proje alanı ilan edilemez. Eğer bir Kültür Bakanlığı varsa onun asli görevi burayı işleviyle birlikte korumaktır."

Bu noktada toplumsal mücadelenin önemine de dikkat çeken Yapıcı, "Toplumun birlikte mücadelesi, birlikte karşı çıkması son derece önemli. Biz Mimarlar Odası olarak, Haydarpaşa Dayanışması olarak bu işin peşini bırakmayacağız. Pazar günkü nöbetlerimiz devam ediyor. Unutturmayacağız. 20 yıldır sürdürdüğümüz mücadeleyi gelinen bu noktada bırakmayacağız" diyor.

Tugay Kartal: Demiryolcuların atılması çok hüzün verici

Birleşik Taşımacılık Sendikası üyesi, emekli demiryolu işçisi Tugay Kartal da Haydarpaşa'nın sessizliğini hem duygusal hem işlevsel açıdan hüzün verici buluyor:

"Demiryolu işletmeciliği yapacaksanız gar ve istasyonlara ihtiyaç vardır. Haydarpaşa Garı'nın zaten yapılış amacı da budur. 16 milyonluk kentte olması gereken 4-5 tane gar yerine yalnızca elimizde iki tane gar vardır. Bunlardan biri Haydarpaşa, biri Sirkeci."

DW Türkçe'ye konuşan Kartal, bir garın yalnızca yolcu peronlarından ibaret olmadığını da vurguluyor:

"Gardaki tesisler; vagon bakım, lokomotif bakım atölyeleri, sinyalizasyon birimleri, manevra alanlarıyla birlikte ele alınmalıdır. Haydarpaşa bu açıdan eksiksiz bir merkezdi."

Kartal'a göre, bugünkü durum 2005'ten bu yana yürütülen politikanın sonucu:

"2005 yılından itibaren Haydarpaşa Gar ve liman sahasından gelir elde etmek isteyen iktidar bir saldırı politikası izliyor. İlk başta gökdelen projesiyle geldiler, sonra Haydarpaşa'yı Dünya Ticaret Merkezi yapmak istediler. Şimdi de kültür sanat duyarlılığı üzerinden bu dönüşümü gerçekleştirmek istiyorlar."

Tahliye sürecinin çalışanları doğrudan etkilediğini vurgulayan Kartal, "Sadece bir gar müdürü odası, hareket memuru ve birkaç gişe kaldı. Diğer tüm katlar Kültür Bakanlığı'na teslim edildi. Demiryolcular prefabrik yapılara sürgün edildi. 1923'ten beri kullanılan lojmanlar da boşaltılıyor" ifadelerini kullanıyor.

Gar lokantaları da kapatıldı

Proje süreçlerinin devletin planlama mekanizmalarına değil, özel sermayenin tercihine göre şekillendiğini belirten Kartal, Marmaray sistemiyle Haydarpaşa ve Sirkeci'nin devre dışı bırakılmasının da bu tercihin sonucu olduğunu savunuyor.

İstanbul Sirkeci Tren Garı'nın iç mekanı Fotoğraf: Dominique Berbain/Getty Images

Kartal, Haydarpaşa Lokantası'nın ve Sirkeci'deki Orient Express Lokantası'nın kapatılmasının da "sessizleşmenin" bir parçası olduğunu söylüyor.

Bir direniş simgesi

Haydarpaşa Dayanışması, 2012 Şubat'ından bu yana her pazar gar önünde eylemler yapıyor. Bu hafta 707'ncisi gerçekleşecek bu eylemler, kent savunusu açısından Türkiye'nin en uzun soluklu direnişlerinden biri olarak kabul ediliyor.

Dayanışma üyelerine göre Haydarpaşa, "sadece taş ve tuğla değil; toplumsal hafızanın mekanı" ve bu mücadele, "kentin geleceğini savunma" davası.