1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

"İşimizi verin açlık grevini bırakalım"

28 Eylül 2017

Cezaevi hastanesinde açlık grevine devam eden eğitimcilerden Semih Özakça tekerlekli sandalye ile duruşma salonuna geldi. Özakça, "İşimizi verin açlık grevini bırakalım" dedi. Nuriye Gülmen ise duruşmaya getirilmedi.

Fotoğraf: picture-alliance/AFP/A. Altan

İşlerine geri dönebilmek için 204 gündür açlık grevi yapan ve bu sürenin 128 gününü hapishanede geçiren eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın yargılanmasına Ankara'da devam edildi. Gülmen sağlık durumu gerekçe gösterilerek mahkemeye getirilmezken Semih Özakça tekerlekli sandalye ile getirildiği duruşmada savunma yaptı. Her iki eğitimcinin tutukluluğunun devamı yönünde karar alan mahkeme, Nuriye Gülmen'in sağlık durumunun tutukluluğuna engel oluşturup oluşturmayacağı konusunda Numune Hastanesi'nden ivediklikle bir rapor hazırlamasını istedi.

Sabah saatlerinde başlaması beklenen duruşma yoğun güvenlik önlemleri nedeniyle öğlene doğru başladı. Dışarıda alınan yoğun güvenlik önlemleri duruşma salonuna da yansıdı. Gazetecilerle birlikte yaklaşık 40 kişinin izlediği duruşmada, 36 jandarma ile çok sayıda sivil polis hazır bulundu. Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'yı Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran ile birlikte çeşitli baro başkanlarının da aralarında bulunduğu 100'e yakın avukat savundu.

Tekerlekli sandalye ile duruşmaya getirilen Semih Özakça, sanık sandalyesine otururken salonu selamladı. Aynı davada tutuksuz olarak yargılanan Acun Karadağ, "Arkadaşımı görmek istiyorum" diye Özakça'nın yanına gitmek istedi. Ancak Jandarmalar Karadağ'ı engelledi. Karadağ da ağlayarak "Allah belanızı versin, ne hale getirmişsiniz bu çocuğu. Bir öğretmeni ne hale getirmiş bu devlet, herkes görsün" diye bağırdı.

Karadağ, Gülmen ve Özakça ile aynı davada yargılandıklarını belirterek neden kendisinin dışarıda, onların hapishanede olduğunu sordu. Karadağ, Nuriye Gülmen savunma yapıncaya kadar savunma yapmayacağını söyledi.

"İşimizi verin açlık grevini bırakalım"

OHAL'den 2,5 sene önce çok zor şartlar altında Mardin'in Mazıdağı ilçesinde, bomba ve tüfek sesleri arasında mesleğini yapmaya başladığını söyleyen Özakça, şöyle devam etti:

"Mesleğimi büyük bir emeğin sonucu elde etmiş biriyim. İlerleyen zamanlarda öğretmenliğin büyük fedakarlıklar gerektirdiğini farkettim. Öğrencilerim için gösterdiğim özveriyi mesleki haklarım için de göstermeliydim, diye düşündüm. OHAL'den bir sene önce özlük haklarımız için iş bırakma eylemi yaptık. Sadece bu yüzden ihracımıza zemin hazırlamak için önce açığa alındık ardından ihraç edildik"

Özakça, bir bayram arifesinde açığa alındığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Başka bir bayramda iktidar aç bırakma hediyesi verdi. Bu duruma daha etkili ve hızlı tepki vermek için açlık grevine başladım. Bizi devrim olmazsa, AKP iktidardan gitmezse açlık grevini bitirmeyiz, demiyoruz. İşimizi geri verin, açlık grevini bitirelim. İşimiz verilseydi, direnişimiz hemen bitecekti. Açlığa da açlığı bitirmeye de neden olan iktidarın kendisidir. İşime dönmek için açlık grevine başladım, dönünceye kadar açlık grevine devam edeceğim.”

Özakça, kendilerinin rızası dışında gece yarısı zorla cezaevi hastanesine götürüldüklerini aktardı. "Biz hasta değiliz, için aç kalıyoruz. Hapishanede güneşi görüyorduk, havalandırma vardı. Ben ilk kez buraya gelirken güneşi gördüm” dedi. Kimsenin kimseye zorla açlık grevi yaptıramayacağını belirten Özakça, "Bu insanın kendi iradesi ve kararlığıdır. Kimse kimseye ne zorla açlık grevi yaptırabilir ne de sonlandırabilir” diye konuştu.

"Kamuoyundan kaçırılıyor"

Nuriye Gülmen'in iki gün önce Numune'ye kaldırılmasının duruşmaya getirmemek amacıyla yapıldığını belirten avukatları    yoğun bakımda tutulduğu söylenen Gülmen'in bilincinin açık olduğu ve kitap okuduğunu belirterek "toplumun gözünden kaçırmak için Gülmen'in duruşmalara getirilmediğini" savundular.

Ankara Barosu Avukatlarından Ömer Faruk Eminağaoğlu, "Düşünmek suç değildir, ifade özgürlüğü de suç değildir. Açlık grevi bizim yasalarımızda suç olarak düzenlenmemiştir. Anayasa Mahkemesi açlık grevini ifade özgürlüğü olarak kabul etmiştir. Bununla ilgili 2013'de, 2012'de örgütün bilgisiyle yapılan açlık grevleriyle ilgili olarak  ifade özgürlüğü kararını vermiştir. Açlığı grevi nereden gelirse gelsin,bir ifade özgürlüğüdür. Türkiye Cumhuriyeti'nde bu böyle yorumlanmıştır” diye konuştu.

Duruşma salonunun kapısında davayla ilgili olarak "Açlık Grevi" yazması dikkat çekti Fotoğraf: DW/A. Isik

Gülmen için doktor raporu istendi

Mahkeme, duruşma sonunda ara kararlarını açıkladı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından itirafçı olarak ifadesi alınan Berk Ercan'ın bir sonraki duruşmada tanık olarak dinlenmesine karar verildi. Mahkeme, kendisinin talep etmeden İstanbul Emniyeti'nin ifadesini gönderdiği Berk Ercan'ın ifadesini "kuvvetli şüphe” sebebi sayarak Gülmen ve Özakça'nın tutukluluk halinin devamına hükmetti. Ayrıca kurumların geçen ay mahkemenin istediği yazılara cevap vermediği gerçeğini gözardı eden mahkeme, delillerin toplanmamasını da tutukluluğun devamı gerekçesi yaptı.

Avukat Murat Yılmaz, mahkeme talep etmeden İstanbul Emniyet'nin bu yazıyı 25 Eylül'de mahkemeye göndermesine tepki göstererek "İstanbul Emniyeti, üstüne vazife olmayan bu dava ile neden ilgileniyor” diye sordu. Ercan'ın ifadesinde Gülmen ve Özakça'yı suçlayıcı beyanlar yer aldı.

Mahkeme, Nuriye Gülmen'in bir sonraki duruşmada hazır edilmesini, bunun için gerekirse gerekli sağlık ekipmanlarının salonda kurulmasına, buna karşılık sağlığının bu şartlarında gelmesine engel olması durumunda Gülmen'in ifadesinin bulunduğu ortamda savunma günü beklenmeden alınmasına karar verdi.

Ayrıca Gülmen'in sağlık durumunun tutuklu kalmasına engel olup olmadığı konusunda Numune Hastanesi'nden ivedi rapor alınmasına karar verildi. Gülmen'e de savunmasını yapması için üç avukat seçmesi istendi. Duruşmayı 20 Ekim'e erteleyen mahkeme, ayrıca gelecek celsenin Sincan Cezaevi içinde daha büyük salonda yapılmasına hükmetti.

Bu arada mahkeme salonun dışında duruşma listesinde, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın davasıyla ilgili olarak "Açlık Grevi" ibaresiyle yer aldı. Normal koşullarda bu listeyi mahkemenin düzenlediğini hatırlatan Avukat Eminağaolu, "mahkemenin de bu davanın bir terör örgütü davası değil, açlık grevi davası olduğunu zımnen kabul ettiği anlamına geldiğini" söyledi.

Aslı Işık/Ankara

© Deutsche Welle Türkçe

 

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik