İmamoğlu "diploma" davasında hakim karşısına çıktı
12 Eylül 2025
Silivri'deki Marmara Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun üniversite diplomasının usulsüz olduğu iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması bugün görüldü.
Yaklaşık 7 saat süren duruşma, İstanbul 5. İdare Mahkemesi'nde devam eden kararın iptali davasının dosyasının istenmesine karar verilerek 20 Ekim'e ertelendi..
İBB Başkanı 8 yıl 9 aya kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyor.
Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'ndaki 1 no'lu duruşma salonunda görülen duruşmaya CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Genel Sekreter Selin Sayek Böke, Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Genel Başkan Yardımcıları Gökan Zeybek, Gül Çitfci, Gülşah Deniz Atalar, İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, İBB Başkanvekili Nuri Aslan, İstanbul Barosu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, milletvekilleri, parti yöneticileri, belediye başkanları, yurttaşlar ve İmamoğlu ailesi katıldı.
''Cumhurbaşkanı İmamoğlu'' sloganıyla karşılandı
Hakim gelmeden önce belgeler, salona küçük boy kabin valizi ile masasına getirildi. Saati 11.00 olarak belirlenen duruşma için salona hakim 11.44'te gelirken İmamoğlu da 11.47'de getirildi. İmamoğlu geldiğinde salondaki izleyiciler, avukatlar ve partililer, alkışlar eşliğinde "Cumhurbaşkanı İmamoğlu" ve "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz" sloganları attı.
Öğrenimine ''Yüksek Lisans'' dedi
Kimlik tespiti için 12.04'te kürsüye çıkan İmamoğlu'na hakim öğrenim durumunu sordu. İmamoğlu'nun "yüksek lisans" demesi üzerine salondan alkış sesi yükseldi. İmamoğlu, "Allah'a şükür sabıkam yok" dedi. Hakimin iddianameyi ve süreci anlattığı sırada İmamoğlu, "Anlattığınız hiçbir şeyin benle alakası yok" dedi. Hakim anlatmaya devam ederken İmamoğlu, "Araya giriyorum ama hâlâ hiçbirisinin benle alakası yok. Savcıyı biliyorum, kimin yazdığını" ifadelerini kullandı. İmamoğlu'nun savcıyla ilgili "Benimle ilgili acelesi var" demesi üzerine hakim, "Lütfen kesmeden dinleyin" uyarısını yaptı.
İmamoğlu daha sonra tekrar araya girdi ve "Ben 18 yaşındaydım bu anlattıklarınızda. Kendinde belge olmayan kişi inşallah dinliyordur. Ben iddianamenin rezaletinin altını çiziyorum. Rahatsız olmuyorum dinlemekten" dedi.
İddianamenin anlatılmasının ardından İmamoğlu, savunmasına saat 12.35 itibarıyla başladı.
"Savunmamı yapacağım ama siz iddianameyi uzun uzun okudunuz. İddianamenin okunduğu zaman karşınızda 35 yıl önce 18 yaşında bir delikanlı... Bütün bu işleri nasıl yaptığını, bu hayal dünyasını bir savcının nasıl kurabildiğini, bu saçmalığı ve bu gerçekten ahlâk dışı bir metni nasıl yazabildiğini ben tasavvur edemiyorum" diyen İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben bu davanın iki kere mağduruyum. Birincisi, güzel anacığımın ak sütü kadar helal kazançla, yani alın teriyle aldığım diplomam yok sayılıp iptal edildi. Gençliğimin en anlamlı 5 yılını, 5 yıllık emeğimi, çabamı, gayretimi bir çırpıda yok ettiler. İkincisi, burası çok ironik. Dedim ya, çok rasyonel iki anlatım olacak. Bir komploya gittim ben. Açık söyleyeyim. Nasıl bir komplo? Dedim ya, 17 yaşında Kıbrıs'a gittim. 19 yaşında İstanbul Üniversitesi'ne geçiş yaptım. Ta o yıllarda 30-35 yıl önce benim cumhurbaşkanı olacağımı o günden anlamışlar. Şimdiki adı Girne Amerikan Üniversitesi'ni kurmuşlar, hazırlamışlar. Orada bir şebekeyi kurmuşlar. Ondan sonra orada bir heyet hazırlamışlar. Yetinmemişler. İstanbul Üniversitesi'nde bir heyet kurmuşlar. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi'nde profesörler, hocalar, kurullar... Hatta YÖK'te kurmuşlar. Çünkü YÖK kabul etmiş bunu. Kocaman bir şebeke. Bu şebeke çalışmış. Hatta önceden çalışmış, 2 yıl önceden İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü diyerek Milliyet gazetesinde çıkan ilandan gazete ilan vermeye başlamışlar. 2 yıl önceden... Ya 17 yaşında anlamışlar, Ekrem İmamoğlu'ndan cumhurbaşkanı olacak."
"KKTC'yi de lağvederler"
Sözlerini, ''KKTC'yi lağvetmeyi bile göze alırlar bu diplomayı iptal etmek için'' diye sürdüren İmamoğlu şöyle devam etti:
"Şu anlattığım senaryo bile iddianameden daha rasyonel bir senaryo. O kadar irrasyonel, o kadar saçmalık. Onun için gerçekten şunu düşünmeden inanmıyorum yani. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devletini lağvetmeyi bile göze alırlar yani bu diplomayı iptal etmek için. Bu arada bu anlattığım size irrasyonel, kurgu, trajikomik gelebilir ama az önce saygıdeğer hakimin ifade ettiği iddianameden daha gerçekçi bir senaryoyu size anlattım. Sayın hakim, bu arada benim hayatım çok sahici, onu söyleyeyim. Her şeyiyle gerçek. Bütün bunların kaynağı köydeki yetişmemden gelir. Çok çalışkan kadınların arasında büyüdüm. Anacığım, anneannem, babaannem, teyzem, yengem, her birisi çiftçi. Her türlü ürün üretirler. İlk doğduğum köyde fındık, diğer köyümde tütün yetiştirirler. O bahçelerde ben rençberliği öğrendim. Girişimci, çok çalışkan evin erkekleri var. Babam, amcalarım, dedelerim, büyük amcalarım, büyük aile bir arada yaşıyoruz. Kereste atölyemiz var, benzin istasyonumuz var, inşaat malzemesi, dükkanımız var ama köyde yaşamayı tercih eden bir ailemiz var. Çok gerçek bir hayat yaşadım ben.''
İmamoğlu, savunmasını şöyle sürdürdü:
"Şimdi bütün bu işlemleri yaparken Türkiye Cumhuriyeti devleti de muhatap, Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti devleti de muhatap. Bir savcının çıkardığı işe bak. Şurada tartıştığımız konuya bak ya. Kıbrıs'ı, Kıbrıs'ın okullarını tartışıyoruz. İstanbul Üniversitesi'ni tartışıyoruz. Ben İstanbul Üniversitesi Rektörü'nü iptalden önce 'Yanlış bir işlem yapmayın' diye telefonda aradığımda telefondaki sesini ben duydum bu kulaklarımdan. Baskı altındaki sesini kulaklarım duydu. Yazıktır. 3 tane adamı atamışsınız. Sanat yönetmeni, doktor, mimar. Hukukçu yok. Niye? Her şeyi göze alabilsin diye. Siyasi çizgilerini çıkartabilirim size tek tek. Ayıptır, yazıktır Ekrem'in diplomasının peşine düşmek. Gerçekten bu ülkenin artık bir seferberliğe ihtiyacı var. Şu saçma sapan işlerden acilen kurtulmaya ihtiyacı var. Milletin parası cebinde eridi. Türk yargısı yerle bir edildi. Yargılama yapılmıyor, infaz yapılıyor, yargısız infaz. Biz işte bu umut seferberliğine talibiz. Milletimize korkuyu değil, umudu yaşatmak için de asla vazgeçmeyeceğiz."
''Bizi zannediyorlar ki zindanlarda susturabilecekler''
İmamoğlu savunmasını, "Bizi zannediyorlar ki zindanlarda susturabilecekler. Susmayız, susmayacağız. Ben neler yaşadım? Bu millet neler yaşardı? Seçimleri kazandık. Yerel seçim iptal ettiler ya. Bir zarfa atılan 4 oydan 1’ini iptal ettiler. Bakın ne diyorum? Siz bu ülkenin sandığını ve geleceğini koruyacaksınız. Siz adalet gibi önemli bir göreve talipsiniz. Hepimizden daha önemli göreve... Biz önümüzde ceketimizi ilikleriz ama sizin önünüzü ilikleyeceğiniz kimse yok bu Türkiye Cumhuriyeti'nde'' sözleriyle sürdürdü.
İmamoğlu, duruşmaya ara verildiği sırada da kravatını çıkararak, izleyici sıralarındaki CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik'e attı.
İmamoğlu'nun tutuklu avukatı Mehmet Pehlivan, duruşmaya SEGBİS ile bağlandı. İmamoğlu'nun savunmasının sona ermesinin ardından Pehlivan'ın dinlenmesine geçildi.
Tutuklu bulunan avukat Mehmet Pehlivan'ın fiziki olarak getirilmesi talebini reddeden mahkeme heyeti, Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul 5. idare Mahkemesi'nde diploma iptali kararının iptali için açtığı dava dosyasının istenmesine karar vererek duruşmayı 20 Ekim tarihine erteledi.
ANKA,DHA/TY,SÖ