1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İngiltere: Monarşinin geleceği tehlikede mi?

Ella Joyner
18 Eylül 2022

İngiltere'de kraliyet ailesinin mantığını ve geleceği sorgulayanların sayısı artıyor. Kral 3. Charles'ın işi, geçen hafta vefat eden annesi Kraliçe 2. Elizabeth'inkinden daha zor olacak.

Charles'ın tahta çıkışının ardından monarşi karşıtı bir İngiliz, "Benim kralım değil" pankartıyla protesto yaparken
Charles'ın tahta çıkışının ardından monarşi karşıtı bir İngiliz, "Benim kralım değil" pankartıyla protesto yaparken Fotoğraf: Vuk Valcic/ZUMA Press Wire/dpa/picture alliance

Ömrünün tamamını prens olarak geçiren 73 yaşındaki Charles, annesi Elizabeth'in vefatının ardından kral oldu. Onlarca yıl boyunca İngiliz kraliyet ailesini 2. Elizabeth ile özdeşleştiren İngilizler ve uluslararası toplum, Charles'ın bu görevi layığıyla yerine getirip yetiremeyeceği sorusu üzerine kafa yormaya başladı.

Kraliçe rolünü 70 yılı aşkın süre boyunca başarıyla oynayan ve kraliyet ailesini iyi bir şekilde temsil eden Elizabeth'e verilen desteğe Charles'ın da sahip olduğunu söylemek imkansız. 2022 yılının başlarında yapılan bir YouGov anketine göre Kraliçe Elizabeth, halkın yüzde 75'inin desteğine sahipti. Tahta henüz çıkan oğlu Charles'ın sahip olduğu destek ise yalnızca yüzde 42 dolayında.

Son dönemde ailenin itibarını sarsan birçok skandal yaşandığını da unutmamak gerekiyor. Charles'ın kardeşi Prens Andrew, cinsel istismar suçlamalarıyla karşı karşıya. Suçlamalar üzerine toplumsal görünürlüğünü giderek azaltan Andrew, 2019 yılında kraliyet ailesine mensup olması nedeniyle yürütüğü resmi görevlerinin tamamından çekilmişti.

Meghan Markle ve Prens HarryFotoğraf: Henry Nicholls/AP Photo/picture alliance

Prens William'ın kardeşi ve Charles'ın oğlu Prens Harry de resmi görevlerinden 2021 yılında çekilmiş ve eşi, eski oyuncu Meghan Markle ile ABD'ye taşınmıştı. Markle ve Harry, kraliyet ailesine ciddi suçlamalar yöneltmişti.

Öte yandan Charles'ın itibarı, kendisi ile Prenses Diana arasında yaşanan çalkantılı boşanma sürecinin ardından hiç düzelmedi. Yüksek bir popülariteye sahip olan Diana, 1997 yılında bir araba kazasında hayatını kaybetmişti.

Monarşiye destek azalıyor

YouGov'un anketine göre, İngiltere'de monarşiye verilen destek, 2012 yılında yüzde 75 dolayında iken bu oran birkaç ay önce yüzde 62 seviyesine gerilemiş bulunuyor.

Kraliçe Elizabeth'in ölümü, Birleşik Krallık içinde ve dışında üzüntüyle karşılansa da bu, monarşinin geleceğinin sağlam olduğu anlamına gelmiyor.

"Kraliyet Ateşi: Tüketici Kültüründe İngiliz Monarşisi" kitabının yazarı ve Londra Royal Holloway Üniversitesi'nde akademisyen olan Pauline Maclaran, "Kraliçe'ye verilen desteğin, otomatik olarak monarşi kurumuna aktarılmasından söz etmek olanaksız" diyor.

Charles'ın birçok riskle karşı karşıya olduğunu kaydeden Maclaran, "İnsanlar uzun zamandır Charles'ın siyasete gereğinden fazla müdahale edebileceğine ilişkin korkularını dile getiriyor" gözlemini aktarıyor.

Tahta Charles'tan sonra William, William'dan sonra da George geçecekFotoğraf: Cover-Images/IMAGO

Bağımsızlık ilan edenler artabilir

Pazarlama alanında çalışmalarını yürüten Maclaran'a göre, Charles'ın karşı karşıya olduğu en önemli risklerden biri, dünya genelinde kolonyal geçmişe karşı bilinçliliğin arttığı bir dönemde beyaz, heteroseksüel ve imtiyazlı bir erkek olarak monarşinin başına geçmiş olması. Maclaran, "Taht sıralamasındaki bir sonraki kişi de beyaz bir erkek, ondan sonraki de beyaz bir erkek" diyor. Charles'tan sonra tahta oğlu Prens William ve onun ardından da torunu Prens George geçecek.

Aynı zamanda İngiliz Milletler Topluluğu'nun (Commonwealth of Nations) geleceği ve İngiltere'nin eski sömürgesi olan bazı ülkelerin tazminat talepleri de tartışma konusu.

Toplam 56 ülkenin üyesi olduğu Topluluğun yalnızca 14'ü İngiltere Kralı'nı devletin başı olarak tanıyor. Geçen yıl Barbados, ülke yönetiminde kraliyet ailesinin rolünü bertaraf ederek, Cumhuriyet rejimine geçmişti. Özellikle Charles'ın Kral olmasının ardından birçok diğer ülkenin Barbados'u takip etmesi bekleniyor.

Karayiplerdeki ada ülkesi Antigua ve Barbuda'nın başbakanı ise geçen hafta İngiliz televizyon kanalı ITV'ye yaptığı açıklamada, gelecek üç yıl içerisinde bu konuda bir referendum düzenlemeyi planladıklarını söyledi. Jamaika da benzer bir isteğe sahip olduklarını duyurdu. Avustralya ve Yeni Zelanda'nın seçilmiş liderleri de, teorik olarak Cumhuriyet rejimine geçebileceklerini ifade etmiş olsa da bu konuda aceleci bir resim çizmiş değiller.

Charles, 2018 yılında Prens olarak Nijerya'yı ziyaret etmiştiFotoğraf: Joe Giddens/PA Wire/empics/picture alliance

Cumhuriyet isteyen İngilizler de var

Peki Birleşik Krallık'ın içerisinde durum nasıl?

Monarşi karşıtı bir sivil toplum kuruluşu, Charles'ın tahta çıkışını Cumhuriyet'e geçiş için önemli bir fırsat olarak görüyor. Örgütün sözcüsü Graham Smith, Cumartesi günü yayınladığı açıklamada, "Yeni bir kralın ilan edilmesi, demokrasiye karşı bir hakaret ve eşitlik, hesap verebilirlik ve hukukun üstünlüğü gibi, çoğumuzun inandığı değerlere karşı duran bir andır" diye konuştu.

Smith, Haziran ayında katıldığı bir konferansta da "Kraliçe inkâr edilemez bir biçimde, kraliyet ailesinin en popüler üyesi. Dolayısıyla Elizabeth artık tahtta oturmadığında, Kral Charles'ın durumu tersine çevirme şansı olmayacak ve aksine daha da fazla destek kaybı yaşayacak" demişti.

Smith'in de temsil ettiği cumhuriyetçi hareketin işinin kolay olmadığını da unutmamak gerekiyor. Bu hareketin en önemli kalesi, İskoçya. 2014 yılında yapılan bağımsızlık referandumu, başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Ancak bu yıl, British Future (Britanya'nın Geleceği) isimli düşünce kuruluşu tarafından yapılan bir ankete göre, İskoç seçmenlerin yalnızca yüzde 45'i monarşiyi destekliyor. Aynı zamanda, Charles'ın kral ilan edilmesi sırasında, İskoçya'nın başkenti Edinburgh sokaklarında gösteri yapan protestocular, yeni Kral'ı yuhaladı.

Bunun karşısında binlerce kişi, İskoçya'yı çok sevdiği bilinen Elizabeth'i saygıyla anmayı tercih etti. İskoçya'nın bağımsızlığını isteyen İskoçya Ulusal Partisi bile, bağımsız oldukları takdirde, İngiliz kral veya kraliçesini devletin başı olmayı sürdüreceği görüşünde ve Charles'ın tahta çıkması bu görüşü değiştirmiş değil.

Peki Charles, İskoçya'yı dahi monarşiyle yollarını tamamıyla ayırmaya itecek kadar kötü bir performans sergileyebilir mi?

Maclaran'a göre, kraliyet ailesi birçok risk ve sorunla karşı karşıya olsa da, tüm bunların üstesinden gelmeleri muhtemel. Maclaran, yeni kralın mevcut risklerin bilincinde olduğunu ve davranış tarzını buna göre belirleyeceğini söylüyor. "Tabii Charles'ın bunu tek başına becermesi mümkün değil ve kendisi de bunun bilincinde" diyen Maclaran, Kral'ın, oğlu William ve gelini Kate'in yanı sıra eşi Camilla ile "kadınların güçlü roller oynamasını sağlamak" için iş birliği yapacağı değerlendirmesini aktarıyor.

Maclaran, kraliyet ailesinin, "imajları konusunda son derece bilinçli" ve "uyum sağlamakta başarılı" olduklarının altını çiziyor:

"Nihayetinde monarşi, son derece karmaşık bir kurum."