1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

HRW: Türkiye yüzlerce mülteciyi zorla geri gönderdi

24 Ekim 2022

Türkiye'nin yüzlerce Suriyeliyi zorla geri gönderdiğini tespit eden İnsan Hakları Gözlemevi, Avrupa ülkelerini harekete geçmeye çağırdı.

Bir grup Suriyeli, el Bab kentinin doğusundaki Bizaah bölgesine inşa edilen konutlara AFAD'ın desteğiyle götürülürken
Bir grup Suriyeli, el Bab kentinin doğusundaki Bizaah bölgesine inşa edilen konutlara AFAD'ın desteğiyle götürülürken Fotoğraf: Bakr Alkasem/AFP/Getty Images

İnsan Hakları Gözlemevi (HRW), Türkiye'nin Şubat-Temmuz döneminde yüzlerce Suriyeli erkek ve çocuğu zorla sınır dışı ettiğine dair rapor yayınladı.

Raporda, "Sınır dışı edilen Suriyeliler HRW'ye; evleri veya iş yerlerindeyken tutuklandıklarını, zorla geri gönderme merkezlerine getirildiklerini, kötü koşullarda bekletildiklerini, şiddete maruz kaldıklarını ve nihayetinde kendillerine bir 'gönüllü dönüş formu' imzalatıldığını, peşinden sınırın öte tarafına götürüldüklerini anlattı" denildi.

Bu sabah paylaşılan ve biri kadın, ikisi erkek çocuk toplam 47 kişiyle yüz yüze veya telefonla yapılan görüşmelere dayanılarak hazırlanan raporda, "Türkiye 3.6 milyon Suriyeli'ye geçici koruma sağlıyor olsa da şimdi Suriye'nin kuzeyini bir mülteci yığma sahası yapmaya çalışıyor gibi gözüküyor" ifadeleri yer aldı.

Raporda, İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanı Dr. Savaş Ünlü'nün "göç yönetiminin uluslararası hukuka uygun olarak yapıldığı ve ihllallere dair iddiaların temelsiz olduğu" itirazına da yer verildi.

Baskı ve şiddet artıyor

DW Türkçe'ye konuşan İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) Başkanı Metin Çorabatır, son iki yıldır Suriyeli mültecilere yönelik nefret söyleminin arttığını, seçimler yaklaştıkça koşulların daha da kötüleşmesinden endişe ettiklerini anlattı.

Raporda ayrıntılı şekilde değinilen, geri gönderme merkezlerindeki aşırı kalabalık ve hijyen eksikliği gibi olumsuz koşulların ötesinde Suriyelilerin okullarda bile şiddet gördüğüne değinen Çorabatır, "Daha Cumartesi günü Ankara Mamak'da bir öğretmen, 4'üncü sınıf öğrencisi Suriyeli çocuğu dövdü. Ailesi 'Geri gönderiliriz' korkusuyla öğretmeni şikayet etmek istemiyor. Bunun yerine çocuklarını okuldan aldılar. Çocukların akran ve öğretmen baskısı yüzünden okulu bıraktığı olaylar çok arttı" dedi.

Geçen yıl Ağustos ayında Ankara'da yaşanan olayların büyük bir korkuya neden olduğu görüşünü dile getiren Metin Çorabatır, bu olaydan sonra hükümetin şehirlerdeki mülteci sayılarıyla ilgili kısıtlamalar getirdiğine dikkat çekti.

Ankara'nın Altındağ ilçesinde 10 Ağustos 2021'de bir Türk gencinin ölümüyle sonuçlanan kavga, Suriyelilerin ev ve iş yerlerine yönelik saldırı dalgasını tetiklemişti. Temmuz 2022 itibariyle Türkiye genelinde yabancı yoğunluğu yüzde 20 sınırına ulaşan 1200 mahalle kayıtlara kapatılmış durumda.

Seçim vaatlerinin etkisi

İş aramak için büyük şehirlere gelen ve buralarda hayat kurmaya çalışılan Suriyeliler şimdi, kayıtlı oldukları illere geri gönderilmeye çalışılıyor. Çorabatır'a göre tıpkı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Türkiye'de de muhalefet partilerinin söylemi, iktidarı mülteciler aleyhine adımlar atmaya itiyor.

"CHP, İyi Parti ve Zafer Partisi Suriyelileri geri göndermeyi vaat ediyor. Bunun oy olarak bir karşılığı var. Tıpkı Avrupa'da gördüğümüz aşırı sağ hareketler gibi."

Seçimler yaklaştıkça oy kaygısıyla geri gönderme vakalarının arttığını kaydeden Çorabatır, "Şu aşamada genelde bir suça karışmış ya da toplumsal olaylar yaşanan bölgelerdekileri görüyoruz. Ancak bu her durumda uluslararası hukuka aykırı" dedi. Çorabatır'a göre suçlu da olsa bu kişiler, haksız şekilde Suriye'ye gönderilmek yerine mahkemelerde yargılanmalı.

Bizaah bölgesinde yapılan konutlar Fotoğraf: Bakr Alkasem/AFP/Getty Images

Geri gönderme merkezlerindeki hukuksuzluklara dair Çorabatır, "Sığınmacıların kendi dillerinde olması gereken gönüllü dönüş metni çoğu durumda Türkçe. Anlamadıkları bir metne imza atmaya zorlanıyorlar" bilgisini verdi.

Bu noktada Uluslararası Af Örgütü dahil ilgili sivil toplum kuruluşları ve konunun uzmanları, Türkiye'nin 1951 tarihli Birleşmiş Milletler Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Cenevre Sözleşmesi'ne uyguladığı coğrafi kısıtlamaya dikkat çekiyor. Sözleşmeye 1961'de taraf olan Türkiye, Avrupa Konseyi üye ülkeleri dışından gelenlere mülteci statüsü tanımıyor. Bunun yerine hakları ve güvencesi belirsiz bir "geçici koruma" statüsü veriyor.

Raporda Yunanistan vurgusu

Bugün yayınlanan HRW raporunda da hukuki güvence olmadığına dikkat çekilerek "Avrupa, Türkiye'yi sığınmacılar için güvenli olmayan ülke olarak tanımalıdır" çağrısı yapılıyor. Avrupa Komisyonu'na hitaben raporda,  "Türkiye'nin güvenli ülke olmadığı netleştirilmeli ve Yunanistan'a, Türkiye'yi güvenli üçüncü ülke olarak kabul eden kararı iptal etmesi için baskı yapılmalı" deniyor.

Bu tespite katıldığını söyleyen IGAM Başkanı Çorabatır, "Türkiye, 1951 Cenevre sözleşmesi açısından birçok hakkı tanımıyor. Evet, eğitim ve sağlık imkanı veriyor. Ancak insanlar, mülteci statüsü ve onun getirdiği haklardan mahrumlar. Coğrafi kısıtlama kalkmadıkça Türkiye hiçbir zaman güvenli ülke olmayacak" dedi.

Mevcut durumda Türkiye'nin iki büyük muhalefet partisi CHP ve İyi Parti, mültecilerin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile anlaşılarak topluca geri gönderilmesi gerektiğini savunuyor. İktidar partisi AKP ise Suriye'nin kuzeyinde, halihazırda Türk Silahlı Kuvvetlerinin kontrolündeki bölgelere mültecileri yerleştirmeye çalışıyor.

Öte yandan Türkiye'de kötüleşen ekonomik durum ve artan yabancı düşmanlığı gönüllü geri dönüşleri de tetikliyor. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), sadece 2022'nin ilk altı ayında 15 bin 149 Suriyelinin gönüllü olarak ülkelerine döndüğünü bildirdi. Buna karşın BM, sonuncusunu Eylül ayında yaptığı değerlendirmede, Suriye'nin geri dönüşler için güvenli olmadığını tespit etmişti.

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik