1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Büyükada tutuklamaları: İnsani boyutta ihlal yaşanıyor

8 Eylül 2017

Avukatları, Büyükada'daki baskın sonrası tutuklanan insan hakları savunucularının durumu hakkında bilgi verdi. İnsan hakları savunucularının havalandırma boşluğundan konuşmasına bile izin verilmediği aktarıldı.

Fotoğraf: DW/B. Karakaş

İstanbul Büyükada'da 5 Temmuz'da gözaltına alınan ve daha sonra tutuklanan 8 insan hakları savunucusunun son durumuna ve cezaevi koşullarına ilişkin bir basın toplantısı düzenlendi.

Toplantıya katıldığı gerekçesiyle önce gözaltına alınan ve sonrasında adli kontrol şartı ile serbest bırakılan Eşit Haklar İçin İzleme Derneği Koordinatörü Nejat Taştan, insan hakları mücadelesi vermeye devam edeceklerini söyledi. Taştan, "Ben niye dışarıdayım, Günal niye içeride? Özlem neden içeride? Bilmiyorum. Aynı toplantıya katıldık" dedi. Gözaltında tutuldukları 9 gün boyunca kendilerine tek bir soru sorulmadığını ifade eden Taştan, 'terör örgütüne yardım ve yataklık' suçlaması ile karşı karşıya kaldıklarını ancak savcılığa sevk edildiklerinde dahi herhangi bir örgüt isminin zikredilmediğini söyledi.

"Ekmek için iki aydır mücadele veriyoruz"

Avukat Meriç Eyüboğlu, sürecin belirsizliğini koruduğunu belirterek tutuklu müvekkillerinin morallerinin iyi olduğunu ancak sağlık problemleri yaşandığını dile getirdi. Eyüboğlu, tutuklu insan hakları savunucularından avukat Nalan Erkem'in kelepçe ile doktor kontrolüne götürüldüğünü, sağlık sorunları nedeniyle beyaz ekmek yememesi gerektiğini ancak parasıyla alıyor olmasına rağmen halen kendisine esmer ekmek verilmediğini söyleyerek, "Çözülemeyecek bir sorun değil ama bu kadar basit bir şey için bile iki aydır mücadele ediyoruz. Yalnızca hukuki değil, insani boyutta da ihlaller yaşanıyor" dedi.

Avukat Eyüboğlu, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörü İdil Eser, Yurttaşlık Derneği üyeleri Özlem Dalkıran ve Nalan Erkem'in Silivri Cezaevi'ne nakledildiğini hatırlatarak, burada kadınlar için en temel malzemelerin bile alışveriş listesinde bulunmadığını söyledi. Eyüboğlu, "Törpü ve cımbız bile alınamıyor" dedi.

"Kritik önemde politik davalardan biri olacak"

Peter Steudtner Türkiye'de tutuklu olan 10 Alman vatandaşından biriFotoğraf: picture-alliance/dpa/Amnesty International

Sürece dair bilgi veren avukat Hülya Gülbahar ise, Büyükada tutuklamaları ile toplantı, örgütlenme ve ifade özgürlüğü hakkının açık bir şekilde ihlal edildiğini söyledi. Gülbahar, açılacak davanın Türkiye'nin en önemli davalarından biri olacağını savunarak, "Keyfi bir hal rejiminin inşa edilmesi konusunda kritik önemde politik davalardan biri olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.

Kafesin içinden gökyüzüne bakıyorlar

Avukatlar, tutuklu müvekkillerinin "FETÖ suçlaması" ile karşı karşıya kaldıkları için cezaevindeki sosyal aktivitelerden faydalanamadıklarını ve ortak görüşme alanına çıkamadıklarını söyledi. Avukatların verdiği bilgiye göre, tutuklu insan hakları savunucularının haftada 1 saat aileleri ve 1 saat avukatlarıyla görüşme hakkı bulunuyor. Tutuklu hak savunucularının havalandırma boşluklarından ve kapı altlarından birbirleriyle konuşmalarına dahi keyfi biçimde müdahale edildiğini anlatan avukatlar, havalandırmaların telle çevrildiğini ve dolayısıyla gökyüzünü bir kafesin içinden bakar gibi gördüklerini söyledi. Alman vatandaşı Peter Steudtner ve İsveçli Ali Gharavi'nin Silivri Cezaevi'ne nakledildikten sonra kendilerine İngilizce-Türkçe sözlük ve dilbilimi kitaplarının verilmediği öğrenildi. Avukatlar, cezaevi idaresinin Türkçe dilekçe vermeyi şart koşmasının Türkçe bilmeyen müvekkilleri için zorluk yarattığını ifade etti.

"İşaret diliyle konuşabiliyor"

Toplantıda basın mensuplarına verilen bilgi notunda, Ali Gharavi'nin ruhsal ve zihinsel tecritte tutulduğu belirtilerek, "Hiç İngilizce bilmeyen ve travmadan muzdarip bir kişiyle kalıyor. Bu kişiyle günde en fazla 15 dakika işaret diliyle konuşabiliyor" denildi. Polis merkezinde iki kere bayılan Ghavari'nin anksiyete ilacı kullanamadığı ve psikiyatrist ile görüşme talebinin de kabul edilmediği belirtildi. Ayrıca, birbirlerinden ayrı hücrelere tutulan Alman vatandaşı Steudtner ile Ghavari'ye gönderilen hiçbir kart ve mektubun kendilerine verilmediği söylendi. Avukatlar, iki yabancı müvekkillerinin tutukluluklarına dair yaptıkları başvuru ve itirazlara da henüz bir yanıt alamadıklarını dile getirdi.

© Deutsche Welle Türkçe

Burcu Karakaş

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik