1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

060711

7 Temmuz 2011

İran'da peş peşe meydana gelen iki cinsel saldırı olayı, kamuoyunda tartışmaya yol açtı. Uzmanlar, kuşaklar arasında yaşanan değerler çatışmasının endişe verici boyutlara geldiğine dikkat çekiyor.

Fotoğraf: Jürgen Sorges

İran basınında son dönemlerde sık sık cinsel saldırı vakalarıyla ilgili haberlere rastlanıyor. Adalete intikal eden bu tür olaylarda suçlu bulunan ise genellikle mağdur oluyor. Savcı ya da hakîm, kadının, ahlâksız davranışı yüzünden tecavüze uğradığı sonucuna varıyor. Bu nedenle de bazı yetkililer, “kamu güvenliği” adına toplumun ahlâkının daha fazla kontrol edilmesini istiyor. Ve tecavüze uğrayan İranlı kadınlar haklarını arayamıyor…

İran gazetelerinde haziran ayı başında yer alan bir haber kamuoyunda şok etkisi yarattı. Ülkenin güney batısındaki küçük bir şehirde, bir grup erkeğin bir ev partisini basarak orada bulunan altı genç kadına tecavüz ettiği belirtiliyor, ancak kadınların üzerinde uygunsuz kıyafetler bulunduğu iddia ediliyordu. Kadınların alkollü olduğu ve erkeklerle dans ettikleri de haberde yer alan diğer ayrıntılardı.

Fotoğraf: ISNA

"Mağdurlar ahlâklı davranmadı"

İran yargısının bu toplu tecavüz vakasına tepkisi ise mesafeli oldu ve açılan soruşturmada mağdurların ahlâklı davranmadığı sonucuna varıldı. Tahranlı avukat Yunus Şerif – Razî verilen kararın saçma olduğunu belirtiyor ve İran yargısının tutumunu şöyle değerlendiriyor:
“Yetkililerin mağdurları suçlu bulması çok üzüntü verici. Suç işleyenler suçludur ve onların cezalandırılması gerekiyor. Adaletin tutumu, kamuoyunu rahatsız ediyor ve hukuk sistemine duyulan güvenin kaybedilmesine yol açıyor. Mağdurlar korkutuldu ve bu yüzden de şikayetlerini geri almak zorunda kaldılar.”
Bu gelişmeden iki hafta sonra İran'da ikinci bir toplu tecavüz vakası daha medyaya yansıdı. İran basınında yer alan haberlere göre, erkek arkadaşıyla gezintiye çıkan genç bir kadın kimliği belirsiz 15 erkek tarafından cinsel saldırıya maruz kalmıştı.

İran yasaları ne diyor?

Bu genç kadın da önce savcılığa suç duyurusunda bulundu, ancak daha sonra şikâyetini geri aldı. Bu mağdurun da yine önce hesap vermesi gerekiyordu. Erkek arkadaşıyla ne tür bir münasebet içinde bulunduğunu ve neden gizlice buluştuğunu yetkililere açıklamak zorundaydı. Zira İran yasalarına göre, bekar bir kadının yabancı bir erkekle buluşması geleneklere aykırı ve ahlâksızca bir davranış.
İranlı aile psikoloğu Rıza Kazımzâde İran toplumunun içinde bulunduğu durumu şöyle anlatıyor:
Fotoğraf: ISNA
“Toplumumuz ahlâkî bir kriz içinde. Sistemin toplumun taşımasını istediği manevî ve ahlâkî değerler, toplumun ihtiyaçlarıyla uyumlu değil. Aile içinde çocuklara aktarılan değerlerle toplum içinde egemen olan değerler arasında büyük bir çatışma yaşanıyor.”
32 yıl önceki İslam Devrimi'nden bu yana İran'da alkol tüketimi, Batı tarzı müzik ve moda, ayrıca kamuya açık alanlarda kadınların ve erkeklerin bir araya gelmesi yasak. Öte yandan Batılı liberal yaşam tarzını benimseyen birçok İranlı aile de bulunuyor. Ve geçtiğimiz günlerde yaşanan her iki olayda suçlu durumuna düşen mağdurlar da özgürce yaşamak isteyen iyi eğitimli kadınlardı.

"Ahlâksızlığın sonu hüsranla biter"

İran'da, dinî eğilimli devlete yakın medya organlarının alışılmışın aksine tecavüz haberlerine sık sık yer vermesi de dikkat çekici. Muhafazakâr basın böylece gençlere, gizli ev partileri ve karşı cinsten arkadaşlarla dolaşmanın ahlâksızca olduğu ve sonunun hüsranla sonuçlanabileceği uyarısında bulunmuş oluyor.
Fiziksel şiddete karşı kamuoyunda da bir duyarsızlık olduğunu belirten insan hakları savunucusu Nur İman Garaî, örneğin başka bir siyasi görüşe sahip olan kadın tutukluların cezaevinde cinsel tacize maruz kalabileceklerine dikkat çekiyor. Garaî, yoğun kamuoyu tepkisi karşısında Tahran'ın güneyindeki bir cezaevi müdürünün görevden alınarak tutuklandığını, iki gardiyanın da işini kaybettiğini belirtiyor ve ekliyor:
“İşkence ve tecavüz, İran devletinin kullandığı siyasi baskı araçları arasında. Toplum on yıllardan beri bu şekilde kontrol ediliyor ve baskı altına alınıyor. İran cezaevlerinde kadınların ve erkeklerin tecavüze uğradıklarına dair sayısız belge ve görüntü var. Birçok erkek şunu düşünüyor: Eğer devlet bunu yapabiliyorsa, biz de yapabiliriz. Kim bizden hesap soracak ki!”

© Deutsche Welle Türkçe

Shabnam Nourian / Çeviri: Hülya Köylü

Editör: Beklan Kulaksızoğlu
Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik

Bu konuda daha fazla içerik

Daha fazla içerik göster