1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

080910 Iran Anwälte

8 Eylül 2010

İran’da insan hakları ihlallerine dikkat çeken ve muhaliflerin savunmasını yapan avukat Nesrin Zotoudeh 4 Eylül'den beri cezaevinde. Ülkede insan hakları savunucuları üzerindeki baskının arttığı belirtiliyor.

Fotoğraf: picture-alliance / dpa / dpaweb / DW-Montage

2009 yılındaki tartışmalı cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından çok sayıda siyasi tutuklunun savunmasını üstlenen Nesrin Zotoudeh, aynı zamanda ülkenin tanınmış aktivistlerinden biri. Ancak o da İran'da muhalif isimleri savunan, ya da insan hakları ihlallerine dikkat çeken hukukçuların sıklıkla karşılaştığı uygulamanın son kurbanı oldu. 4 Eylül'de tutuklanan Zotoudeh, şu anda, daha önce savunmasını yaptığı Menzure Şoyaye'nin kaldığı cezaevinde.

Gazeteci ve insan hakları savunucusu olan Şoyaye, yaşananlara tepkili. Şoyaye, “Bu, büyük olasılıkla sadece İran'da yaşanabilecek yeni bir durum! Şu anda müvekillerin, avukatlarını savunması gerekiyor. Zotoudeh, sadece mükemmel bir avukat değil, ayrıca iyi bir insan hakları aktivisti. İran'da yavaş yavaş bu tür avukatların sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek” diyor.

Nesrin Zotoudeh, son bir yıl içinde çok sayıda insan hakları savunucusu ve gazetecinin davalarını üstlendi ve çoğundan da başarılı sonuçlar elde etti. Müvekkilleri arasında Nobel Barış Ödülü sahibi İranlı hukukçu Şirin Ebadi'nin eşi ve kızkardeşi de bulunan ünlü avukatın, yönetimi eleştiren açıklamalarının basında son dönemlerde sık sık yer alması, hakkında soruşturma açılmasına neden oldu. Ve ardından Zotoudeh, “ulusal güvenliği tehlikeye düşürmek” ve “İslam Cumhuriyeti karşıtı propaganda yapmak” suçlarından tutuklandı.

"Hukuk devleti kurban ediliyor"

“İran İnsan Hakları Savunucuları Merkezi”nin kurucularından Muhammed Ali Danhah da benzer bir deneyim yaşayan hukukçu. 2009 yılında iki sivil polis memurunun bürosuna geldiğini ve tutuklandığını söyleyen Danhah, uluslararası protestolarından ardından üç ay sonra 350 bin euro kefalet karşılığında serbest bırakıldığını belirtiyor.

Aştiyani'nin avukatı Muhammed Mustafa da İran'ı terk ettiFotoğraf: AP

Danhah, “Böyle bir olay yaşandığında, her seferinde şunu söylüyorum: Bu tür girişimlerin ilk kurbanı, yargı sisteminin içindeki hukuk devletinin ta kendisidir. Yasalara göre, avukat, bir olayın aydınlatılması çerçevesinde sınırsız ve özgürce istediğini söyleyebilir. Ancak avukatın işi engelleniyorsa, müvekilinin, vatandaşının, insanının hakkı ihlal ediliyor demektir” diyor.

Nesrin Zotoudeh'in önümüzdeki hafta savunmasını yapacağı muhalif gazeteci Hezmatullah Tabarzadi'nin davasını üstlenen Muhammed Ali Danhah, İran'da insan hakları alanında çalışıp da ülkesinde kalabilen az sayıdaki hukukçudan biri. İnsan hakları hukuku konusunda avukatların çoğu son birkaç yıl içinde ülkeyi terk etti.

Aştiyani'nin avukatı da ülkeyi terk etti

Ülkesini terk edenlerden biri de “zina” suçu işlediği gerekçesiyle recm cezasına çarptırılan Sakine Aştiyani'nin avukatı Muhammed Mustafa. İran'da bulunduğu sırada ölüm cezası istenen 18 yaşın altındaki 40 sanığın avukatlığını yapan Mustafa, dünya kamuoyunun Aştiyani olayı ile ilgilenmeye başlamasının ardından baskıyla karşılaştığını, eşi ile kayınbiraderinin tutuklandığını ve ardından İran'dan ayrılmaya karar verdiğini söylüyor.

Mustafa, İran yönetiminin uygulamalarına dikkat çekerek “Adaletten yükselen her sesi kısmak istiyorlar. Rejim için tehlike oluşturmaması için avukatların gözünü korkutmaya çalışıyorlar. Ancak keyfî tavırlarla rejim bizzat kendisi yasaları çiğniyor. Adaletin sesine tahammül edemiyorlar” dedi.


© Deutsche Welle Türkçe

Shabnam Nourian, Çeviri: Hülya Köylü

Editör: Çelik Akpınar

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik

Bu konuda daha fazla içerik

Daha fazla içerik göster