1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

"İspanya’da toplumsal bütünlük tehlikede"

30 Nisan 2019

İspanya seçimlerinin sonuçları, Berlin’deki Batı Balkan zirvesi ve Almanya’nın askeri harcamaları bugün Alman basınında öne çıkan konular arasında bulunuyor.

İspanya'da seçimi Başbakan Sanchez liderliğindeki PSOE kazandıFotoğraf: picture-alliance/AP Photo/A. Comas

İspanya'da Pazar günü yapılan seçimleri Başbakan Pedro Sanchez'in liderliğindeki İspanyol Sosyalist İşçi Partisi'nin (PSOE) kazanmasına rağmen, parlamentoda mutlak çoğunluğu sağlamamış olması hükümetin nasıl kurulacağı sorusunu gündeme getiriyor. Mannheimer Morgen gazetesinde konuya ilişkin şu satırlar dikkati çekiyor:

"Azınlık hükümetinin sürdürülmesi düşünülebilir ama pek de şans olmaz. İçinde bulunduğumuz yıl için ülkenin hâlâ bir bütçesi yok, çünkü İspanya Başbakanı Pedro Sanchez geçen yasama döneminde güvenilir bir ortak bulamamıştı. Eğer Sanchez, sol bir koalisyon için Katalan ayrılıkçıları harekete geçirmeyi başarabilirse, büyük bir rahatlıkla İspanya'nın önemli sorunları ile ilgilenebilir. Sağcıların düşündüğünün aksine, ülkenin ulusal bütünlüğü tehlikeye girmedi, ama toplumsal bütünlük girdi."

Koblenz'de yayımlanan Rhein-Zeitung da, İspanya'daki seçim sonuçlarını ele alıyor.

“Seçim sonuçlarının haricinde demokrasi için verilen en güçlü sinyal, seçimlere katılım oranının yüzde 75 olması, bu ülkenin demokratik tarihinde kırılan bir rekor. Peki bu İspanya için iyi mi? Hayır. Çünkü seçim sonucunda yüzde 28 ile yüzde 10 arasında oy alan beş partili bir yelpaze ortaya çıktı ve açık bir şekilde koalisyon seçeneklerinin yeterli çoğunluğu sağlayamayacak olması ülkede yine bir siyasi tıkanıklığın yaşanması tehlikesini taşıyor. Seçimi kazanan Pedro Sanchez, en büyük ödevi olan hükümeti kurmayı başaramazsa, bu en kötü durumda ülkenin dört yıl içinde dördüncü kez seçimlere gitmesi ile sonuçlanabilir. Ancak işler bu noktaya gelirse, seçmenlerin ülkedeki ılımlı güçlere karşı anlayışı tükenmiş olabilir. Bu da İspanya ve Avrupa açısından kötü bir sonuç olur.”

Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron öncülüğünde Pazartesi günü Berlin'de düzenlenen Batı Balkan ülkeleri zirvesinde bölgenin sorunları ele alındı. Berlin'de yayımlanan Tagesspiegel gazetesi Sırbistan ile Kosova arasında toprak değişimi önerisine Alman hükümetinin karşı çıkmasını haklı buluyor.

"Farklı etnik ve dini gruplar arasındaki karşılıklı nefret bugüne kadar bölgede barışın gelişimini zorlaştırdı. Bu nedenle de, Alman hükümetinin Sırbistan ve Kosova arasında toprak değişimine kesinlikle karşı çıkması anlaşılır bir tutum. Sınırlarda yapılması önerilen değişiklik ile bir halk grubunun bir ülkede azınlık olmaktan çıkartılıp, diğer ülkede çoğunluk toplumuna dahil olması öngörülüyor. Böyle bir sınır değişikliğinin yapılmasının Pandora'nın kutusunu açmaya benzeyeceğini tek düşünen Angela Merkel değil, çünkü Avrupa'nın birçok bölgesinde üstü kapalı bir şekilde benzer ihtilaflar yaşanıyor. Bunun en iyi örneği Birinci Dünya Savaşı sonrasında belirlenen yeni sınırlarla topraklarının ve nüfusunun yarısını kaybeden Macaristan. Bu travma, Macar ve Güneydoğu Avrupa'daki siyaseti bugün bile olumsuz etkiliyor.”

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) tarafından açıklanan 2018 yılı raporuna göre, savunma bütçesine 49 milyar 500 milyon dolar ayıran Almanya en çok askeri harcama yapan ülkeler arasında sekizinci sırada bulunuyor. Ulm'de yayımlanan Südwest Presse'de Almanya'nın askeri harcamaları sorgulanıyor.

"Çok eleştirilen Savunma Bakanı Ursula von der Leyen, silahlanma bütçesini büyük oranda artırdı. Ancak harcanan bu milyarları ne memnuniyetle karşılamak ne de şikayetçi olmak işe yarıyor, aynı şekilde saçma yüzde iki hedefine sabitlenmek de. Burada soru şu, Almanya bütün bu tanklar, gemiler ve silahlarla dünyada ne yapmak istiyor? Barışı sağlamak istiyor, bu açık. Ama nasıl?”

dpa,AFP/JD,SSB

© Deutsche Welle Türkçe

 

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik