1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
ÇatışmalarOrtadoğu

İsrail'in yeni planlarına tepki: Gazze halkı çaresiz

6 Mayıs 2025

İsrail'in Gazze'yi "işgal planına" tepkiler çığ gibi büyüyor. Yardımların ulaştırılamadığı Gazze'de hayata tutunmaya çalışan Filistinliler yaşadıklarını "tarif edilemez" olarak nitelendiriyor.

İsrail'in 17 Nisan'daki hava saldırısının Gazze'de yol açtığı yıkıma bakan Filistinliler
Fotoğraf: Eyad Baba/AFP

İsrail'in Gazze Şeridi'ne operasyonunu genişletme, tamamını ele geçirdikten sonra kontrolü altında tutma planı uluslararası toplumda sert tepkilere yol açtı.

İsrail güvenlik kabinesi tarafından dün oy birliği ile onaylandığı açıklanan askeri operasyon, "işgal planı" olarak nitelendirilerek eleştiriliyor.

"Gazze Filistinlilere ait"

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres'in, İsrail'in yeni planından endişe duyduğu açıklandı. BM Sözcüsü Farhan Hak, İsrail'in ilan ettiği operasyonun “kaçınılmaz olarak sayısız sivilin ölümüne ve Gazze'nin daha fazla yıkımına yol açacağına" dikkat çekerek "Gazze gelecekteki Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır ve öyle kalmalıdır" dedi.

Avrupa Birliği (AB) de İsrail ordusunun Gazze'nin tamamını kontrolü altına alma niyetinden rahatsızlık duyulduğunu açıklayarak İsrail'e "daha fazla Filistinlinin ölümüne ve daha fazla acıya yol açacak" operasyondan geri adım atma çağrısı yaptı.

Fransa, İngiltere, Çin ve pek çok ülke art arda açıklamalarla İsrail'i uyardı.

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, İsrail'in Gazze'yi hedef alan operasyonunu kınadı, açıklanan planın "kabul edilemez" olduğunu söyleyerek İsrail hükümetini "uluslararası hukuku ihlal etmekle" suçladı.

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Gazze Şeridi'nin tamamını kontrol altına alınacağını duyurduFotoğraf: Handout/GPO/AFP

Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sebastian Fischer de dün yaptığı açıklamada, G7'nin 2023'te Gazze'nin işgalini ve topraklarının küçültülmesini açıkça reddettiğini anımsattı, Filistinlilerin gözardı edilerek herhangi bir çözümün olamayacağını vurguladı.

Fischer, "Gazze, Filistinlilere aittir ve bu bağlamda kalıcı bir işgali reddederiz" dedi.

İsrail'den de tepkiler yükseliyor

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu genişletilecek askeri harekatın "yoğun" olacağını, Filistinlilerin "kendi güvenlikleri için tahliye" edileceğini duyurdu.

İsrailli yetkililer, Filistinlilerin Gazze'nin kuzeyinden güneyine tahliyesinin öngörüldüğünü, Gazze'nin tamamının ele geçirilmesi için yürütülecek operasyonla Hamas'ın yenilgiye uğratılmasının hedeflendiğini, aynı zamanda rehinelerin serbest bırakılmasının da sağlanacağını savunuyor.

Ancak İsrail'den de bu plana itirazlar yükseliyor. Hamas'ın 7 Ekim terör saldırısı sırasında kaçırdığı İsrailli rehinelerin yakınları için kampanya yürüten bir grup yaptığı açıklamada Netanyahu hükümetini eleştirdi, genişletilmiş saldırı planının Gazze'de rehin tutulanların "feda edilmesi" anlamına geldiğini söyledi.

Hamas: Görüşmelerin anlamı kalmadı

Hamas son gelişmeler nedeniyle artık İsrail ile ateşkes görüşmelerinin yapılmasının bir anlamı kalmadığını duyurdu.

ABD ve AB'nin terör örgütü olarak sınıflandırdığı Hamas'ın yetkisili Basen Naim, "Gazze Şeridi'nde açlık savaşı ve imha savaşı devam ettiği sürece görüşmelere başlamanın ya da yeni ateşkes önerilerini değerlendirmenin bir anlamı yok" dedi.

Naim, dünyanın Netanyahu hükümetine Gazze'deki "açlık, susuzluk ve ölüm suçlarına" son vermesi için baskı yapması gerektiğini de sözlerine ekledi.

İsrail'in Gazze'ye 18 Mart'ta yeniden başlattığı operasyonların yol açtığı ölümler artarak devam ediyor. İsrail ordusunun Pazartesi günü Gazze'yi hedef aldığı saldırıda 19 kişinin hayatını kaybettiği açıklandı.

Gazze'de hayatta kalmak artık çok zor

Yaklaşık 19 aydır süren savaş, Gazze'deki Filistinlilerin hayatta kalma mücadelesini artık son derece zorlaştırdı.

İsrail'in insani yardımlara uyguladığı abluka iki ayını doldurdu. İsrail ordusunun Gazze genelindeki bombardımanları da aralıksız sürüyor.

Gazze'de hayata tutunma mücadelesi veren Ahmet Kattavi, yaşadıklarını "tarif edilemez" olarak nitelendiriyor.

DW'ye konuşan Kattavi, "Bir trajedi içinde yaşıyoruz, hayatta kalıp kalmayacağımızı bilmeden yaşama tutunmaya çalışıyoruz. Belki hayatta kalırız, ama ruhumuz çoktan öldü" diyor.

Bir yandan bombardımanlardan kaçtıklarını, diğer yandan açlık ile boğuştuklarını aktaran Kattavi, "Biz her gün yiyecek arayışıyla meşgulüz, tutumlu yiyoruz, gelecek günler için ne bulabilirsek saklıyoruz" sözlerini kaydediyor.

44 yaşındaki Kattavi, bulabildikleri konserve gıdaları tüketmek zorunda kaldıklarını, yemek pişirmek için gaza erişimlerinin olmadığını anlatırken şunları kaydediyor:

İsrail'in bombardımanları nedeniyle yerinden edilen Filistinli aileleler yıkılmış binaların arasında kurdukları çadırlarda yaşamaya çalışıyorFotoğraf: Majdi Fathi/NurPhoto/picture alliance

"Ateş yakmak için odun yok, bu yüzden bulabildiğimiz her şeyi yakıyoruz: kıyafetler, ayakkabılar, aklınıza gelebilecek her şeyi..."

Yardım kuruluşları, fırınların kapalı olması, temel gıda maddelerinin fiyatlarının aşırı yükselmesi ve sınırların kapalı kalması nedeniyle yetersiz beslenme ve açlık riskinin yüksek olduğu konusunda art arda açıklamalar yapıyor.

Pazarlarda hala az miktarda da olsa sebze satılıyor, ancak bunlar artık pek çok Filistinli için alınamayacak kadar pahalı. Gazzelilerin geliri, bir kazancı yok. Domatesin kilosu şu anda yaklaşık 7 euroya ulaşmış durumda.

Sığınabilecekleri güvenli bir yer de yok

Filistin Sivil Toplum Kuruluşları Ağı (PNGO) Direktörü Amjad Şava, DW'ye Gazze Şehri'nde yaşadıklarını anlatırken, "Gazze tarihinde hiç böyle bir durumla karşılaşmamıştık. Bu bir felaket" diyor.

Çadırların, sığınakların hava saldırıları, topçu atışları ile hedef alındığını söyleyen Şava, "Sığınabileceğimiz güvenli bir yer yok. Ve herkes aç. Ne yiyeceğimizi bilmiyoruz. Yiyebileceğimiz neredeyse hiçbir şey yok" sözlerini kaydediyor.

BM İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA), bombardımanlar nedeniyle çok sayıda insanın yaralandığını, tedavi imkanlarının kısıtlı olduğunu, İsrail'in ilaç ile tıbbi ekipmana erişimi engelleyen ablukası nedeniyle sağlık sisteminin çökmek üzere olduğunu söylüyor.

Dünya Gıda Programı da Gazze'deki gıda stoklarının tükendiğini ve son kalan malzemelerin en savunmasız durumdakilere dağıtıldığını duyurdu.

"Artık kendimi bile tanıyamıyorum"

Güney Gazze'de bulunan 24 yaşındaki Mahmud Hassouna, 2023'te evinin bombalanması sonucunda yerinden edildiğini, şimdi ise günlerini annesine yemek pişirebilmesi için odun bulmaya çalışmakla geçirdiğini anlatıyor.

Gazeteciler, çok sayıda meslektaşlarının Gazze'de ölmesine rağmen tüm zorluklara göğüs gererek uluslararası kamuoyunu aydınlatmaya devam ediyorFotoğraf: DW

Ağaçların çoğunun kesildiğini veya hava bombardımanları sonucunda yok edildiği söyleyen Hassouna, bombalanmış evlere girerek, yıkımların arasından yakılabilecek kapı veya ahşap eşya aradığını söylüyor.

Temiz içme suyu bulmak için de yoğun çaba göstermek zorunda kaldığını kaydeden Hassouna, "Hayatımın neredeyse iki yılını yakınlarıma düşen bombaların gölgesinde, ölümlerin arasında geçirdim. Artık kendimi bile tanıyamıyorum" diyor.

Gazze'de durum, İsrail'in 18 Mart'ta ateşkesi bozup saldırılarını yeniden başlatmasıyla daha da kötüleşti. Abluka, İsrail yetkililerinin Hamas'ı yeni bir geçici ateşkes anlaşması kapsamında kalan rehineleri serbest bırakmaya zorlamak ve nihayetinde bu grubu devirmek için "maksimum baskı" stratejisi olarak adlandırdıkları politikanın bir parçası.

Savaş suçu değil mi?

BM ve insani yardım kuruluşları İsrail'i insani yardım ve gıdayı politik bir araç olarak kullanmakla suçluyor. Bunun, Gazze'nin 2 milyon 200 binlik nüfusunun tamamını etkilediği ve bir savaş suçu kapsamına girebileceği belirtiliyor.

Gazze halk İsrail ablukası nedeniyle gıda yardımlarına erişemiyorFotoğraf: Saeed Jaras/Middle East Images/AFP/Getty Images

Savaş boyunca, Gazze nüfusu neredeyse tamamen dışarıdan gelen yardım ve ticari malzemelere bağımlı hale geldi. İnsanların sürekli yerinden edilmesi ve İsrail ordusunun kuzeyde, doğu sınırı boyunca ve güneyde geniş bir tampon bölge oluşturması, Filistinlilerin Gazze'nin en verimli tarım arazilerine erişimini engelledi.

Norveç Mülteci Konseyi'nden yardım görevlisi Gavin Kelleher, kısa bir süre öncesine kadar görev yaptığı Gazze'de tanıklık ettiklerini "Basitçe söylemek gerekirse, İsrail sadece gıdanın Gazze'ye girmesini engellemekle kalmıyor, aynı zamanda Filistinlilerin kendi gıdalarını yetiştiremedikleri ve kendi balıklarını tutamadıkları bir durum yarattı" sözleriyle aktarıyor.

 

DW,AFP,dpa,Reuters/ TK,DA,HS

DW Türkçe'ye engelsiz nasıl erişebilirim?