1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İstanbul Sözleşmesi Almanya'da yürürlüğe girdi

1 Şubat 2018

Kadına karşı şiddetin önlenmesini hedefleyen İstanbul Sözleşmesi, bugün Almanya'da da yürürlüğe girdi. Kadından Sorumlu Bakan, kadına karşı şiddetin önlenmesi için daha atılması gereken adımlar olduğunu belirtti.

Symbolbild Gewalt gegen Frauen
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Kadına karşı şiddetin önlenmesini hedefleyen uluslararası İstanbul Sözleşmesi 1 Şubat 2018 itibarıyla Almanya'da da yürürlüğe girdi.

Tam adı "Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi" olan belge, 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul'da imzaya açılmıştı. Almanya'nın da imzaladığı sözleşme, geçen Ekim ayında Federal Meclis ve Federal Eyalet Temsilcileri Meclisi tarafından onaylanmıştı.

İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlüğe girmesini değerlendiren Aile ve Kadından Sorumlu Bakan Katarina Barley, kadınların şiddetten korunması için önlemlerin artırılması gerektiğine işaret etti. İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlüğe girmesinin önemli bir ilerleme olduğunu ifade eden Sosyal Demokrat Partili (SPD) Bakan, "ancak daha atılması gereken adımlar bulunduğunu" belirtti.

"Kadınlara yönelik şiddet ne yazık ki günlük hayatın üzücü bir parçası" diyen Barley, kadına yönelik şiddetin yaş, sosyal durum ve milliyetten bağımsız olduğunu söyledi. Barley, bu nedenle de şiddete uğrayan kadınlara hem suskunluklarını bozmaları için cesaret verilmesi gerektiğini belirtti.

Aile ve Kadından Sorumlu Bakan Katarina BarleyFotoğraf: picture-alliance/dpa/W. Kumm

Her mağdur kadın yardım alamıyor

Sivil toplum kuruluşları da İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlüğe girmesi dolayısıyla yaptıkları açıklamada, kadınlara karşı şiddetin Almanya'da yaygın bir olgu olduğuna ve bununla mücadele edilmesi gerektiğine dikkat çektiler.

Alman Protestan Kilisesi Sosyal Hizmet Derneği Diakonie Yönetim Kurulu Üyesi Maria Loheide, İstanbul Sözleşmesi'nin kapsamlı bir şekilde uygulanmasını talep etti. Loheide, yaptığı yazılı açıklamada, şiddetten korunmanın insan haklarının bir parçası olduğunu hatırlatarak her kadının "gelirinden, servetinden, geldiği yer yerden, oturma izni statüsünden ve sağlık açısından engellerinden bağımsız olarak" şiddetten korunmaya hakkı olduğunu vurguladı.

Loheide ancak Almanya'da mağdur kadın ve çocuklara yeterince yardım sunulamadığını dile getirdi. Bunun yanı sıra bedensel engelli, oturma izni güvencesi olmayan veya sığınmacı kadınların şiddete uğramalarına ve yardım hizmetlerinden yeterince yararlanamadığına dikkat çeken Loheide, bu durumun derhal değiştirilmesi gerektiğini söyledi.

Siyasilere eylem planı çağrısı

Berlin merkezli İnsan Hakları Enstitüsü'nden yapılan açıklamada da "belirli bir cinsiyete yönelik şiddet ve tacizin Almanya'da hâlâ yaygın olduğu" belirtilerek, MeToo (ben de) gibi tartışmaların kadınlara yönelik şiddetin boyutu ve sonuçları konusunda farkındalık yaratmak açısından büyük önem taşıdığı ifade edildi. Enstitü, siyasilere çağrıda bulunarak, kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi ve bununla mücadele için federal ve eyaletler düzeyinde bir eylem planı hazırlanmasını talep etti.

Türkiye ilk onaylayan ülke

11 Mayıs 2011 tarihinde imzaya açılan İstanbul Sözleşmesi, 10 ülkenin belgeyi onaylamasının ardından, 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girmişti. İstanbul Sözleşmesi TBMM tarafından 14 Mart 2012'de kabul edilmiş, böylece Türkiye sözleşmeyi ilk onaylayan ülke olmuştu. Kasım 2017'ye kadar 45 ülke tarafından imzalanan ve 27 ülke tarafından onaylanan İstanbul Sözleşmesi, kadına karşı şiddetin önlenmesinde hukuki bağlayıcılığı bulunan ilk uluslararası belge niteliği taşıyor.

DW/AFP/KNA, JD/CÖ

© Deutsche Welle Türkçe

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik