İstanbul’da “laik eğitim” eylemi
21 Ağustos 2017İstanbul’un Anadolu yakasının işlek semtlerinden Kadıköy sokaklarında dün bildiri dağıtan yaklaşık 50 kişilik gruptan bazıları, zaman zaman “Çağdaş eğitim istiyoruz” ve “Laik eğitim sistemi için harekete geçme zamanı” diye sloganlar bağırıyordu.
Dövizler ve balonlarla sokaklarda yürüyen kimi de sessizce ellerindeki bildirileri yoldan geçenlere, kafeteryalarda oturanlara uzatıyordu. Bazıları bildirileri almaktan imtina ederken, bazıları da alkışlarla destek veriyordu eylemcilere.
Sosyal medya üzerinden bir araya gelen bu grup “Harekete Geçme Zamanı. Hepimiz İçin Laik Eğitim” başlıklı bir dizi eylem başlattı dün. Bundan sonraki amaçları, kentin farklı yerlerinde standlar açarak, eğitimdeki sorunları topluma anlatmak ve katılımlarını sağlamaya çalışmak. Eğitim konusunda, bağımsız bir yurttaş meclisi oluşturmayı planlıyorlar.
Dün dağıttıkları bildiride, Milli Eğitim Bakanlığı’nın geçen ay açıkladığı tartışmalı yeni müfredat protesto ediliyor. Bu müfredata göre, birkaç hafta sonra açılacak 17 milyondan fazla öğrencinin eğitim gördüğü ilk ve orta dereceli okullarda, artık evrim teorisi anlatılmayacak. Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e ilişkin bölümler daraltılırken, cihat kavramı daha geniş yer bulacak.
15 Temmuz darbe girişimi “Demokrasi Zaferi ve Milli Birlik Günü” başlığı altında cihat kavramı içinde ele alınırken; 2013 yılındaki Gezi parkı protestoları, arkasında iç ve dış güçlerin bulunduğu eylemler olarak öğretilecek.
"Laikliğe bir saldırı"
“Hepimiz İçin Laik Eğitim” örgütlenmesinin önde gelenlerinden Meltem Figen, dördüncü sınıfa geçen çocuğunun bu sene zorunlu din dersi almak zorunda kalacak öğrencilerden biri olacağını söylüyor. Hem bu durumu hem de yeni müfredatı laikliğe bir saldırı olarak görüyor. Bu kampanyayı başlatma nedenlerini şöyle anlatıyor:
"Zaten ülke gündeminde laiklik, yaklaşık iki yıldır bir mücadele alanı. İki yıldır, Meclis Başkanı'ndan Başbakan’a kadar, sürekli laikliğe saldırılar gerçekleşiyor. En son açıklanan yeni müfredatta, gerici, çağ dışı, hiç bilimsel ve akademik olmayan eğitim temelleri var. Dolayısıyla, biz de duyarlı vatandaşlar olarak dedik ki, bu eğitim sistemine dur demeliyiz. Gericileşmeye dur demeliyiz. Çünkü, eğitim refahı yerlerde. Sıfır çekiyor eğitim refah seviyesi.”
Bildiri dağıtan eylemcilerden Melih, 23 yaşında üniversite öğrencisi. “Eğitimde bugün çok büyük bir dini gericileşme olduğu” görüşünde. Şöyle devam ediyor:
"Gerek son açıklamalarında olsun hükümetin, gerekse müfredatta yapılan değişikliklerde olsun ve genelde bunun Türkiye’ye yansımasında, modern, çağdaş eğitim içi boşaltılıp, yerine daha gerici bir eğitim sistemi konulmak isteniyor. Amaç, geleceğe kendi istedikleri doğrultuda bir yön vermeye çalışmak.”
Eylemcilerden 28 yaşındaki memur Melek Arınç da “Eğitimin tarikatların eline verilmeye çalışıldığını” söylüyor. Arınç, “Bilimsel eğitim almak, laik bir eğitim almak tüm çocukların hakkıdır. İleri gidebilmek için başka çaremiz yok. Bütün dünyada uzaya çıkılıyor, galaksiler keşfediliyor; bunlar ancak bilimsel, laik eğitimle oluyor” diyor.
Uluslararası sıralamada Türkiye gerilerde
Türkiye’nin en tartışmalı konularından eğitim, sistemde sıklıkla yapılan değişiklikler nedeniyle gündemden hiç düşmeyen bir konu. Yeni müfredatın açıklanmasından önce, geçen Haziran ayında Milli Eğitim Bakanlığı, yeni açılacak tüm okullar için abdesthane ve mescit zorunluluğu getirildiğini duyurmuştu.
Bakanlığın tarikatların etkinliği altında bulunduğu ileri sürülen muhafazakar vakıflar ve sivil toplum örgütleriyle yakın işbirliği de tartışmalı konular arasında. Bu kurumlar aracılığıyla eğitimde din unsurunun daha da öne çıkarıldığı ileri sürülüyor.
En önemli sorun ise eğitimin kalitesinde. Uluslararası örgütlerin raporları, Türkiye’nin eğitimde en geri ülkeler arasında olduğunu gösteriyor. Bunlardan sonuncusu, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) geçen hafta yayınlanan "Bölgesel Refah Endeksi” raporunda gündeme geldi.
Buna göre, Türkiye eğitimde refah sıralamasında 10 üzerinden 0 puanla, 35 ülke arasında Meksika'yla birlikte son sırada yer aldı. Rapor, ortaöğretim ve üstü okullardan mezun olanların işgücüne katılım oranlarını ele alıyor. Raporda başı çeken ülkeler Çek Cumhuriyeti, Polonya ve Slovakya’da mezun öğrencilerin iş gücüne katılım oranları yüzde 90’ın üzerindeyken, Türkiye’nin en az yarısında bu oran yüzde 35’in altında kaldı.
OECD’nin geçen Nisan ayında yayınladığı Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) raporunda ise Türkiye’deki öğrenciler, 72 ülke arasında, en mutsuz olanlardı. Matematikte 49, fen bilimlerinde 52, okumada ise 50’nci sırada yer aldılar.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun (UNICEF) geçen Haziran ayında yayınladığı raporda da, Türkiye eğitim kalitesi kategorisinde 41 ülke arasında son sıradaydı.
© Deutsche Welle Türkçe