1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İsviçre'nin 'köle' çocukları

9 Temmuz 2016

İsviçre’de 1970 yılına kadar pek çok yetim ve fakir aile çocukları çiftliklerde ve bakıcı ailelerin yanında köle gibi çalıştırıldı. Yıllar süren mücadelenin ardından devletin tazminat ödemeleri başlatıldı.

Fotoğraf: DW

İsviçre'nin 'köle' çocukları

05:20

This browser does not support the video element.

İyi yemek İsviçreli Steck için önemli. Çocukken, bugün karnım doyacak mı endişesiyle büyümüş.

Verding mağduru Steck, “Yatağımı ıslattığım zamanlarda bana yemek vermezlerdi – ki uzun zaman ıslattım. O zamanlar hep aç kalırdım” diyor.

Walter Steck Verdingkinder olarak istismara uğrayanlardan. Annesi ve babası toplum düzenine uymadığı öne sürülerek, Steck onlardan alınıp bir bakıcı aileye verilmiş. Orada daha beş yaşında tarlada çalışmak zorunda kalmış.

Walter Steck çocukluğunu orada geçirmiş. Yaşadığı ev yıkılmış. Evi onun için asla bir yuva olmamış: “Hiç bir zaman sofraya onlarla birlikte oturamazdık. Yemeğimizi ayakta lavabonun başında yemek zorunda kalırdık. Her zaman ayakta yerdik.“

1800’lerde başladı

Özellikle de fakir aileler çocuklarını vermek zorunda kalırdı. 1800'den bu yana söz konusu çocukların pazarlarda küçük köleler gibi ticareti yapılırdı. O zamanlar fakir bir tarım ülkesi olan İsviçre'de ucuz iş gücü olarak kullanılıyorlardı. Devletten en az yemek yardımı talep eden çiftçilerin bu çocukları alma hakkı bulunuyordu. Sabah başlayıp geç saatlere kadar çalıştırılıyorlardı. 16 yaşına kadar bu sürüyordu.

Yazar ve tarihçi Loretta Seglias, “İş, bir eğitim yöntemi olarak görülüyordu. Ancak çoğu çiftçi bakıcı ailelere verilen çocuklar, iş gücü olarak kullanılıyor, suistimale uğruyorlardı“ diyor.

Bu suistimal edilen, kullanılan çocuklar uzun süre sustu. Bu konu İsviçre'nin iyi imajını bozuyordu. Daha bir kaç yıldır bu karanlık tarih hakkında açıkça konuşulabiliyor. Eski yurtlardan biri şimdi anıt haline getirilmiş. Onu devlet yaptırmamış. Bir zamanlar kendisi de burada çocukluğunu geçiren ve mağdur olan bir İsviçreli işveren yaptırmış.

Guido Fluri'nin başlattığı girişimle devletten sadece özür değil maddi tazminat da talep edildi. Sonuç başarılı oldu. İsviçre Parlamentosu o dönemde Verdingkinder denilen mağdurların her birine 20 bin euro verilmesine karar verdi. İşadamı Fluri'nin çabası olmadan bu sonuca ulaşmaları mümkün olmazdı.

Verdingkinder İnisiyatifi kurucusu Guido Fluri: “Bu mağdur grubun gücü çok az. Ya da aslında lobileri yok. Böyle olunca konu gündemden kayboluyordu. Medyada konu ediliyordu ama tabii ki diğer taraftan tüm bu girişim güç istiyor ve para gerektiriyor. Bu kesin.“

Yüz binlerce çocuk suistimal edildi

İsviçre'de yüz binlerce çocuğun bu şekilde suistimal edildiği tahmin ediliyor. Çoğu önce bakıcı ailelere sonra da yetimhanelere veriliyordu. Buralarda kendilerini savunmayı öğrenmediler. Onları koruması, güç vermesi gereken ebeveynler ise çocuklarıyla ilgilenmedi.

Walter Steck, “Burada dar bir yol vardı. Yukarı doğru çıkardı ve tepeden tren istasyonu gözükürdü. Biz çocuklar yukarı çıkıp, ailelerimiz geliyor mu diye bakardık. Tabii ki bende. Benim annem babam hiç gelmezdi. Evet bu çok acıydı” ifadelerini kullanıyor.

Onlarca yıl suskunluğun ardından şimdi yaşananların ayrıntılı olarak gün yüzüne çıkarılması için çaba gösteriliyor. Bugün Walter Steck çalıştırılmış bir çocuk olarak geçmişinden açıkça bahsedebiliyor. Ve bu karanlık tarihe tanıklık ediyor.

Loretta Seglias , “Geçmişe bakmak istemeyen insanlar her zaman vardır. Yaşananlar İsviçre için güç, acı veren bir bölüm. Fakat karanlık yanlarınızı da bilmek tanımak çok önemli. Bugün hangi noktada olduğumuzu, hangi yöne doğru gittiğimiz üzerinde düşünebilmek için bu önemli“ diyor.

Affedemiyor

Walter Steck her geçen günün tadını çıkarıyor. Öç almak istemiyor ama affedemiyor da. Çünkü nefret ve şiddetle dolu çocukluğu onu bugün bile etkiliyor.

Walter Steck:Bir çok kişi biliyordu ama kimse ilgilenmedi. Bizim söylediklerimize de inanmıyorlardı. Biz diye konuşuyorum çünkü diğerlerinin başına da aynısı geldi. Öyle değil mi? Kimse üzerimizden yük almadı.“

Şimdi 70 yaşında ona 20 bin euro tazminat verecekler. Bu sadece yaşadıklarımızın kabul edilmesi anlamına geliyor. Daha fazla değil. Tazminat kelimesi hoşuna gitmiyor. Çünkü acılarının telafi edilmesi imkânsız.

© Deutsche Welle Türkçe

DW/AR/DK/NH