1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

"İtalya eksi Berlusconi"

Bernd Riegert / Brüksel18 Aralık 2003

AB konsey dönem başkanlığını Temmuz ayından bu yana sürdüren İtalya, bu görevi yılbaşından itibaren İrlanda’ya devredecek. Geçen altı aylık süre içinde Birliğin en önemli gündem maddesi olan Avrupa Anayasası konusundaki çözüm arayışları bir sonuç vermedi. İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi, bu önemli olayı başaran kişi olarak Birlik Avrupası tarihine adını “altın harflerle” yazdırmak niyetindeydi. Brüksel zirvesinde bu konuda yaşanan hayalkırıklığı, umutların başka bahara ertelenmesine neden oldu. Deutsche Welle Brüksel bürosundan Bernd Riegert, yorumunda, İtalya’nın altı aylık AB dönem başkanlığının bir bilançosunu çıkarıyor:

"Berlusconi, bu yılın Temmuz ayında başlayan dönem başkanlığı süresince büyük işler başarma iddiasıyla yola çıktı. Ancak şimdi yıl sonuna gelindiğinde, bu amaçtan hayli uzak kalındığı görülüyor. Avrupa Anayasası’nı, Noel ağacının altına bir hediye olarak koyacağını söyleyen İtalya Başbakanı, bu sözünü gerçekleştiremedi. Yani onun belirlediği ölçütlerle bir değerlendirme yaparsak, Berlusconi başarısız oldu.

Brüksel’deki anayasa tartışmalarının uzlaşmayla sonuçlanmamasının sorumluluğunu elbette tek başına Berlusconi’ye yüklemek doğru olmaz. Polonya, İspanya, Fransa, Almanya ve daha birçok ülke güç dağılımı konusunda, kendi savunduğu ilkelerden taviz vermeye yanaşmadı.

Ancak, dönem başkanı İtalya’nın “önce üç ay sakin sakin konuşalım, sonra Aralık ayında herkesin kabul edeceği bir noktada buluşur, uzlaşırız” şeklindeki konsepti de bu başarısızlıkta önemli bir etken oldu. Zirvenin tüm katılımcıları adeta öfkeden köpürüyor, böyle bir ciddiyetsizlikle daha önce karşılaşmadıklarını söylüyorlardı.

Dönem başkanlığı görevinin ağırlığını kaldıramadığı anlaşılan Berlusconi, zirvesi sonrası düzenlediği basın toplantısında bir medya patronu ve politikacı olarak daha ziyade başarılı olmaya alıştığını söylüyordu. Bu gerçekten de çok etkileyici! Ancak İtalya Başbakanı’nın sarfettiği “benim dönem başkanlığım, Birlik açısından son yılların en parlak dönemiydi” şeklindeki cümle, son derece talihsiz bir açıklamaydı.

Dış politika alanında Berlusconi’nin devirdiği çamlar hayli fazlaydı. Birlik tarihinde ilk kez AB dışişleri bakanları, dönem başkanının bir ifadesini resmi olarak düzeltmek zorunda kaldılar.

Roma’daki AB - Rusya zirvesinde, Birliğin aldığı ortak tavrın dışına çıkan İtalya Başbakanı, yakın dostu Vladimir Putin’in avukatlığına soyunarak, Rusya’nın Çeçenistan politikasını desteklediğini söyledi. Demokratik koşullar altında gerçekleştiği konusunda ciddi şüpheler bulunan Rusya seçimleriyle ilgili de Berlusconi’nin ağzından bugüne kadar birtek olumsuz söz duyulmadı. Ortadoğu konusunda da durum pek farklı değildi.

Silvio Berlusconi’nin Avrupa Parlamentosu’nun Alman milletvekili Martin Schulz’a yönelik yaptığı “Nazi subayı” benzetmesi, İtalya’da Mussolini dönemini sevimli gösterme çabaları, AB Komisyonu Başkanı olan vatandaşı ve siyasi rakibi Romano Prodi ile yaşadığı anlaşmazlıklar ve buna benzer daha birçok olay, geçen altı ayda Brüksel kulislerinde büyük rahatsızlıklar yaşanmasına neden oldu. AB diplomatları, bu bakımdan, yeni dönem başkanlığı’nın İrlanda’ya geçecek olmasından hayli memnunlar.

“İtalya eksi Berlusconi” şeklinde bir formül uygulamak mümkün olsaydı, belki de İtalya’nın AB Konsey Dönem Başkanlığı çok daha başarılı geçecekti. Son altı ayda yaşananlar, anayasa taslağında yer alan “AB’nin yönetiminin ikibuçuk yıllığına tecrübeli ve uzman biri tarafından üstlenilmesi” şeklindeki ifadenin ne kadar geçerli bir argüman olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi."