1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İYİ Partili Özlale: 81 ilden aday çıkarmalıyız

Kıvanç El
13 Eylül 2023

DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan İYİ Parti'nin İzmir adayı Ümit Özlale, ittifaklara kapıyı kapatmakla beraber, yerelde iş birliği olabileceğini söyledi.

İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Ümit Özlale
İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Ümit ÖzlaleFotoğraf: Kivanc El/DW

İYİ Parti Genel İdare Kurulu (GİK) yerel seçimlere dair yol haritasını belirlemek üzere bugün Ankara'da toplandı. Toplantıda İYİ Parti'nin diğer partilerle ittifak yapmadan 81 ilde aday çıkarmak için çalışmalara başlaması kararı alındı. Ayrıca Başkanlık Divanı'na adayların belirlenmesi ve olası iş birliği imkanlarını görüşmesi için yetki verildi. Kararlar, oy birliği ile değil oy çokluğu ile alındı. Başkanlık Divanı önümüzdeki hafta toplanarak bazı yerlerdeki adayları ve yerelde olası iş birliği imkanlarını görüşecek. İYİ Parti teşkilatları halkla görüşerek bölgedeki olası eğilimleri Genel Merkez'e bildirecek. Bu bildirimler de iş birliği veya ayrı aday çıkarmada etkili olabilecek.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de geçen hafta yaptığı açıklamada, 81 ilde seçime kendi adayları ile gireceklerini duyurmuştu.

2019 yılında CHP ile ittifak yapan İYİ Parti'nin 2024 yerel seçimlerine kendi adayları ile girme kararı almasını DW Türkçe'ye değerlendiren İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Ümit Özlale, "Türkiye'yi yönetme iddiamız varken İstanbul ve Ankara gibi nüfusun dörtte birinin yaşadığı yerde aday çıkarmamak anlaşılır değil" dedi. Aynı zamanda GİK üyesi ve İzmir Milletvekili olan Özlale, "İttifaklara kapıyı kapatmakla beraber hem ülkenin menfaati hem de bizim kurucu değerlerimizle uyumlu olduğu sürece yerelde iş birliğine kapıyı kapatmıyoruz" ifadelerini kullandı.

İYİ Parti'nin ilk açıkladığı büyükşehir belediye başkan adayı olan ve İzmir'den aday gösterilen Ümit Özlale'ye partisinin yerel seçim çalışmalarına ilişkin sorduğumuz sorular ve yanıtları şöyle:

DW: İYİ Parti GİK toplantısından çıkan karar çerçevesinde özellikle İstanbul ve Ankara'da nasıl bir tutum izleyeceğiniz merak ediliyor. Buralarda aday çıkaracak mısınız? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ı Cumhurbaşkanı makamına layık görüyordunuz, ama şimdi desteklemiyor musunuz?

Ümit Özlale: Ankara üzerinden cevaplayayım. Kemal Bey (Kılıçdaroğlu) danışmadan Mansur Bey'i aday olarak gösterdi ve adaylığını kabul etti. Orada biz de 'ittifaklara gitmeyelim, belki daha sonra iş birliği yapabiliriz' anlayışı var. İstanbul biraz daha karışık. Orada bir de CHP genel başkanlığı tartışması var. Burada durmak isterim çünkü gerisi CHP'nin iç işlerine girer. İki belediye başkanına cumhurbaşkanlığı adaylığını götürdük. Aday olmalarını çok istedik. Her seferinde 'CHP'nin belediye başkanlarıyız' dediler. 'Bizim ita amirimiz Kılıçdaroğlu'dur, onun dediği vazgeçilmezdir' dediler. Kemal Bey'e bağlı kalmaları bizim kendi adayımızı çıkarma hakkını da bize verir. Türkiye'yi yönetme iddiası ile ortaya çıkan bir partinin, ülkenin yüzde 80'inin yaşadığı kentlerde aday çıkarmaması, hele İstanbul ve Ankara gibi ülkenin dörtte birinin yaşadığı yerde aday çıkarmaması anlaşılır gibi değil. İYİ Parti'nin her tarafta ülke yönetme iddiası varsa, her tarafta kendi adaylarını halkın beğenisine sunar. Daha sonrasında iş birliği zemini oluşursa bilemem. Şu aşamada ülkeyi yönetecek bir parti olduğumuzu ispatlamamızın yolu da kendi adaylarımızı çıkarmaktan geçiyor. Biz de kendi adaylarımızı çıkartacağız ama önemli bir şey var. İttifaklara kapıyı kapatmakla beraber hem ülkenin menfaati hem de bizim kurucu değerlerimizle uyumlu olduğu sürece yerelde iş birliğine kapıyı kapatmıyoruz. Bunu değerlendirecek olan yerel yönetim başkanlığımız ve genel başkandır. Mutlaka bir strateji belirlenir.

Aday çıkarırsanız İstanbul ve Ankara'da kaybetmeyi ve seçmenlerin tepkisi ile karşılaşarak adeta linç edilmeyi göze alıyor musunuz?

Biz linç yemeye alıştık. Biz ne zaman CHP'ye yakın olan basın mensuplarının ya da siyasetçilerin ya da kanaat önderlerinin hoşuna gitmeyecek olan bir davranışta bulunsak, biz ülkenin menfaatine olduğuna inansak bile biz linç yiyoruz. Ben Kemal Bey'in adaylığına karşı çıktım, linç yedim. 2-6 Mart arasında 'anket yapalım' dedim, linç yedim. CHP medyasının şu anda da linçlerine maruz kalıyorum. İlk başta garip geliyordu ama alıştık artık.

AKP ile ittifak ya da iş birliği gündeminizde mi?

Hiç konuşulmadı, planlanmadı. AK Parti ile masaya oturmayan tek partiyiz. 2015 seçimleri sonrası, istikşafi görüşmelerde CHP AK Parti ile masadaydı. Erdoğan 'olmaz' dedi ve Davutoğlu ile Kılıçdaroğlu anlaşmasına karşın o anlaşma sağlanamadı. DEVA-Gelecek partileri zaten AK Parti içerisinden çıktı. Saadet Partisi Milli Görüş'ü temsil ediyor, AK Parti ile bağları var. Sonrasında bakarsak YSP öncesi olan HDP, yıllarca AKP ile temas kurdu. MHP zaten ittifakın kurucusu ve ortağı. AK Parti ile gizli ya da açık masalarda iş birliği yapmayan tek parti biziz. Bu hep AK Parti karşıtlığı üzerinden siyaset üretme kolaylığını getiriyor. İzmir'de bunu çok görüyoruz. 'Özlale iyi aday olabilir, Atatürkçüdür, çağdaştır ama kripto AKP'li, ona vereceğiniz her oy AK Parti'nin kazanma olasılığını artırır' deniyor. Böyle çok kirli, pis, çirkin bir propaganda gidiyor. Şu ana kadar benim ya da herhangi bir İYİ Partili'nin AK Parti ile görüşmesi açıklansın, partiden istifa ederim, partiyi de kapatırız.

'AKP'nin karşısındaki herkes birlikte hareket etmeli' gibi bir düşüncenin İYİ Parti'ye zarar verdiğini mi düşünüyorsunuz?

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kemal Bey yüzde 48 oy aldı. CHP oyu; DEVA, Gelecek, Saadet ve Demokrat ile yüzde 25. Diğerlerine yüzde 2 deseniz CHP yüzde 22-23 bandındadır. Bu banttaki bir siyasi partinin tamamıyla Türkiye'deki bütün muhalefeti yönetme iddiası ve yönetme hakkını kendinde bulundurmasını siyaset için çok olumsuz bir tablo olarak görüyorum.

İzmir'in resmen açıklanan ilk büyükşehir belediye başkanı adayı sizsiniz. İzmir'de dört aydır çalışmalar yürütüyorsunuz. İzmir seçmenine ilişkin izlenimleriniz nasıl?

Seçmende bir travma var, sadece İzmir seçmeninde değil, bütün seçmenlerde travma var. Benim de aday olma sebeplerinden biri bu. Kaybedilen seçimden sonra seçmende, sokakta bir üzüntü ve bıkkınlık gördüm, siyasetsizlik tehlikesi gördüm. O yüzden de belki Meclis çatısı altında siyasetten daha önemli olarak, yerelde siyaset yapmanın daha önemli olduğu sonucuna vardım. 28 Mayıs sonrası İzmir'e inince bende büyükşehir adaylığı fikri pekişti, siyaseti yerelde yapma gerekliliği gördüm ve aday oldum.

İzmir "CHP'nin kalesi" olarak değerlendirilen bir kent. Sizin adaylığınız konusunda seçmenin görüşleri nasıl?

İzmir hiçbir siyasi partinin kalesi olamayacak kadim bir kültüre sahiptir. O nedenle "İzmir CHP'nin kalesi" demek, İzmir'i bir siyasi parti ile özdeşleştirmek yerine İzmir demokrattır, muhaliftir, sorgular diyebilirsiniz. Herhangi bir siyasi parti kalesi olduğunu düşünmüyorum.

İzmir'de CHP seçmeninde sizin adaylığınıza tepki var mı?

Tepki var. İki tür tepki var; bir kısım çok olumlu bakıyor çünkü uzun yıllardır İzmir'de AK Parti karşıtlığı üzerinden siyaset üreten ve İzmir'in sorunlarına doğru çözümler bulamayan bir belediyecilik anlayışı var. Buna siyasete uygun dille itiraz ediyorum. İzmir daha iyi bir belediyeciliği hak ediyor. Daha iyi bir aday bulamadığı için ve AK Parti karşıtı olduğu için CHP'ye oy veren seçmen, benim adaylığımı çok büyük bir mutlulukla karşıladı. Az da olsa CHP seçmeninde 'sen çıktın oyları böleceksin' diye de tepkiler alıyorum. Oyları bölmek amaçlı değil de İzmir'e daha iyi bir belediyecilik getirme amaçlı sahaya indiğimi anlatıyorum. Çoğu zaman da insanları ikna ediyorum. AK Parti ve CHP adayı dışında da bir aday olabileceğini, bu adayın liyakatli ve donanımlı olduğu sürece İzmir'de iyi belediyecilik yapabileceğini anlatıyorum.

Kazanırsanız İzmir'de ne değişir?  Velev ki sizin oyları bölüp AKP'nin kazanması durumunda "oyları bölen adam" olma durumunuz yok mu? Bu senaryoları nasıl yorumluyorsunuz?

Bu en fazla karşılaştığım soru. Herkesin gündeminde '94 travması var. 1994'te İstanbul'da Sayın Erdoğan'ın birkaç tane güçlü aday arasından sıyrılması konusu… 'Yine aynısı olur mu' deniyor. Madem CHP'nin kalesi İzmir, benim adaylığım kimseyi rahatsız etmemeli. İkincisi; demek ki çok da iyi belediyecilik yok ki, benim daha iyi belediyecilik mümkün diye ortaya çıkmam CHP'de tepkiye yol açtı. Hem özgüven eksikliği hem de özeleştiri olarak okuyorum. Ben CHP oylarını bölmeyeceğim herkesten oy isteyeceğim. Ben AK Parti ve MHP'den de oy alacağım.  Bana Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi'nden de TİP'ten de Zafer Partisi'nden de oy gelecek. Bir aday ortaya çıkınca İzmir'i yansıtan, profile uygun olan bir aday olunca bu aday neden CHP'nin oylarını bölsün ki. Bu aday CHP kadar diğer parti seçmenlerine de kendisini anlatır. Ben herkesten oy alacağım. Eğer AK Parti kazanırsa ve biz suçlanırsak bu haksızlık olur. Tunç Soyer'den daha iyi belediye başkanı olacağımı düşünüyorum. 'Günün sonunda AK Parti aradan çıkar mı?' ben bu ihtimali sıfıra yakın görüyorum. Bu zayıf ihtimal üzerinden benim adaylığımın eleştirilmesini de İzmir'e yapılmış haksızlık olarak görüyorum. Ben kazanırsam ve CHP kaybederse belki CHP'de bir şey değişir, olumlu yönde değişim olur.

 

DW Türkçe'ye VPN ile nasıl erişebilirim?