İzmir Belediyesi'nde grev: İşçiler mi belediye mi haklı?
2 Haziran 2025
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde çalışan yaklaşık 23 bin işçinin bağlı olduğu DİSK Genel-İş Sendikası'nın başlattığı grev beşinci gününe girdi. Toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması nedeniyle başlayan grev, özellikle temizlik ve ulaşım hizmetlerinde ciddi aksamalar yaratıyor. Kentin birçok noktasında çöp yığınları oluşurken toplu taşıma seferlerinde de aksaklıklar yaşanıyor.
Belediye Başkanı Cemil Tugay, grev sürecinde sahaya inerek çöpleri topladı ve sendika yöneticileriyle yaşadığı gerginliklerle dikkat çekti. Tugay, belediyenin "eşit işe eşit ücret" talebini haklı bulduğunu ancak önceki yönetimin imzaladığı sözleşmeyi aynı şekilde sürdüremeyeceklerini belirtti.
Sendika ise aynı işi yapan işçiler arasında ücret uçurumları olduğunu ve bu durumun giderilmesini talep ediyor.
Tugay: Yanlışı yanlışla telafi edemeyiz
DW Türkçe'ye konuşan Belediye Başkanı Cemil Tugay, grevin ardındaki nedenleri anlatırken "eşit işe eşit ücret" talebine karşı olmadıklarını vurguluyor.
Ancak grevi tetikleyen gelişmenin, göreve gelmesinden sadece beş gün önce, isim vermeden önceki belediye başkanının (CHP'li eski İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer) farklı bir sendikayla imzaladığı "akıl almaz" ücret düzeyindeki sözleşme olduğunu ifade ediyor. Tugay, 100 bin TL'yi aşan maaşların emsal gösterilerek talep edilmesinin rasyonel olmadığını söylüyor. Bu makası zaman içinde kapatmaktan yana olduklarını belirtiyor.
Belediyenin mali yapısının bu talepleri karşılamaya elverişli olmadığını dile getiren Tugay, "Eğer bu rakamları verirsek bütçede bunun karşılığı yok. Yasal olarak da mümkün değil" diyor. Buna rağmen işçilere sunulan teklifin "Türkiye ortalamasının çok üzerinde" olduğunu vurguluyor.
Temizlik ve ulaşım gibi temel hizmetlerde yaşanan aksamalara da değinen Tugay, raylı sistem ve deniz ulaşımının kesintisiz devam ettiğini, bazı otobüs hatlarında da yasal zorunluluk gereği seferlerin sürdüğünü belirtiyor. Temizlik konusunda ise halk sağlığının tehlikeye girmesine izin vermeyeceklerini söylüyor. Bazı sendika görevlilerinin müdahalelerine rağmen, bizzat sahaya çıkıp çöp topladığını aktaran Tugay, bu tür durumlarda sorumluluktan kaçmayacağını belirtiyor.
Son tekliflerinin 65 bin ila 80 bin TL arasında değişen maaşlar olduğunu belirten Tugay, Eylül ayında yüzde 10 ek artış taahhüt ettiklerini ve bu teklifin net 88 bin TL'ye kadar ulaşabileceğini kaydediyor. Sendika tarafından uzlaşıya yönelik bir adım göremediklerini, ancak belediye olarak diyaloga açık olduklarını vurguluyor.
Sendika: Eşit işe eşit ücret talebimiz adalet içindir
DİSK Genel-İş Sendikası, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde süren grevin temel nedeninin "eşit işe eşit ücret" ilkesinin uygulanmaması olduğunu belirtiyor. Sendika, belediyeye bağlı İZELMAN ve İZENERJİ şirketlerinde çalışan üyelerinin, aynı işi yapan diğer işçilere göre daha düşük ücret aldığını ve bu durumun kabul edilemez olduğunu ifade ediyor.
Genel-İş Genel Başkanı Remzi Çalışkan, yaptığı açıklamada "Grevin esas nedeni: Eşit işe eşit ücret ilkesinin uygulanmamasıdır. Grevimiz, üyelerimizin haklı ve adil taleplerini savunmak içindir" dedi. Çalışkan, belediyenin daha önce başka bir sendika ile imzaladığı toplu iş sözleşmesi sonucunda ortaya çıkan ücret farklarının, Genel-İş üyeleri için de giderilmesi gerektiğini vurguladı.
Sendika, belediyenin mali zorluklarını göz önünde bulundurarak birçok belediyede sorumlu davrandıklarını, ancak İzmir'deki ücret eşitsizliğini ve adaletsizliği kabul etmediklerini belirtiyor. "Eşit işe eşit ücret istiyoruz" diyen sendika, bu talebin bir lütuf değil, temel bir hak olduğunu savunuyor.
İZENERJİ'de ilk altı ay için sendikanın teklifi yüzde 49 zamla en yüksek 84 bin 702,77 TL, en düşük 74 bin 741,48 TL. İZELMAN'da da sendikanın ilk altı ay için teklifi yüzde 49 zamla en yüksek 94 bin 600,23 TL, en düşük 74 bin 994,69 TL.
Belediye ise her iki şirket için de yüzde 29,16 zam teklif ediyor.
Çelik: Uyuşmazlığın temel sebebi ücret ayrımcılığı
İzmir Büyükşehir Belediyesi'ndeki grevin temel nedenine ilişkin değerlendirmede bulunan Çalışma Ekonomisi Uzmanı Prof. Dr. Aziz Çelik, "Uyuşmazlığın temel sebebi ücret ayrımcılığı meselesi" diyor. Çelik, belediyede birden çok sendika bulunduğunu ve bu sendikalardan biriyle daha önce imzalanmış bir toplu iş sözleşmesindeki ücret düzeyinin, benzer işi yapan diğer işçilerce de talep edildiğini ifade ediyor.
Belediye yönetiminin bu farkı "önceki yönetimin yaptığı sözleşme" gerekçesiyle devam ettirmemek istemesinin, süreci çıkmaza sürüklediğini dile getiriyor. Kamu yönetiminde sürekliliğin esas olduğuna dikkat çeken Çelik, "Benzer işi yapan kişiler arasında bu kadar büyük fark olamaz" diyor.
Çelik, aynı işi yapan işçiler arasında ücret farkının Anayasa'nın eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığını belirtiyor. "Bu bir ayrımcılık kuşkusuz" diyen Çelik, bu tür farkların sendikal rekabeti artırdığını ve iş yerinde huzursuzluk yarattığını ifade ediyor.
"Kaynak sıkıntısını işçiler yaratmadı"
Belediyenin mali gerekçelerini değerlendiren Çelik, "Bu mesele işçiler tarafından yaratılmış bir mesele değil" diyor.
Belediyelerin kaynak sıkıntısı yaşamasının hükümetin muhalif belediyelere dönük baskı ve ekonomik kısıtlamalarından kaynaklandığını ifade eden Çelik, belediyelerin bu durumu kamuoyuna açıkça anlatması gerektiğini belirtiyor. "İşçilerin yüksek ücret istemesiyle açıklanamaz" diyen Çelik, belediyelerin kamuoyunu gerçek nedenler konusunda bilgilendirmesi gerektiğini dile getiriyor.
Grev nedeniyle oluşan çöp yığınlarına dair eleştirileri değerlendiren Çelik, çöp toplama hizmetlerinin grev yasağı kapsamına girmediğini hatırlatıyor. "Görüntü, koku olabilir ama bu halk sağlığına dönüşürse sendika ve belediye önlem alabilir" diyor. Grevin doğası gereği yaşamı etkileyeceğini belirten Çelik, ancak halk sağlığını tehdit edecek düzeye gelmesi durumunda sorumlu davranılması gerektiğini vurguluyor.
"CHP'liler işçileri şeytanlaştırmamalı"
Grevin CHP'li belediyelerde yaşanmasına dair eleştirileri de yanıtlayan Çelik, AKP'li belediyelerde DİSK'e bağlı sendikaların örgütlü olduğu belediye sayısının çok az olduğunu ve bu nedenle grev yapılamadığını belirtiyor. Bu nedenle sendikaların siyasi partilerin arka bahçesi gibi görülmemesi gerektiğini ifade ediyor.
Çelik, CHP'li belediyelerin saldırı altında olmasının grev hakkının kullanılmasını engellememesi gerektiğini söylüyor. "Greve gelince grev yapıyorlar, diğerlerini yapmıyorlar gibi eleştiriler ezber" değerlendirmesinde bulunan Çelik, "Sendikaları, işçileri şeytanlaştırmak kimseye fayda getirmez" diyerek CHP'lilerin bu tutumdan uzak durması gerektiğini ifade ediyor.
Özel: Hak aramak meşrudur ama makuliyet kaybedilmemeli
CHP Genel Başkanı Özgür Özel de İzmir'deki grevle ilgili açıklamalarda bulundu. Sendikal örgütlenmenin arkasında olduklarını belirten Özel, "Bu hakka ve bu hakkın doğurduğu yasal, anayasal hakların kullanımına söyleyecek hiçbir sözümüz yoktur" dedi. Ancak hem sendikal siyasetin hem CHP'nin yürüttüğü siyasetin "makule göre" yapılması gerektiğini ifade eden Özel, "Makuliyetinizi kaybettikçe desteğinizi kaybetmeye başlarsınız" diye konuştu.
Özel, grev hakkının meşru olduğunu ancak haklılık zemininden uzaklaşıldığında toplumsal desteğin zayıflayacağını vurguladı. "Kimse bize greve çıkmış işçiye laf söylememizi beklemesin" diyen Özel, belediye yönetiminin de haklarının olduğunu, CHP'nin örgütlenme özgürlüğünün teminatı bir parti olduğunu söyledi.