Japonlar sessizliğini bozdu
25 Nisan 2011Protestocular, “Bize nükleer enerji lazım değil, bize plutonyum lazım değil, bizim yaşamımız böyle de güzel!” diye sloganlar atıyor. Megafondan yükselen ses Almanya'daki nükleer enerji karşıtı gösterilerindeki kadar yüksek değil. Japonya'da uzun zamandır ilk kez bu kadar çok insan, protesto çağrılarına uyarak sokaklara döküldü. Eldeki dövizlerden birinin üzerinde, Almanya’daki nükleer karşıtı hareket ile özdeşleşmiş “Nükleer enerji mi? Hayır, teşekkürler!” sloganı göze çarpıyor. Bir diğer dövizde ise Japonca, “Tekrar balık yemek istiyoruz” sözleri görülüyor.
Çözüm uzadıkça, öfke artıyor
Japonya yaklaşık altı haftadır Fukuşima nükleer santralinde meydana gelen nükleer felaketle mücadele ediyor. Sorunun çözümü uzadıkça, Japon halkının felaketin öngörülemeyen neticelerinden kaynaklanan öfkesi de su yüzüne çıkıyor. 3 bin kişilik gruptan pek çoğu hayatında ilk kez eyleme katıldığını ifade ediyor. Küçük oğluyla birlikte eyleme katılan Yoko Şibuya, “Almanya’dan bir tanıdığım bana nükleer enerji karşıtı hareketin ne kadar büyük olduğunu anlattı. Bu nedenle, bir anne olarak ben de bu gösterilere katılma zorunluluğu hissettim. Aksi takdirde hiçbir şey değişmeyecek" diyor.
Şibuya, nükleer enerjinin riskleri ve tehlikeleri konusunda halkı yeterince bilgilendirmediği için Japon medyasına söyleniyor. Bir diğer eylemci Mitsuo Udo ise medyanın değil, sendikaların protesto hareketlerine engel olduğu görüşünde. Uzun yıllardır nükleer enerji karşıtı olduğunu söyleyen Udo şöyle konuşuyor:“Sendikalar, Almanya’daki gibi bir protesto kültürü oluşmasının önünü tıkıyor. Daha çok enerji holdinglerine yükleniyorlar, onların işveren olarak büyük rol oynadığını düşünüyorlar.”
"Çernobil'den ders çıkarılmadı"
Tokyo’da yaşayan Alman bilim kadını Angela Lipsky de eylemcilerden biri. Daha önce Almanya’daki gösterilere katılan Lipsky, şimdi de Japon göstericilere destek veriyor. Lipsky, “Japonya’daki gösteriler, Almanya’dakiler kıyasla biraz daha farklı. Nerdeyse gösterici kadar polis var. Japonların eyleme katılmaya çok alışkın olmadığı belli oluyor. Böyle şey olmaz!” diyor.
Eylemin başını çeken kişi ise Rus Pavel Vdovişenko. “Çernobil Çocukları” adlı derneğin kurucusu olan Vdovişenko, aslında Çernobil felaketinin 25 yıl ardından bu konudaki panellere ve toplantılara katılmak üzere Japonya’ya gelmiş. Fukuşima nükleer santralindeki kazadan sonra bir uzman olarak da düşünceleri önem kazanan Vdovişenko, Batı’nın Çernobil’den ders çıkarmadığı görüşünde. Uzman, “Çernobil’den sonra herkes nükleer santralin eski teknolojiye göre inşa edildiğini, tipik bir Rus kazası olduğunu söyledi. 'Almanya’da olmaz, Japonya’da da olmaz, burada her şey yolunda' diye düşünüldü" diyor.
Şimdi enerji politikasını gözden geçirme sırası Japonlarda. Fukuşima nükleer kazası, çevreye Çernobil kadar ağır zararlar vermemiş olsa da, toprağın radyasyondan arındırılmasının uzun yıllar alabileceği ve çok pahalıya mal olabileceği ifade ediliyor. Ancak nükleer santralde zarar gören nükleer çubuklar soğumadıkça ve artçı depremler çalışmaları sekteye uğrattıkça, işin mali ve insani boyutu üzerine tartışmalar yalnızca birer spekülasyondan ibaret olacak.
© Deutsche Welle Türkçe
Nils Kinkel / Çeviri: Başak Özay
Editör: Murat Çelikkafa