Kıbrıs Rum siyaseti ve Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasının en çok tartışılan konusu, bir korku senaryosu: "Kuzey Kıbrıs’taki yönetimin uluslar arası alanda tanınması."

Kıbrıs’ta çözüme en çok yaklaşıldığı 2004 yılında, Kıbrıslı Türkler, adanın yeniden birleşmesi ve Avrupa Birliği üyeliğini öngören Annan Planı’na, "evet" demişti. Ancak Kıbrıslı Rumların, ayrı bir referandumda Annan Planı’nı reddetmesi üzerine Kıbrıs Cumhuriyeti, bölünmüş olarak Avrupa Birliği üyesi oldu.

Son yıllarda bir çok ülkenin, Kıbrıslı Türklere izolasyonların kalkması için adımlar atması, Rumlar arasında endişe yaratıyor. Bugüne kadar yalnızca Türkiye tarafından tanınan Kuzey Kıbrıs’taki yönetimin; uluslar arası alanda tanınma kazanmasından korkuluyor.

Schröder’in temasları

Son olarak adanın kuzeyini ziyaret eden, eski Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, Kıbrıslı Türklerle doğrudan ticaret yapılmasına desteğini açıklamıştı: “Temaslarımızda, bu topraklara yönelik izolasyonların tek seferde tümüyle kaldırılmasının; çok önemli, temel bir siyasi hedef olduğunu konuştuk.”

Schröder’in ziyaretinde verdiği mesajlar, 4 yıl önce Annan Planı’na hayır diyen ve Pazar günü yapılacak seçimde aday olan Cumhurbaşkanı Papadopoulos üzerinde baskıyı artırmış gözüküyor.

Kıbrıs’taki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 9 aday yarışırken; bunlardan yalnızca 3’ünün seçimi kazanabilecek oy desteği bulunuyor.

Sağ görüşlü DİSİ partisinden Avrupa Parlamentosu üyesi olan ve Cumhurbaşkanlığı için aday olan Yoannis Kasulidis; seçimleri kazanması halinde, Kıbrıs’ta çözüm için derhal Kıbrıslı Türk lider Mehmet Ali Talat'la müzakerelere başlayacağını söylüyor.

Komünistler’in çözüm vaadi

Komünist AKEL partisinin adayı olan Parlamento Başkanı Dimitris Christofias, büyük bir kamuoyu desteğine sahip bulunuyor. Christofias da, Kıbrıs’ın bölünmesini engelleme sözü veriyor: "Değerli yurttaşlarım. Önümüzde duran ciddi bölünme tehlikesine son vermenin ve artık bir çözüm bulmanın vakti geldi. Onlarca yıllık geleceğimizi belirleyecek kararları almamıza çok az bir zaman kaldı. Bu fırsatı kaçırmamalı, irademizi elimize almalıyız. Bizim, Kıbrıs’ı şu anda içinde bulunduğu atıllıktan çıkaracak bir Cumhurbaşkanı’na ihtiyacımız var.”

Kıbrıs seçimlerinde ikinci kez Cumhurbaşkanı olmayı hedefleyen, Demokrat Parti, DİKO, adayı Papadopoulos, 2004 yılında Annan Planı’na karşı yürüttüğü kampanya ve çözüm konusundaki katı tutumuyla tanınıyor. Rum lider, bu seçim kampanyasında da, rakiplerine Annan Planı üzerinden yüklenmeye devam etti: “Bunlar, korkuları körüklüyor, bizi bölünmekle tehdit ediyorlar.

Bunu yapacaklarına, öncelikle bizi, Annan Planı gibi bir planın tek alternatif olduğuna inandırsınlar da, görelim."

Halk seçimlere ilgisiz

Kıbrıs’ta Pazar günü yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, herhangi bir adayın ilk turda seçilmek için yeterli oy oranını sağlaması beklenmiyor. Kamuoyu araştırmaları, Papadopoulos’un ilk sırada olduğunu, ancak kendisini takip eden Christofias ve Kasulidis'le arasında çok az bir oy farkı olduğunu gösteriyor. Pazar günü en çok oyu alacak iki aday, 24 Şubat’ta yapılacak ikinci turda yarışacak.

Cumhurbaşkanlığı seçimi, Kıbrıs’ın siyasi geleceği açısından büyük önem taşısa da, halkın seçim kampanyalarına büyük ilgi göstermemesi dikkat çekiyor. Lefkoşa’da bir Kıbrıslı Rum seçmen, bu durumu şöyle açıklıyor: “Son 5 yılda yaşananlar, halkı canından bezdirdi. Verilen sözlerin hiç biri tutulmadı, Kıbrıs sorununun çözümünde hiçbir şey olmadı. Bu yüzden, insanlar da seçimlere bugün çok fazla ilgi göstermiyor. Belki durum, küçük yerlerde ve kahvehanelerde daha farklıdır. Ama burada, şehirde, insanlar tümüyle ilgisiz”

Kıbrıs’taki seçimlerde, gençlerin tavrı da etkili olacak. Ancak kamuoyu anketleri, Rum gençlerin yaklaşık yüzde 60’ının, Kıbrıslı Türklerle birleşmeyi istemediğini ortaya koyuyor. Türkiye’nin 1974 müdahalesi sonrasında doğan gençler, Türkler konusunda olumsuz fikirler taşısa da; yaşlıların büyük bölümü, adanın yeniden birleşeceği umudunu koruyor.