1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Zypern Teilung

11 Ocak 2011

Türkiye’nin AB’ye tam üyelik müzakerelerinin kilit noktalarından birini oluşturan Kıbrıs sorununda görüşmeler son iki yıldır aralıklı olarak devam ettirilse de, ada halkı çözüm konusunda umutsuz görünüyor.

Fotoğraf: DW

38 yaşındaki Doğu Erdener, Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nin Kuzey Kıbrıs Kampusunda, psikoloji bölümünde Yardımçı Doçent olarak görev yapıyor. Hem Avustralya hem de Türk vatandaşı olan Erdener, neden Kıbrıs’ta yaşamayı tercih ettiğini şöyle açıklıyor:

'Bazı ülkelerdeki iş tekliflerini özellikle kabul etmedim. Bu ülkeler arasında Hollanda ve ABD vardı. Bunun en önemli sebeplerinden biri Kıbrıs’a gelme fikriydi. Çünkü burada tarih yazılırken bulunmak ve bu güzel manzaraya tanıklık etmek istiyordum. Nitekim burada söz konusu olan 'ada halkı ebediyen ayrı mı kalacak yoksa gerçekten birleşecekler mi?' konusu.''

1974 yılından bu yana Rum ve Türk tarafları ayrı yaşıyor. Ada’nın kuzeyini tanıyan tek devlet Türkiye olduğu için kuzeydeki Türkler, Kıbrıs’ta olduğu gibi yurtdışına çıktıklarında da bir takım zorluklarla karşılaşıyorlar. Üniversitede psikoloji öğrenimi gören 21 yaşındaki Ceren bunu şöyle örnekliyor:

''Mesela 'Ben Kıbrıslıyım' desem yurtdışında, genellikle onlar Kıbrıs'ı Rum tarafı kimliği altında biliyorlar. Hatta Türk-Rum karışık yaşandığını bilmeyenler bile var. Çünkü bugüne kadar Kıbrıs hep Kıbrıs Rum tarafı tarafından tanıtıldığı için, 'Cyprus'u genel anlamda onlar tanıttığı için genellikle onlar biliniyor. O zaman 'Ben Kıbrıslı bir Türk’üm' diyorum. Onlarda dönüp bana 'Aa orda Türkler de mi yaşıyor?' diyor''

İki ayrı pasaport

Ceren, hem Türk kimliğine hem de ailesi Kıbrıslı olduğu için AB üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti'nin pasaportuna sahip. O nedenle yurtdışına çıkmak istediğinde eğer Türkiye üzerinden aktarmalı uçmak istemiyorsa adanın güney tarafındaki havaalanına geçebiliyor. Ceren, Kıbrıslı bir Türk olarak yurtdışına yolculuk yapmanın zorluklarını şöyle açıklıyor:

''Çok karışık bir prosedür bu. Çünkü burdan gittiğimiz zaman Türkiye'den transit geçeceğimiz yerler var. İlk önce Türkiye'ye kimliğimizle girip daha sonra diğer kimlikle Kıbrıs kimliği ile çıkıyoruz. Her ülkenin istediği kimliği veriyorsunuz. Yani kendinize ait bir kimliğiniz yokmuş gibi, sadece onların istediği kimliği siz kendinizden çıkarıp veriyorsunuz.''

''Asıl sorun, sosyal anlamda yakınlaşmak''

Denktaş ve Papadopulos döneminde başarısızlığa uğrayan görüşmeler, son iki yıldır aralıklı olarak devam ettirilse de, ada halkı iki tarafın adanın birleşeceğinden umutlu görünmüyor. Zira her iki tarafın genç kuşağı da ortak bir yaşam, ortak bir ulus kavramlarını düşünmekte zorlandıklarını kaydediyor. Çünkü doğdukları andan itibaren Kıbrıs’ı bugünkü haliyle tanıdıklarını ifade ediyorlar.

Kıbrıslı Türk gazeteci Aral Moral da uzun süredir bu konuya dair çalışmalar yapıyor. Moral, asıl sorunun, politik çözümden çok iki ada halkının yakınlaşması olduğunu söylüyor:

''Ara sıra her iki tarafın gençleri arasında karşılıklı gidip gelmeler oluyor. Ama bu durum genelde bir istisna olarak kalmaya devam ediyor. Bence, bizim politik bir çözümden çok sosyal bir çözüme ihtiyacımız var. İki tarafın önce birbirlerine yakınlaşmayı öğrenmesi gerekiyor. Bizim öncelikli olarak karşılıklı güven ortamı yaratacak tedbirlere ihtiyacımız var. O nedenle politik bir çözüm, bence işin en kolay yanı, asıl sorun sosyal anlamda yakınlaşmak.''


© Deutsche Welle Türkçe

Steffen Wurzel / Çeviren: Başak Demir

Editör: Ahmet Günaltay