Kaçırılıyor ve şiddet görüyorlar: Suriyeli Alevi kadınlar
10 Temmuz 2025
Nora*, yüzünde yara izleri, kazınmış saçları ve koparılmış kaşlarıyla kameraya bakıyor. Kucağında kısa bir süre önce elinden zorlu alınmış bebeği var. Nora'nın serbest kaldıktan sonraki bu ilk görüntüsü sosyal medyada hızla yayıldı ve bugünlerde birçok Suriyeli kadının yaşadığı travmanın sembolü haline geldi. Özellikle de kaçırılma ve şiddet olaylarının hedefinde bulunan Alevi inancına mensup kadınların.
Nora neredeyse bir ay boyunca bir binanın bodrumda tutulduğunu, fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldığını anlatıyor. Sahil kenti Ceble yakınlarında, 11 aylık bebeğiyle yardım merkezine giderken yüzleri kapalı kişilerce durdurulan Nora, kimliğini sorduklarında Alevi olduğunu söyleyince zorla araca bindirilmiş. Kaçırılırken gözlerinin bağlandığını da ekliyor.
Rehin tutulduğu her gün defalarca hakarete uğradığını ve şiddetle dövüldüğünü söylüyor. Bu yüzden sık sık bilincini kaybetmiş. Tutsaklığı sırasında bebeği elinden alınmış ve kendisinden evlilik sözleşmesi imzalaması istenmiş. Nora kabul etmeyince şiddet daha da artmış. Ailesine işkence fotoğrafları gönderilerek fidye istenmiş. Ailesinin yüksek bir bedel ödemesiyle serbest kalabilmiş. Şu anda yurtdışında güvenli bir yerde yaşıyor ve sağlık sorunları nedeniyle tedavi görüyor.
Sistematik aşağılama: Alevi kadınlar tesadüfen seçilmiyor
Nora bir istisna değil. Reuters ve birçok medya kurumunda Alevi kadınlara yönelik kaçırma ve şantaj olaylarına dair haberler yer alıyor. DW'ye konuşan insan hakları aktivisti Bassel Yunus'a göre, yıl başından bu yana Suriye'de 40'tan fazla kadın resmî olarak "kayıp" statüsünde. Yunus, İsveç’ten yürüttüğü ağla bu vakaları belgelemeye çalışıyor. "Kaçırılanların büyük kısmı Alevi" diyor.
Aleviler, devrik lider Beşar Esad'ın mezhebinden oldukları için radikal İslamcı gruplar tarafından "mürted" (dinden çıkmış) olarak damgalanıyor. Son aylarda Aleviler üzerindeki baskı ve saldırılar arttı. Mart ayında yüzlerce kişinin öldüğü saldırılar gerçekleşti. Bazı saldırganların Suriye İçişleri Bakanlığıyla bağlantısı olduğuna dair haberler var. Hükümet geçici olarak bir soruşturma başlattı, ama henüz sonuç yok. Bu durum Alevilerin yanı sıra Hristiyanlar gibi diğer azınlıklarda da korkuya neden oluyor.
Yunus'a göre, Alevi kadınlar tesadüfi hedefler değil. "Toplumun tamamını boyun eğdirmek için sembol haline getiriliyorlar" diyen Yunus, tutsaklık süresince Nora'nın "domuz" ve "kâfir" gibi ifadelerle aşağılandığını aktarıyor.
Birleşmiş Milletler (BM) de kaçırma vakalarıyla ilgileniyor. BM Suriye Bağımsız Araştırma Komisyonu, DW’ye yaptığı açıklamada, şu ana kadar en az altı Alevi kadının kaçırıldığını belgelediklerini ve daha fazla vaka olduğuna dair güvenilir bulgular bulunduğunu belirtti. Komisyon Başkanı Paulo Pinheiro, bazı soruşturmaların başlatıldığını açıkladı. Ancak İçişleri Bakanlığı, DW'nin sorularını yanıtsız bıraktı.
Yurtdışından gelen şantaj telefonu
DW, yaptığı saha araştırmasında onlarca mağdur aile ve kadınla görüştü. Ancak birçok aile, korku ve utanç nedeniyle konuşmaktan kaçınıyor. Tartus yakınlarındaki bir köyden Sami*, DW'ye konuşmayı kabul eden az sayıda kişiden biri. 28 yaşındaki kız kardeşi İman*, şehre gittikten sonra ortadan kaybolmuş. Kısa süre sonra aileye yurt dışı numaradan gelen bir arama olmuş, "İman'ı unutun. Asla geri dönmeyecek" denmiş.
Sami olayı polise bildirmiş. Ancak ilk başta olayın aşk kaçamağı olduğu öne sürülmüş. Günler sonra tekrar aranan aileden bu kez beş haneli fidye talep edilmiş. Aile borç bulup, takip edilmesi zor olan "Hawala" (Havale) adlı transfer sistemi üzerinden parayı Türkiye'ye aktarmış. Belgeler, paranın Türkiye'de mülteci statüsündekiSuriyelilere gittiğini gösteriyor. Ama Sami'nin ailesi, İman'a ulaşamamış.
Ezidi kadınların yaşadıkları tekrarlanıyor mu?
21 yaşındaki Tartuslu Maya* da küçük yaştaki kardeşiyle birlikte kaçırılmış. İki kız alışverişe çıktıkları sırada maskeli silahlı kişilerce durdurulmuş. Alevi olduklarını söylediklerinde bir otobüse bindirilmişler. Maya'nın anlattıklarına göre, saatlerce gözleri bağlı şekilde yolculuk ettirilmiş, "kâfir" ve "Esad rejiminin p*çleri" gibi ifadelerle aşağılanmışlar.
Bir bodrumda tutulduklarını söyleyen Maya, "Bizi satmalarından korktuk" diyor. Bazı sosyal medya platformlarında, Alevi kadınların Ezidilere benzer bir kader yaşayabileceği yorumları yapılıyor. 2014'te IŞİD tarafından kaçırılan Ezidiler hâlâ hafızalarda.
Suriye geçici hükümeti içinde, geçmişte insan ticaretiyle ilişkilendirilmiş komutanlar var. Bunlardan biri olan General Ahmed İhsan Feyyaz el Hayes, ABD tarafından Ezidilere yönelik suçlarla ilişkilendiriliyor.
"Syrians for Truth & Justice" (Gerçek ve Adalet İçin Suriyeliler) adlı insan hakları girişiminin başkanı Besim El Ahmed, DW'ye Alevi kadınların sistematik olarak köleleştirildiğine dair henüz kanıt olmadığını söylüyor. Ancak dinî aidiyetin giderek daha belirleyici bir saldırı nedeni haline geldiğini belirtiyor:
"Alevi kadınlar, sadece inançları nedeniyle hedef alınıyor. Bu, Ezidilerle benzerlik taşıyor."
El Ahmed'e göre sorun, Alevi toplumunun Esad rejimininsuçlarının tamamından sorumlu tutulmasında yatıyor, "Asıl mesele bu" diyor.
Maya ve kız kardeşi iki ay sonra serbest bırakılmış. Neden bırakıldıkları bilinmiyor. Eve geri döndüklerinde yüzleri örtülü, korkmuş ve psikolojik olarak yıkılmış vaziyette olduklarını söylüyorlar. Onlar kurtuldu, ama Suriye'de birçok kadın hâlâ kayıp.
*Konuşan kişilerin güvenliği için isimler değiştirilmiştir.