1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kadın örgütleri yargıya gitmeye hazırlanıyor

9 Haziran 2016

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Anneliği reddeden kadın eksiktir, yarımdır” sözleri dikkatleri bir kez daha Türkiye’de kadının iş hayatındaki yerine çevirdi. Kadın örgütleri yargıya başvurmaya hazırlanıyor.

Türkei, Frauenkundgebung in Istanbul
Fotoğraf: DW/K. Akyol

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “Bütün Müslümanlar doğum kontrolünden uzak durmalı” mesajı kadınların tepkisini çekti. Erdoğan anneliğe bakışını da “Anneliği reddeden, evini çevirmekten imtina eden bir kadın iş hayatında ne kadar başarılı olursa olsun eksiktir, yarımdır. Anneliği reddetmek, insanlıktan vazgeçmektir” sözleriyle açıkladı. Ne var ki Türkiye’de devlet, anayasanın 41. maddesine göre, 'doğum kontrolünü, aile planlamasını uygulamak ve yürütmekle' yükümlü.

Erdoğan’ın annelik ve iş hayatı arasında böyle bir bağlantı kurmasına ülkedeki kadın örgütleri tepkili. Erdoğan’a açık mektup yazıp “Kadınları iş hayatından kopartamazsınız” mesajı veren Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, Erdoğan’a tepkilerinin nedenini ve kadının aile- iş hayatındaki sorunlarını DW’ye anlattı. “Erdoğan bir kez daha Anayasa’yı ihlal etmiş, doğum kontrolünün devletin görevi olduğunu bir kenara devletin bırakıp, kadınlara doğum kontrolünden uzak durmaları çağrısı yapmıştır” diyen Güllü, Erdoğan’ın hedefinin ‘kadını evin içine itmek’ olduğunu öne sürdü. Güllü, kadın istihdamındaki son yasal düzenlemelerin de Erdoğan’ın hedefine hizmet ettiğini söyledi:

“ Hükümet; erken yaşta evliliği doğrudan teşvik edecek düzenlemelere gidiyor. Üniversitedeyken evlenen kadına kredi ve iş imkanından sözediliyor. Genç kızların her ay düzenli bir miktar parayı hesaplarında tutarak çeyiz hesabı yaratabilecekleri ve bu kızlarımızın iş hayatında teşvik edileceği söyleniyor. Kadınların doğum yaptıktan sonra isterse 3 yıl işini dondurabileceği ve buna da işverenlerin onay vereceğine ilişkin düzenleme de yapıldı. Ancak gerçekler hiç de böyle değil. İşveren doğum izniyle birlikte işini donduran kadınları tercih etmiyor. Aslında söylediklerinin gerçeklerle ilgisinin olmadığını kendisi de bilen AKP hükümetleri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadını tamamen evin içine itmek için planlı bir çizgide ilerliyor. Ama biz buna izin vermemek için tüm kadınlarımızı mücadeleye çağırıyoruz.”

Fotoğraf: picture-alliance/ZUMAPRESS.com

“Erdoağan’a dava yağacak”

Mayıs sonu itibariyle Türkiye’de bu yıl 107 kadının öldürüldüğünü ve bu kadınların yüzde 95’inin boşanmakta ısrarcı oldukları için hayatlarını kaybettiğini anlatan Canan Güllü, “İş hayatında daha başarılı, daha aktif olabilselerdi şiddetten kaçıp, hayatlarını kurtarabileceklerdi. Ama Türkiye’de hükümet, özgür kadın istemiyor. Türkiye’de hükümet, kadını evin içine hapsetmek istiyor” diyor. Erdoğan’ın “Doğurmayan kadın yarım akıllıdr” mesajının ülkede kadın haklarının geldiği noktayı göstermesi açısından ‘tarihi bir veri’ olduğunu söyleyen Güllü, kadın dernekleri olarak nasıl mücadele edeceklerini de şöyle özetliyor: "81 ildeki tüm kadınların mahkemeye gidip, Erdoğan hakkında manevi tazminat davası açması için avukatlarımızla gerekli hazırlıkları yapıyoruz. Büyük bir kampanya olacak. Her kadınla tek tek iletişim kuracağız. Erdoğan’a dava yağacak" şeklinde konuştu.

"Kadın istihdamı teşvik ediliyor mu?"

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’de her üç kadından sadece biri işgücü piyasasında yer alıyor. İşgücüne katılım oranı yüzde 31,6; istihdam ise yüzde 27,5 olarak hesaplanıyor. Bu 20 milyon kadının işgücüne dahil olmadığı anlamına geliyor. Genç kadınlar arasındaki işsizlik oranını yüzde 26,1 olarak açıklayan TÜİK, tarımdışı işsizliğin yüzde 17,2 olduğunu hesaplıyor. TÜİK, “Tarımda kadınların neredeyse tamamı ücretsiz aile işçisi” tespiti de yapıyor.

Kadın istihdamı konusunda araştırmalar yapan ODTÜ’den Sosyolog Yıldız Ecevit TÜİK verilerini ve hükümetin kadın politikalarını DW’ye değerlendirdi. “Hükümet bir yandan kadını iş dünyasında aktif kılmaya çalıştığını iddia ediyor, bir yandan Cumhurbaşkanı anne olmayan kadının yarım olduğunu söylüyor. Bu da doğal olarak akıllara kadın istihdamı gerçekten teşvik ediliyor mu sorusunu akıllara getiriyor” diyen Ecevit, hükümetin son olarak doğum yapan kadınların 3 -5 yıl işten uzaklaşabilmesine imkan tanıyan düzenlemesinde ‘çarpıklık’ olduğunu söylüyor.

Ecevit “Kadınlar zaten çok profesyonel değil ki, 3 yıl işi bıraksın da, sonra geri dönsün. Hiçbir işveren de kadını beklemiyor. Hükümet de bunu biliyor. Ve siyasi söyleme baktığınızda da kadın işgücünün umursanmadığını görüyoruz. Erdoğan’ın açıklaması bu durumun tescilidir” diyor.

Kadın istihdamında Türkiye’nin Avrupa’nın çok gerisinde kalması da dikkat çekiyor. AB Bakanlığı, hükümete gönderdiği son raporunda “kadınların işgücüne katılımı konusunda devletin tüm kurum ve kuruluşları ortak hareket etmeli” diyor. Rapora göre, Türkiye’deki 20-64 yaş grubundaki her 100 kadından ancak 29,7’si işgücüne katılıyor. AB ülkelerinde ise bu oran yüzde 62,3’e kadar çıkıyor. Ortalama yüzde 62 olsa da birçok AB ülkesinde çalışabilecek kadınların yüzde 70’inden fazlası işgücüne katılabiliyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Hilal Köylü

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik