1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kadın cinayetleri dünyada arttı: Türkiye'de durum nasıl?

24 Kasım 2023

BM'nin raporuna göre Türkiye'de kadın cinayetlerinde son 10 yılda düşüş eğilimi gözlendi. Ancak bu Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun verileri ile örtüşmüyor.

Türkei I Internationaler Tag für die Beseitigung von Gewalt gegen Frauen in Ankara
Fotoğraf: Tunahan Turhan/ZUMAPRESS.com/picture alliance

Birleşmiş Milletler (BM) yayımladığı raporda 2022'de dünya çapında yaklaşık 89 bin kadın ve kız çocuğunun kasıtlı olarak öldürüldüğünü ve bunun son 20 yılda kaydedilen en yüksek rakam olduğunu açıkladı. "Kadın ve kız çocuklarının cinsiyete dayalı öldürülmesi/ 2022'de eş ve aile bağlantılı kadın cinayetlerine ilişkin küresel tahminler" başlığını taşıyan raporda yer alan bilgilere göre kadın ya da kız çocuklarının yüzde 55'i yani 48 bin 800'ü eşleri ya da aile üyeleri tarafından öldürüldü. Bu da ortalama olarak her gün 133'ten fazla kadın veya kız çocuğunun kendi ailesinden biri tarafından öldürüldüğü anlamına geliyor.

BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) ve BM Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlendirilmesi Birimi'nin (BM Women) ortak çalışmasıyla hazırlanan raporda Türkiye ile ilgili kısımda dikkat çekici ifadeler yer aldı.

Raporda 2010 yılından sonra Türkiye'de kadın cinayetlerinde düşüş eğilimi olduğu belirtiliyor. Raporda "Aralarında Japonya, Filipinler ve Türkiye'nin de olduğu Asya ülkelerinde 2010 yılından bu yana kadın cinayetlerinde düşüşler görülüyor" ifadesi yer alıyor.

"Kadın cinayetleri sadece 2011'de düştü"

Ancak Türkiye'de kadın cinayetlerini düzenli olarak raporlayan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun verileri BM'nin raporu ile benzerlik göstermiyor.

Konuyla ilgili DW Türkçe'ye konuşan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim, BM'nin yayınladığı rapordaki verilerin devlet kaynaklarının hangi tanımlaması üzerinden elde edildiğinin belirsiz olduğuna dikkat çekiyor. Ataselim, "Biz 2010 yılından 2023 yılına kadar sadece 2011 yılında kadın cinayetlerinin azaldığını gözlemledik. Çünkü 2011 İstanbul Sözleşmesi'nin imzalandığı yıldı. 2011'de o siyasi atmosferin topluma yayıldığını görüyoruz" ifadelerini kullanıyor.

"Veriler birbirini tutmuyor"

Ataselim, kadın cinayetleri rakamlarını açıklama konusunda Türkiye'deki resmî kurumların yeterince şeffaf olmadığını söylüyor.

"Kadın cinayetleri verileri Türkiye'deki resmî kurumlar tarafından sistematik bir şekilde raporlanıp kamuoyuyla paylaşılmıyor" diyen Ataselim, 2010 yılından beri kadın cinayetlerini raporladıklarını belirtiyor. Ataselim, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun verileri ile ilgili bakanlıkların verilerinin de örtüşmediğini anlatıyor:

"2010 yılında o dönemin Aile ve Sosyal Politikalar ve Adalet Bakanlığı'na bunun yanı sıra polis ve jandarma genel müdürlüklerine ellerindeki kadın cinayeti verilerini öğrenmek için başvuruda bulunduk. Kimisi hiç yanıt vermedi kimisi elimizde böyle bir veri yok yanıtını verdi. Devlet kurumları 2013 yılında bir soru önergesine karşılık ilk kez aile içi şiddet sonucu öldürülen kadınların rakamlarını açıkladı. Ancak daha sonra kadın cinayetleri düşüyor diyerek manipülatif bir tavır ortaya koydular. Çünkü İstanbul Sözleşmesi'ni geri çektikten sonra kadın cinayetleri düşüyor algısı yaratmak istediler. Bizim verilerimiz ile bakanlığın açıkladığı veriler birbiri ile örtüşmüyor."

Bakanlık verileri farklı

İçişleri Bakanlığı'nın kamuoyuyla paylaştığı rapora göre 2022 yılında 272 kadın cinayeti işlendi.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ise 2022'de 334 kadının öldürüldüğünü 245 kadının da şüpheli olarak ölü bulunduğunu açıkladı.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık 2022 yılının Aralık ayında yaptığı açıklamada "2021'in ilk 10 ayında, 242 kadın cinayeti yaşandı. 2022'nin ilk 10 ayında, 225 kadın cinayeti yaşandı. Yaklaşık yüzde 7 azalış var" ifadelerini kullanmıştı.

Ancak Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu aynı dönemde paylaştığı verilerde yılın ilk 10 ayında 282 kadın cinayeti işlendiğini 208 kadının ölümünün şüpheli olduğunu açıklamıştı.

Ataselim: Farkı yaratan kadın cinayeti tanımı

Peki bu veriler neden örtüşmüyor? Ataselim bu sorunun yanıtının "kadın cinayeti" tanımında yattığını vurguluyor.

Devletin açıkladığı rakamlarda kadın cinayetleri tanımını üç kez değiştirdiğine dikkat çeken Ataselim, "Bir kez aile içi şiddette öldürülen kadınların sayılarını açıkladılar. Bir yıl tüm cinayete kurban giden vatandaşlar arasında kadın olanların verilerini yayınladılar. Bir diğer yıl ise 6284 yasasından yargılanan olayların verileri paylaşıldı" şeklinde konuşuyor.

Bu üç tanımlamanın da kadın cinayetleri tanımını tam olarak kapsamadığını vurgulayan Ataselim, "Uluslararası kurumlar 'femicide' yani 'kadın cinayeti' tanımına göre bir raporlama yapıyor. Biz de bu tanıma uygun şekilde raporlama yapıyoruz. Bakanlığın raporları tanımları sürekli değiştirdiği için verilerde farklı eğilimler görülüyor" diyor.

"Şüpheli ölümler" arttı

Raporlama yaparken ilginç verilere rastladıklarını Fidan Ataselim, kadın cinayetlerinin son yıllarda belli bir seyirde devam ettiğini ancak "şüpheli ölüm" sayılarının çok arttığını kaydediyor. "Erkekler artık işledikleri cinayetlere kaza, intihar ya da doğal ölüm süsü vermeye çalışıyor" ifadelerini kullanan Ataselim "2023'ün ilk 10 ayında 253 kadın 214 şüpheli kadın ölümü gerçekleşti.  Her ay şüpheli kadın ölümü, kadın cinayeti sayısına yaklaşıyor. Bunun çok olumsuz bir seyir olduğunu düşünüyoruz. Aslında gerçek rakam gizlenmiş olan cinayetlerin içerisinde olabilir" diyor.

Diğer bölgelerde durum

Bu arada BM'nin raporunda diğer ülkelere ilişkin de dikkat çekici veriler yer alıyor. Buna göre, 2022'de yaklaşık 20 bin kadının öldürüldüğü Afrika en çok kadın cinayeti işlenen kıta oldu. 2013 yılından bu yana en çok kadın cinayeti Asya'da işleniyordu. 2010 ile 2022 yılları arasında Avrupa'da eş ya da aile üyeleri tarafından işlenen kadın cinayetlerinde yüzde 21 oranında düşüş gözlemlendi.

Amerika kıtasında cinayet eğilimleri bölgelere göre değişiklik gösterdi. Kuzey Amerika'da işlenen cinayetlerde 2017-2022 yılları arasında yüze 29'luk bir artış olurken Orta Amerika'da yüzde 10 Güney Amerika'da yüzde 8 düşüş olduğu kaydedildi.

DW/EÇ, JD