1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kadınların şort tepkisi sokağa taştı

3 Ekim 2016

Türkiye’de kadınlara yönelik saldırılara tepkiler büyüyor. Kadın hakları örgütleri #kadınlarmeydanlara kampanyasıyla ülke genelinde protesto eylemleri düzenliyor. Eylemler 5 Ekim'e kadar sürecek.

Symbolbild Frauentag
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/Stephanie Pilick

İstanbul’da genç bir kadının şortu nedeniyle şiddete maruz kalması, Türkiye'deki kadın hakları örgütlerini harekete geçirdi. Sosyal medyada #kadınlarmeydanlara etiketiyle bir kampanya başlatan "Kadın Cinayetlerini Durduracağız” platformu, kadınları 30 ilde haklarını savunmaları için meydanlara çağırıyor. “Haklarımızdan ve özgürlüklerimizden vazgeçmeyeceğiz. Laiklik için direneceğiz” sloganıyla hafta sonu İstanbul, Ankara, İzmir, Adana gibi büyük kentlerde düzenlenen eylemler, diğer illerin de katılmasıyla 5 Ekim'e kadar devam edecek.

Kadın hareketinin 10 temel mücadele alanını belirleyen platform, kamuoyunda "Özgecan Yasası" olarak bilinen düzenlemenin yürürlüğe girmesini, nefret cinayetlerinin son bulmasını, ayrımcılık ve tacizle mücadele gibi konularda da taleplerini dile getiriyor.

 

"Sokakları erkeklere bırakmayız

Türkiye’nin çeşitli yerlerindeki kadın örgütleri ve kadın hakları aktivistleri de eylemlerin destekçisi. Muğla’da faaliyet gösteren Karya Kadın Derneği Başkanı Dilek Bulut, “Darbeden sonra ciddi bir alan  korkusu vardı insanlarda, bu alan korkusunu yenmek ve tekrar mücadeleyi canlandırmak anlamında eylemleri çok olumlu buluyorum” değerlendirmesini yapıyor. Yaşanan şiddet olayının Türkiye’nin muhafazakârlaşmasıyla doğru orantılı olduğunu belirten Bulut, "Kadınların hayatlarına devlet politikası olarak kamusal alanda büyük bir müdahale var. Bu onun günlük yaşama yansıması” şeklinde konuştu.

Figan ErozanFotoğraf: DW/B. Özay
Dilek BulutFotoğraf: DW/B. Özay

Bodrum Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Figan Erozan da “Sistemin istediği bizi evlere kapatmak. Biz çok uzun yıllar sokaklara çıkma mücadelesi verdik ve bunu başardık. Bu saatten sonra sokakları erkeklere ve devlete bırakmayız. Bu ne demektir? Ölmek demektir. 100 yıllık verilen kadın mücadelesinin geriye dönmesi demektir” sözleriyle kadınların meydanlardaki mücadelesini sürdüreceğine dikkat çekti. 

 “Laiklik varlığımızı sürdürebilmemiz için gerekli”

Kadın ve insan hakları alanında çalışan ve Trabzon Cazıları adlı organizasyonun üyesi avukat Bahar Bostan ise laikliğin kadınlar için tartışılmaz olduğunu söylüyor. Bostan, “Laiklik ve seküler bir yaşam hepimizin arzusu hem haklar bağlamında eşitliği sağlamak konusunda hem de yaşam alanlarımızı kadınlar olarak korumamız için hepimizin arzusu. Varlığımızı sürdürebilmemiz için bunu tartışılabilir kabul etmiyoruz” diye konuştu.

Bahar BostanFotoğraf: DW/B. Özay

Güneydoğu ve Doğu’daki illerdeki kadın çalışmalarıyla bilinen Kamer Vakfı’ndan Gaye Cön ise “Türkiye’de bir politika değişmesi gerekiyorsa, kadınlar üzerinden bu gündem değişiyor” yorumunda bulundu. Türkiye’nin sosyal devlet ilkesini benimsediği sürece ve ona uygun davrandığı sürece tartışmaların ortadan kalkacağını belirten Cön, anayasanın bireylere istediği gibi giyinme özgürlüğü verdiğini ve bunun anayasal bir hak olduğunu söylüyor.

Gaye CönFotoğraf: DW/B. Özay

"Toplumun genelinde şiddet artışı var”

Kadın Cinayetlerini Durduracağız platformunun verilerine göre sadece ağustos ayında 33 kadın öldürüldü, 23 çocuk istismara uğradı, 26 kadına cinsel şiddet uygulandı ve 5 nefret suçu işlendi. Platform kadın cinayetlerinin temmuz ayına göre 2 kat arttığına dikkat çekiyor. Peki, kadına yönelik şiddetle neden etkin şekilde mücadele edilemiyor?

Prof. Dr. Betül YararFotoğraf: DW/B. Özay

Toplumsal cinsiyet ve şiddet arasındaki ilişkiler konularındaki araştırmalarıyla tanına Prof. Dr. Betül Yarar, Türkiye’de kadına yönelik şiddetin yeni bir olgu olmadığını ancak şiddetin yeni boyutlarının olduğunu belirtti

Yarar, “Neden bu şiddet yükseliyor? Çünkü toplumun genelinde bir şiddet artışı var. Bunun barış politikalarının geride bırakılmasından tutun, zaten giderek toplumun kamplaşmasına ve o kamplaşmanın siyaset yapma diline ve biçimine dönüşmesine kadar uzanan boyutları var. Toplumda düşmanlık ve karşıtlıklar çok şiddetlendi Türkiye'de. Dolayısıyla bütün bunların bir de tabii ki kadın politikasına yönelik boyutu var. Çünkü giderek daha muhafazakarlaşan, farklı yaşam biçimleri, farklı değerler arasında daha ciddi çatışmaların olduğu bir döneme girdik. Bunun da sokağa yansıması olarak erkek şiddetinin daha görece liberal yaşayan kadınlara yönelik artışı söz konusu” değerlendirmesini yaptı.

© Deutsche Welle Türkçe

Başak Özay