1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kadınlar neden ifşa ediyor, sonuçları ne oluyor?

27 Ağustos 2025

Fotoğrafçılardan oyunculara ve sanatçılara uzanan taciz ifşaları sosyal medyada gündem oldu. Mesut Süre ve Selim Evci iddialara yanıt verirken 178 edebiyatçı ortak açıklama yaptı. Süreci 7 soruda derledik.

"Yalnız değiliz, birlikte güçlüyüz" yazılı bir döviz.
Türkiye'de kadınlar tacizde bulunanlar erkekleri sosyal medyada ifşa ediyor.Fotoğraf: ANKA

Türkiye'de son günlerde sosyal medyada yayılan taciz ifşaları, sanat ve medya dünyasında büyük yankı uyandırdı. Kadınlar ve LGBTİ+ bireyler, yaşadıkları taciz ve saldırıları kamuoyuyla paylaşarak sessizliği bozarken, tartışmalar da büyüdü: İfşalar adaletin sağlanamadığı yerde toplumsal bir yaptırım mı, yoksa linç kültürüne mi yol açıyor?

Bu soruların yanıtını ararken, ifşalara ilişkin süreci ve tartışmaları yedi soruda derledik.

İfşalar nasıl başladı?

İddialar ilk olarak bazı erkek fotoğrafçılar hakkında gündeme geldi. Kadınlar ve LGBTİ+ bireyler, bu kişilerin sektörel güç avantajlarını kullanarak rızaları dışında çıplak fotoğraflarını aldıklarını, küçük yaşta kişilerle iletişime geçtiklerini ya da cinsel saldırıda bulunduklarını iddia etti.

Fotoğrafçı Mesut Adlin hakkında küçük yaşta bir kişiyle mesajlaştığı iddiaları gündeme geldiğinde büyük yankı uyandırdı. Bunun üzerine müzik grubu Manifest Adlin'le olan iş birliklerini iptal ettiklerini açıkladı.

Tacizle suçlanan Adlin, savcılığa kendisi hakkında ihbarda bulunarak yargısız infaza uğradığını ileri sürdü ve iddianın araştırılmasını talep etti. Adlin, 11 kişi hakkında da "iftira" ve "hakaret" suçlarından şikayetçi oldu.

Süreç kısa sürede fotoğrafçılardan sanatçılara kaydı. Oyuncu Doğa Lara Akkaya, sosyal medya hesabından "Set bitti, buna rağmen beni sözlü ve yazılı taciz etti" diyerek, birlikte çalıştığı oyuncu Tayanç Ayaydın'ı ifşa etti. Ayaydın ise gönderdiği mesajların "niyetinin kötü olmadığını" belirterek özür diledi ve hukuki yollara başvuracağını belirtti. 

Aynı şekilde, fotoğrafçı Dilan Bozyel, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımla, 16 yaşındayken bir oyuncu tarafından "silah zoruyla birlikte olmaya zorlandığını" iddia etti. Bozyel, hedef gösterdiği kişinin Mehmet Yılmaz Ak olduğunu ima ederken, Ak suçlamaları reddedip hukuki süreci başlatacağını açıkladı.

Bu paylaşımlar sektör içinde diğer mağdurlara da cesaret verdi. Ardından sinema, tiyatro ve televizyon dünyasından kadınların kurduğu "Susma Bitsin" platformu yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada ifşaların "fotoğrafçılarla başladığı, hayatta kalanların cesaretiyle büyüdüğü" belirtilerek dayanışma çağrısı yapıldı.

Bu süreçte ismi öne çıkanlardan biri de kültür sanat platformu Argonotlar'ın kurucu yayın yönetmeni Kültigin Kağan Akbulut oldu. Akbulut hakkında da taciz iddiaları sosyal medyada gündeme geldi. Argonotlar yayınını askıya aldı, Akbulut özür diledi ve AICA Türkiye tarafından etik komisyona sevk edildi.

Son günlerde sosyal medyada geniş yankı uyandıran isimlerden biri Mesut Süre oldu. Hakkında çeşitli taciz iddiaları paylaşılan Süre, bu suçlamaları reddettiğini açıkladı. Bu örnek, ifşaların ne kadar hızlı gündem olduğunu ve kişilerin aynı hızla kamuoyu önünde açıklama yapmak zorunda kaldığını gösteriyor.

Kadınlar ve LGBTİ+'lar açısından neden önemli?

Sosyal medyadaki ifşalar kadınlar ve LGBTİ+ bireyler için öncelikle sessizliği kırmak anlamına geliyor. Yıllarca "kimse bana inanmaz" veya "işimi kaybederim" korkusuyla yaşadıklarını saklayan mağdurlar, sosyal medyada konuşarak güç dengelerini sarsıyor.

Ayrıca dayanışmayı artırıyor. Bir ifşanın ardından benzer deneyimler yaşayan başkaları da sesini yükseltiyor. Bu zincirleme etki, ifşaların büyümesini sağlıyor.

Kurumların üzerindeki baskı da artıyor. İddialar kamuoyuna yansıdığında iş birliklerinin iptal edilmesi, kurumların açıklama yapmak zorunda kalması ya da iç soruşturmaların başlatılması kaçınılmaz hale geliyor.

Bütün bunlar ifşaların yalnızca bireysel adalet arayışı değil, aynı zamanda toplumsal farkındalık yaratma ve kurumsal sorumluluk talebi olduğunu gösteriyor.

Sonuçları ne olabilir?

İfşaların en doğrudan sonucu kamuoyu baskısı. İddialar hızla yayıldığında failler üzerinde ciddi bir baskı oluşuyor. Bu durum iş kaybına, proje iptallerine ya da itibar erozyonuna yol açabiliyor.

Sanat ve medya alanlarında ifşaların etkisiyle kurumların tacize karşı yazılı politikalar hazırlaması ya da mevcut kuralları gözden geçirmesi gündeme gelebilir.

Ancak ifşaların yanlış veya delilsiz olması, güven kaybına neden olma riskini taşıyor. Bu da "adalet mi, linç mi?" tartışmasını büyütüyor.

Bu süreçte adı geçenlerden biri de yönetmen Selim Evci oldu. Evci hakkında sosyal medyada taciz iddiaları paylaşıldı. Suçlamaların ardından dijital film platformu MUBİ, yönetmenin bir filmini yayından kaldırdı ve bir filminin de planlanan gösterimini iptal etti. Akbank Sanat da yönetmenle iş ilişkisini sonlandırdığını duyurdu. Evci ise yaptığı açıklamada suçlamaları reddettiğini belirtti. 

Benzer şekilde, hakkında iddialar ortaya atılan Mesut Süre'nin de bazı sahne programları iptal edildi. Süre, iddiaları reddetse de kamuoyu baskısı iş hayatına doğrudan yansıdı. Süre'nin yıllardır sunuculuğunu yaptığı "İlişki Testi" isimli eğlence programının yapımcısı İda İletişim de kendisi ile bir daha çalışmayacaklarını açıkladı.

Bu örnekler, ifşaların yalnızca bireyleri değil, kurumları da doğrudan harekete geçirdiğini ve sanat dünyasında somut iş birliklerinin iptaliyle sonuçlanabildiğini gösteriyor.

Kadınlar neden yargıya başvurmak yerine ifşayı tercih ediyor?

Cinsel taciz ve saldırı şikayetlerinde adli süreçler uzun, karmaşık ve çoğu zaman mağduru yıpratıcı. Delil toplama yükü mağdurda olduğu için birçok dosya takipsizlikle sonuçlanabiliyor.

Adalet Bakanlığı'nın istatistiklerine göre cinsel saldırı ve taciz davalarında mahkumiyet oranı diğer suçlara kıyasla düşük seyrediyor. Açılan davaların önemli bir kısmı beraat veya düşme kararıyla sonuçlanıyor. Bu da mağdurlarda "suç cezasız kalıyor" algısını pekiştiriyor.

Şikayetçi olan kadınlar çoğu zaman karakol veya mahkeme süreçlerinde tekrar sorguya çekiliyor, özel hayatları mercek altına alınıyor. Bu da adliyeye gitme isteğini azaltıyor.

Hukuki çerçeve: Hangi davranış hangi suç?

Türk Ceza Kanunu (TCK) cinsel suçlarla ilgili belirli ayrımlar yapıyor. TCK 102 cinsel saldırıyı, TCK 103 çocuğun cinsel istismarını, TCK 105 cinsel tacizi düzenliyor. Taciz için fiziksel temas aranmazken, saldırıda temas bulunuyor.

Bununla birlikte ifşa edenler açısından da hukuki riskler var. Bir kişiyi isim ve fotoğrafla sosyal medyada paylaşmak, hakaret (TCK 125) veya iftira (TCK 267) suçlamalarına neden olabilir. Bu nedenle hukukçular, ifşaların mutlaka delillerle desteklenmesi gerektiğini belirtiyor.

Daha önceki ifşalar ne sonuç verdi?

Türkiye'de daha önce de farklı dönemlerde ifşalar yaşandı. Ancak bu süreçlerin çoğunda faillerin kariyerleri büyük oranda etkilenmedi.

Oyuncu Ozan Güven, eski sevgilisi Deniz Bulutsuz'a şiddet uyguladığı iddiasıyla yargılandı ve "kasten yaralama" suçundan 2 yıl 3 ay hapis cezası aldı. Benzer şekilde, oyuncu Ahmet Kural da şarkıcı Sıla'ya yönelik "tehdit, hakaret ve yaralama" suçlamalarıyla yargılandı. Mahkeme Kural'a 1 yıl 4 ay 20 gün hapis cezası verdi, bu ceza denetimli serbestlik kapsamında ertelendi.

Her iki örnek de kamuoyunda büyük tartışmalara yol açmasına rağmen oyuncuların kariyerlerinde kalıcı bir duraksama yaşamadıkları ve yeniden projelerde yer aldıkları görüldü. Bu durum, "ifşalar ve mahkumiyet kararları gerçekten sonuç doğuruyor mu?" tartışmasını gündemde tuttu.

Uluslararası örneklerin de etkisiyle iş dünyasında "tacizle ilişkilendirilen kişilerle çalışmama" eğiliminin güçlenmesi bekleniyor. Nitekim kısa süre önce 178 edebiyatçı da ortak bir açıklama yayımlayarak cinsel şiddete karşı sessiz kalmayacaklarını duyurdu.

Bu kolektif tavır, ifşaların artık yalnızca bireysel hikayelerden ibaret olmadığını, giderek toplumsal bir harekete dönüştüğünü gösteriyor.

Adli rakamlar ne söylüyor?

Adalet Bakanlığı'na göre geçen yıl itibariyle cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar kapsamında yürütülen soruşturma sayısı 189 bin 844. Bu dosyaların 63 bin 484'ü cinsel taciz, 35 bin 190'ı cinsel saldırı, 63 bin 306'sı çocukların cinsel istismarı ve 27 bin 864'ü reşit olmayanlarla cinsel ilişki suçlarına ilişkin.

Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi'nin raporuna göre Temmuz-Eylül 2024 tarihleri arasında 42 kadın cinsel tacize ve üç kadın tecavüze maruz bırakıldı.

Ayrıca İstanbul Kültür Üniversitesi'nin "Türkiye Şiddet Haritası 2024" raporuna göre, kişilerarası şiddet mağduru her 10 kadından biri cinsel saldırıya maruz kalıyor. Bu veriler, cinsel taciz ve şiddetin toplumda ne kadar yaygın olduğunu ve mağdurların neden çoğu zaman yargı yerine sosyal medyada ifşa yolunu seçtiğini gösteriyor.