1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
FelaketTürkiye

1999 depremi sonrasında ne değişti?

10 Şubat 2023

Kahramanmaraş depreminde yaşanan büyük yıkım, 1999 Gölcük depremi sonrasında alınan önlemlerin kâğıt üzerinde kaldığını ortaya koydu. Uzmanlar, denetimsizliğe ve imar aflarına işaret ediyor.

Fotoğraf: IHA/AP/picture alliance

Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde birbiri ardına yaşanan 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki iki depremde can kaybı 20 bine yaklaştı. Denetimsizlik, imar afları, malzemeden çalınarak inşa edilen binalar ve kaçak çıkılan katlar yine gündeme oturdu. Aynı 17 Ağustos 1999'da Marmara bölgesini vuran Gölcük depremi sonrasında olduğu gibi.

Gölcük depreminde 18 bine yakın kişi yaşamını yitirmiş, böyle bir felaketin bir daha yaşanmaması için bina deprem yönetmeliği sertleştirilmiş, eski binaların takviyesi için deprem vergisi yürürlüğe sokulmuş, binlerce binanın yeniden inşası için kentsel dönüşüm süreçleri başlatılmıştı.

Kahramanmaraş depremleriyle gelen büyük yıkım, yıkılanlar arasında birkaç yıl önce inşa edilmiş pek çok binanın da bulunması, "deprem yönetmeliği kâğıt üzerinde mi kaldı" sorularını gündeme taşıdı. 2007'den kalma deprem yönetmeliği son olarak 2018 yılında güncellenerek 2019'da yürürlüğe girmişti.

Gökçe: Yönetmeliğe uygun inşa edilen bina yıkılmaz

İnşaat Mühendisleri Odasının (İMO) eski başkanı ve Türkiye Deprem Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Cemal Gökçe bu konuda çok net konuşuyor ve "Deprem yönetmeliklerine uygun inşa edilmiş binalar çökmez. Biz mühendisler hep şunu söyleriz: Bir bina hasara uğrayabilir ama yıkılması söz konusu olamaz" diyor.

İnşaat mühendisi Gökçe, can kayıpları için de aynı durumun geçerli olduğunu belirtiyor ve ekliyor: "İçinde insanların ölmediği binalar yönetmeliğe uygun binalardır, denetimleri yapılmış binalardır."

İnşaat Mühendisleri Odası eski başkanı Cemal Gökçe, "Deprem yönetmeliklerine uygun inşa edilmiş binalar çökmez" diyorFotoğraf: Tunahan Turhan/ZUMA Wire/IMAGO

"Depreme dayanıklılık maliyetli bir iş"

Yeni binaların depreme dayanıklılığının özel mühendisler tarafından kontrol edildiğini belirten Gökçe, bu mühendislerin devletin iznine tabi olarak çalıştığını, ancak Almanya'daki gibi özel sınavlardan geçmediklerini belirtiyor.

Pek çok denetçi mühendisin görevini yeterince titizlikle yapmadığı eleştirisinde bulunan Gökçe, depreme dayanıklılığın maliyetli bir iş olduğunu, pek çok müteahhidin bu masrafa girmek istemediğini söylüyor.

"Hatay havaalanı göl havzasına inşa edildi"

Uluslararası Şeffaflık Örgütü Türkiye şubesinden yolsuzluk uzmanı Oya Özarslan da benzer sorunlara işaret ediyor. Hatay havaalanını örnek veren Özarslan, inşaat öncesinde uzmanların bölgenin havaalanı inşası için uygun olmadığı uyarısı yaptıklarını belirtiyor. Özarslan, "Hatay Havalimanı, eskiden göl olan bir alana inşa edildi. Gölü kuruttular ve üstüne havaalanı yaptılar. Bu, başından beri bir hataydı. Ve şimdi bunun gerçekten de bir hata olduğunun kanıtı önümüzde duruyor" diye konuşuyor.

Hatay, deprem merkezine uzakta bulunmasına rağmen en ağır yıkımın yaşandığı kentlerden biri. Havaalanı kullanılamaz hale gelirken bir devlet hastanesi yıkıldı. Özarslan hastaneyle ilgili daha önce verilen bir bilirkişi raporuna atıfta bulunarak hastanenin zaten işletiliyor olmaması gerektiğini belirtiyor.

Müteahhitler denetimsizliğe ve imar aflarına güveniyor

İnşaat mühendisi Cemal Gökçe de bir diğer sorunlu uygulamaya işaret ediyor: Kaçak katlar. Yönetmeliklere uygun inşa edilmiş binaların üzerine kaçak katlar çıkılmasının Türkiye'de çok yaygın bir uygulama olduğunu belirten Gökçe, "Bu kaçak katlar yapının üzerinde ağırlık oluşturuyor ve deprem olmadan da çökme tehlikesi yaratıyor" diyor.

Depremler Hatay'da ağır yıkıma yol açtı Fotoğraf: Depo Photos/abaca/picture alliance

Eski İMO Başkanı, aslen beş katlı olup sonradan üzerine kaçak olarak üç kat çıkılmış binayı örnek gösteriyor. Bu bina depremde yerle bir olup 21 kişinin ölümüne yol açtı. Gökçe, müteahhitlerin bu tür kaçak yapı uygulamalarında bir yanda kimsenin denetlemeyeceğine, diğer yanda devletin günün birinde imar affı çıkaracağına güvendiğini belirtiyor.

Cemal Gökçe, denetimsizlik ve imar aflarının Recep Tayyip Erdoğan döneminde başlamadığını, eskiden de var olduğunu belirtiyor, "Ama artık kural haline geldi. Usulsüzlüklerin kural haline geldiği bir dönemde yaşıyoruz" diyor.

Deprem vergileri nereye gitti?

1999 Gölcük depremi sonrasında yürürlüğe sokulan deprem vergisiyle 23 yılda milyarlarca liralık kaynak toplandı. Deprem vergisinin, depreme yeterince dayanıklı olmayan binaların güçlendirilmesi ya da yıkılarak yeniden inşası için kaynak sağlama amacıyla yürürlüğe sokulduğunu hatırlatan Gökçe, "Gerçekten de büyük miktarlar toplandı. Ama bu paralarla yollar yaptılar. Para binalara harcanmadı" diyor.

Türkiye'de depreme dayanıklı bina inşa edecek teknolojik bilgi ve becerinin bulunduğunu belirten inşaat mühendisi, yapılması gerekenleri şöyle sıralıyor: "Mevcut felaketten çıkarılacak ilk ders, iyi eğitimli mühendislerin görev başına getirilmesidir. İkincisi, riskli kentlerdeki binalar, yoksul bölgelerden başlanmak üzere yenilenmeli, ya da yıkılıp yeniden yapılamayacaklar takviye edilmelidir."

Karin Senz/ARD

 

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik