Kahve yıllardır kalbe zararlı bir içecek olarak nitelendiriliyor. Ancak yeni yapılan bir araştırma günde 3-5 fincan kahve tüketenlerin kalp rahatsızlıklarına daha az yakalandığına işaret ediyor.
Reklam
ALMANLARIN VAZGEÇİLMEZİ: KAHVE
Almanların en sevdiği içecek kahve. Sade, sütlü yada bol şekerli… Genellikle sert ve bol fincan. Ama sağlıklı mı? Peki, gittikçe artan kahve ekiminin çevreye etkileri olumlu mu?
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Almanların gözde içeceği
Almanların en sevdiği içeceğin bira olduğu düşünülür, oysa bu içecek kahve! Her Alman yılda ortalama 149 litre kahve içiyor, bu da günde yaklaşık 3 fincana demek . Kahveyi ikinci sırada su takip ediyor. Bira artık eskisi kadar seviliyor gibi görülmüyor, tüketim düşüyor ama hala kişi başına yıllık tüketim 100 litre.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Beyni ve vücudu harekete geçiriyor
Kahve kafein içeriyor. Bu kimyasal öz, kalp atışını artırıyor, vücuttaki kan dolaşımını hızlandırıyor, beyindeki kılcal damarları daraltıyor. Kafein konsantrasyonu artırıyor ve daha uzun süre uyanık kalınmasına yardımcı oluyor. Ancak kahve bağımlılık da yapıyor. Yokluğunun belirtilerinden biri de baş ağrısı.
Fotoğraf: shoot4u/Fotolia
Sağlığa etkisi
Alman Yeşil Haç’ına göre kahve kesinlikle sağlığa zararlı değil. Hatta günde dört fincan ve daha fazlası bile vücuda iyi geliyor. Çünkü kahve birçok organı hareket geçiriyor. Araştırmalara göre, kahve siroz, alzheimer ve parkinson gibi hastalıklara yakalanma riskini azaltıyor.
Fotoğraf: AP
Her şey kahve kirazlarıyla başladı
Kahvenin hikâyesi Doğu Afrika’da, Etiyopya’da başlıyor. Dört metreye kadar yükselen kahve fidelerinin kökü buraya dayanıyor. Meyve olarak önce kahve kirazları veriyor. Olgunlaşırken renkleri yeşilden sarıya, sonra da kırmızıya dönüyor. Kahve çekirdeği denen iki tohum içeriyorlar.
Fotoğraf: Fotolia
Hasat ve hazırlama
Kahve kirazları genellikle elle toplanıyor ve hemen kurutuluyor. Bunun için haftalarca güneşte bırakılıyor ve düzenli olarak döndürülüyorlar. Ya da önceden suyla temizleniyorlar. Bu süreçte meyvenin eti kayboluyor. Sonunda geriye çekirdeği kalıyor.
Fotoğraf: Deutscher Kaffeeverband e.V.
Çekirdekler hazır!
Kurutmadan sonra çekirdeklerin kabuklarından ayrılmaları gerekiyor. Sonra kavrulup en sonunda da öğütülüyor. Kahvelerin farklılıkları yetiştikleri bölgeye dayanıyor.
Fotoğraf: Fotolia
Kahve ihracatının lideri Brezilya
Kahve ağaçları don ya da aşırı sıcaklık değerlerinin olmadığı dengeli bir iklime ihtiyaç duyuyor. Kahve dünyada Ekvator civarındaki her ülkede ekiliyor. En büyük üretici Brezilya, onu Vietnam ve Kolombiya takip ediyor.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Aktarma yeri: Hamburg
Dünyada her yıl yaklaşık 8 milyon ton kahve çekirdeği toplanıyor. Büyük bir kısmı ihraç ediliyor. Hamburg Limanı, işlenmemiş kahvenin Alman, İskandinav ve Doğu Avrupa pazarına gönderilmesinde de önemli bir kapı.
Fotoğraf: Fotolia/Jan Schuler
Tür çeşitliliği azalıyor
Kahve bitkileri geleneksel olarak daha büyük ağaçların gölgelerinde büyür, böylece doğal yaşam alanı ve tür çeşitliliği büyük oranda korunur. Ama dünyanın kahve tüketimi arttı. Kârı artırmak için çoğu çiftçi kahve ağaçlarını tek tür olarak dikiyorlar. Kuşlar bu bölgelerde barınak bulmakta zorluk çekiyor.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Alternatif: Organik kahve
Birçok ülkede ormanlık alanlar yeni kahve dikim alanları açmak için feda ediliyor. Haşeratları ve yabani otları ekili alanlardan uzak tutmak için kullanılan haşere ilaçları çevreye zarar veriyor. Ekolojik kahve daha yeşil bir alternatif. Ancak dünya pazarındaki payı oldukça az.
Fotoğraf: imago/Photoshot/Balance
Yabani kahveye koruma
Kahve dünyanın her yerinde dikildi. Ama ironik bir şekilde yabani kahve kendi memleketi Etiyopya’da tükenme tehlikesiyle karşı karşıya. Kaffa bölgesindeki dağlarda yer alan yağmur ormanlarında yetişen yabani kahve, ormanın hızla yok edilmesi nedeniyle tehdit altında. Yabani kahve için koruma programları uygulanıyor.
Sağlık dergisi Heart'ta yer alan, Güney Kore'deki Kangbuk Samsung Hastanesi'nde yapılan araştırmaya göre kahve içmek atardamarların tıkanmasını engellemeye yardım ediyor. Bilim insanları bu araştırmayı günde 3-5 fincan kahve içen 25 bin çalışanla yaptı. Buna göre iş yerinde günde 3-5 fincan kahve içenlerin kalp hastalıklarına yakalanma riski daha düşük görünüyor.
Bilim insanlarının yaptığı bu çalışma, 'Kahve kalbe iyi mi, yoksa kötü mü geliyor?' tartışmasını yeniden başlattı. Çünkü daha önce yapılan araştırmalar kahvenin bir risk faktörü olduğunu, zira kolesterin değerlerinin ve tansiyonun yükselmesine neden olduğuna işaret ediyor. Ancak bu konuda elle tutulur kesin bir kanıt yok.
ALMANLARIN VAZGEÇİLMEZİ: KAHVE
Almanların en sevdiği içecek kahve. Sade, sütlü yada bol şekerli… Genellikle sert ve bol fincan. Ama sağlıklı mı? Peki, gittikçe artan kahve ekiminin çevreye etkileri olumlu mu?
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Almanların gözde içeceği
Almanların en sevdiği içeceğin bira olduğu düşünülür, oysa bu içecek kahve! Her Alman yılda ortalama 149 litre kahve içiyor, bu da günde yaklaşık 3 fincana demek . Kahveyi ikinci sırada su takip ediyor. Bira artık eskisi kadar seviliyor gibi görülmüyor, tüketim düşüyor ama hala kişi başına yıllık tüketim 100 litre.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Beyni ve vücudu harekete geçiriyor
Kahve kafein içeriyor. Bu kimyasal öz, kalp atışını artırıyor, vücuttaki kan dolaşımını hızlandırıyor, beyindeki kılcal damarları daraltıyor. Kafein konsantrasyonu artırıyor ve daha uzun süre uyanık kalınmasına yardımcı oluyor. Ancak kahve bağımlılık da yapıyor. Yokluğunun belirtilerinden biri de baş ağrısı.
Fotoğraf: shoot4u/Fotolia
Sağlığa etkisi
Alman Yeşil Haç’ına göre kahve kesinlikle sağlığa zararlı değil. Hatta günde dört fincan ve daha fazlası bile vücuda iyi geliyor. Çünkü kahve birçok organı hareket geçiriyor. Araştırmalara göre, kahve siroz, alzheimer ve parkinson gibi hastalıklara yakalanma riskini azaltıyor.
Fotoğraf: AP
Her şey kahve kirazlarıyla başladı
Kahvenin hikâyesi Doğu Afrika’da, Etiyopya’da başlıyor. Dört metreye kadar yükselen kahve fidelerinin kökü buraya dayanıyor. Meyve olarak önce kahve kirazları veriyor. Olgunlaşırken renkleri yeşilden sarıya, sonra da kırmızıya dönüyor. Kahve çekirdeği denen iki tohum içeriyorlar.
Fotoğraf: Fotolia
Hasat ve hazırlama
Kahve kirazları genellikle elle toplanıyor ve hemen kurutuluyor. Bunun için haftalarca güneşte bırakılıyor ve düzenli olarak döndürülüyorlar. Ya da önceden suyla temizleniyorlar. Bu süreçte meyvenin eti kayboluyor. Sonunda geriye çekirdeği kalıyor.
Fotoğraf: Deutscher Kaffeeverband e.V.
Çekirdekler hazır!
Kurutmadan sonra çekirdeklerin kabuklarından ayrılmaları gerekiyor. Sonra kavrulup en sonunda da öğütülüyor. Kahvelerin farklılıkları yetiştikleri bölgeye dayanıyor.
Fotoğraf: Fotolia
Kahve ihracatının lideri Brezilya
Kahve ağaçları don ya da aşırı sıcaklık değerlerinin olmadığı dengeli bir iklime ihtiyaç duyuyor. Kahve dünyada Ekvator civarındaki her ülkede ekiliyor. En büyük üretici Brezilya, onu Vietnam ve Kolombiya takip ediyor.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Aktarma yeri: Hamburg
Dünyada her yıl yaklaşık 8 milyon ton kahve çekirdeği toplanıyor. Büyük bir kısmı ihraç ediliyor. Hamburg Limanı, işlenmemiş kahvenin Alman, İskandinav ve Doğu Avrupa pazarına gönderilmesinde de önemli bir kapı.
Fotoğraf: Fotolia/Jan Schuler
Tür çeşitliliği azalıyor
Kahve bitkileri geleneksel olarak daha büyük ağaçların gölgelerinde büyür, böylece doğal yaşam alanı ve tür çeşitliliği büyük oranda korunur. Ama dünyanın kahve tüketimi arttı. Kârı artırmak için çoğu çiftçi kahve ağaçlarını tek tür olarak dikiyorlar. Kuşlar bu bölgelerde barınak bulmakta zorluk çekiyor.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Alternatif: Organik kahve
Birçok ülkede ormanlık alanlar yeni kahve dikim alanları açmak için feda ediliyor. Haşeratları ve yabani otları ekili alanlardan uzak tutmak için kullanılan haşere ilaçları çevreye zarar veriyor. Ekolojik kahve daha yeşil bir alternatif. Ancak dünya pazarındaki payı oldukça az.
Fotoğraf: imago/Photoshot/Balance
Yabani kahveye koruma
Kahve dünyanın her yerinde dikildi. Ama ironik bir şekilde yabani kahve kendi memleketi Etiyopya’da tükenme tehlikesiyle karşı karşıya. Kaffa bölgesindeki dağlarda yer alan yağmur ormanlarında yetişen yabani kahve, ormanın hızla yok edilmesi nedeniyle tehdit altında. Yabani kahve için koruma programları uygulanıyor.
Aslında Güney Kore'de yapılan araştırmanın çıkış noktası kahve tüketimi değildi. Bilim insanlarının araştırmadaki hedefi atardamar hastalıklarının nedenlerine ışık tutmaktı. Kalp krizine de yol açabilen koroner arterlerdeki daralma ya da tıkanıklıkları mercek altına almayı hedefliyorlardı. Çünkü koroner kalp hastalıklarında atardamar, yağlanma nedeniyle zamanla tıkanıyor. Bunun sonucunda ise kalbe yeterince oksijen içeren kan pompalanamıyor. Araştırmacılar tarama yardımıyla koroner damarlardaki küçük kalsiyum depolarını görünür hale getirdi. Çünkü bu durum damarlardaki kireçlenmenin ilk işareti sayılıyor.
Araştırmaya katılanların hiç birinde koroner kalp hastalığına dair işaretler tespit edilmedi. Ancak araştırmaya katılan her on kişiden birinde ilk kireçlenme belirtilerine rastlandı. Araştırmacılar bu sonuçları katılımcıların kahve tüketimi ve bunun yanı sıra sigara, spor ve aileden gelen kalıtsal rahatsızlıklar gibi kalp için risk oluşturan diğer faktörlerle birleştirdi. Sonuç olarak günde birkaç fincan kahve içenlerde, hiç kahve içmeyen ya da aşırı derecede kahve tüketenlere oranla daha az kalsiyum birikimine rastlandı. Ancak bilim insanları bu araştırmanın sonuçlarının kesinleşmesi için, başka araştırmaların da yapılması gerektiğini belirtiyor.